Başarılı ve öncü astrofotoğrafçılarımızı tanıttığımız yazı dizimize, ülkemizde henüz emekleme aşamasını geçememiş olan bu alanda; “her şeyini ortaya koyan” Koray Kuloğlu ile devam ediyoruz. Koray Kuloğlu, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirme tezini astrofotoğrafçılık üzerine hazırladı. Bu yazıda, bizlere astronomi fotoğrafçılığı serüvenini anlatıyor…

Astronomi Fotoğrafçılığı” konulu çalışmamı, fotoğraf makinelerinin gelişen teknoloji sayesinde neler yapabildiğini göstermek adına hazırladım. Teleskop ile yapılan astrofotoğrafçılığın yanı sıra sadece fotoğraf makinesi ve ekipmanları ile astronomi fotoğrafları çekilebileceğini vurgulamak, bir çok nedenden dolayı Türkiye’de uygulama alanı gelişmemiş olan bu fotoğraf dalına ait temel bir kaynak oluşturmak bu çalışmayı hazırlamamın diğer bir sebebidir.

Çalışmaya başlarken sadece fotoğraf makinesi kullanarak Samanyolu Galaksisi dışında bir astronomi objesi çekebileceğimi bilmiyordum. Dslr ile yapılan astrofotoğrafçılığı Samanyolu fotoğraflarından ibaret sanırken, bir yıllık çalışma sürecinde gördüm ki teleskop kullanmaksızın görünen görünmeyen birçok objenin fotoğrafını çekmek mümkünmüş.

Denizli – Salda’da kurduğum kamp ve Samanyolu…

 

Çalışma sürecinde öğrendiğim bilgiler ve deneyimlerim sonucu sadece Samanyolu Galaksisi fotoğrafları ve üç şehir olarak planladığım çalışma, bir sene boyunca yirmiden fazla şehir gezmemle sonuçlandı. Tek başıma, sırt çantası ve çadırla özel araç kullanmadan kamp yaparak gerçekleştirdiğim bu geziler sonucu; derin uzay objeleri, güneş tutulması, meteor yağmuru ve galaksi fotoğrafları çektim.

İlk etapta konuyla ilgili makale, tez, internet kaynakları ve kitaplardan genel düzeyde bir araştırma yaptım. Bu konuda çok sınırlı Türkçe kaynak olduğu için yabancı kaynakları Türkçeye çevirdim, kütüphanelerde yıldız ve derin uzay cisimleri ile ilgili katalog taramaları yaptım, aynı zamanda gözleme dayalı olan bu konu için yıldız haritalarını okumayı öğrenerek birçok astronomi objesi ile ilgili bilgi sahibi oldum. Gözlemlere çıkmadan önce bu alanda tecrübe sahibi bir çok astronomi hocası ile iletişim kurdum. Aynı zamanda daha önce hiç kamp tecrübesi olmayan biri olarak, kamp ekipmanlarını araştırıp temin ettim ve doğada hayatta kalmaya yönelik uzun süren araştırmalar yaptım.

Yaz ve Kış mevsimlerinde gözlemlenen objeler farklı olduğu için iki mevsimde de kamplar düzenledim ve çekimler yaptım. Aynı zamanda olumsuz etkilerden kurtulmak için bir sene boyunca Ay ve meteoroloji şartlarına göre hareket ettim.

Olimpos - Koray Kuloğlu
Antalya Olimpos – Çıralı’dan Samanyolu (Koray Kuloğlu).

 

Astronomi fotoğrafçılığı araştırmamda edindiklerime göre, Dslr ile astronomi fotoğrafçılığı, kullanılan malzemelerin hafif ve küçük olmasından dolayı teleskop ile yapılan astronomi fotoğrafçılığına göre tercih sebebidir. Aynı zamanda bu çekimlerde kullanılan gözlem bölgelerinin, atmosfer olaylarından etkilenmemek için yüksek kesimlerde yapılması gereksinimi göz önünde bulundurulduğunda teleskopların ağırlığı ve enerji ihtiyacı bir problem oluşturmaktadır.

Onlarca kiloluk teleskop ekipmanlarını çoğu zaman yürüyerek çıkmanız gereken dağlara taşımak ve orda gereken enerjiyi temin etmek ciddi bir sorundur. Dslr ile yapılan astrofotoğrafçılık bu konuda kolaylık sağlamaktadır. Aynı zamanda teleskobun kurulması, ayarlanması ve soğutulması gibi işlemlerde Dslr astrofotoğrafçılığında bir gereksinim değildir.

Tüm bu artıların yanı sıra astronomi fotoğrafçılığı kullandığımız fotoğraf makinesinin ne kadar önemli ve güçlü bir cihaz olduğunun en büyük kanıtlarını gözler önüne sermektedir. Yaygın anlayış fotoğrafın anı dondurduğu ve sadece gördüğümüz objeleri fotoğrafladığı yönündedir. Astronomi fotoğrafının özel kılan en büyük etkenlerden biri de, fotoğraf makinesinin görülmeyen uzay objelerini görünür kılmasıdır.

Samanyolu - Koray Kuloğlu
Burdur Sagalossos Antik Kenti üzerinde Samanyolu (Koray Kuloğlu)

 

Uzayda ne kadar ileri bakarsak, zamanda da o kadar geriye gideriz. bu görüşten yola çıkarak değerlendirdiğimizde ise astronomi fotoğrafçılığı, bir nevi geçmişin fotoğrafını çekmek demektir. Bu da izafiyet teorisini fotoğraf aracılığıyla günlük hayatta deneyimlemeyi sağlar.

Vücudumuzdaki yapı taşlarından etrafımızda gördüğümüz canlı ve cansız tüm varlıklara kadar her şey astronomiyle ilgilidir. Yaşam için gerekli olan moleküller inanılmaz sıcaklıklardaki yıldızların içinde pişmiştir. Son asrın en önemli bilim insanlarından biri olan Carl Sagan’ın “DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı turtamızdaki karbon, çöken yıldızların içlerinde yapıldı. Bizler, yıldızların malzemesinden yapıldık.” sözü bu konu için en güzel söylemlerden biridir.
Gözün görmediği, sınırlı kaldığı bu alan fotoğraf makinesi ile görülmeye başladığından bu yana bilim, hiç olmadığı kadar hızlı gelişmiştir.

Bu yönde araştırma veya uygulama yapacak bir kimse karşılaşacağı zorlukları baştan bilmeli ve bir çok konu için önlem almalıdır. Eğer uygulama yapmak istiyor ise, öncelikle zamanı iyi kullanması gerektiğini bilmeli ve gözlem becerisini geliştirmelidir. Astronomi fotoğrafçılığı uygulamaları, zor ulaşılan bölgelerde ve zor şartlarda birçok etkenin bir araya gelmesiyle mümkün kılınır. Doğada oluşabilecek her türlü duruma karşı tedbirli olmak, gökyüzünü takip etmek, ekipmanları iyi seçmek ve korumak, çekim sonrasında gerekecek karışık yazılımsal müdahaleleri gerçekleştirebilecek bilgisayar kullanımı bilgisine sahip olmak en temel gereksinimlerdir. Uygulama düzeyinde ilgilenecek kişi bu zorlukları bilerek yola çıkmalıdır.

Konu olarak astronomi fotoğraflığına karar verdikten sonra araştırma yapmaya başladım. Daha önce Samanyolu galaksisini çıplak gözle görmemiş birisi olarak bunun mümkün olduğuna dair bir inancım yoktu. Yine bu araştırmalar sonucu yaptığı bilgi paylaşımıyla bana projemin başlangıcında çok yardımcı olan Mustafa EROL ile tanıştım.

Rhythm of Nature… Zaman aralıklı aldığım görüntülerden oluşan bir time lapse çalışmam.

 

20 ‎Haziran ‎2015 ‎Cumartesi günü Antalya’da bulunan Ariassos Antik Kent’inde ilk defa Samanyolu galaksisini çıplak gözle gördüm ve Astrofotoğraf alanında ilk fotoğrafımı çektim. Yaptığım ilk çekimin ve projemde attığım ilk adımın rahatlığıyla evime dönüp ikinci ve daha uzun sürecek kampım için hazırlıklara başladım.

Ariassos çekimlerinden sonra bir yandan Çıralıda gördüğüm muazzam güzellikte bir ağacın Samanyolu ile nasıl çekilebileceğini düşünürken bir yandan daha karanlık yerleri araştırmaya devam ettim. Bu araştırma sonucu ulaştığım hedef Niğde/Aladağlardı. Fakat profesyonel dağcıların bile kaybolabildiği ve olumsuz durumlarla sonuçlanan kamplar daha önce kazandığım bir deneyim değildi. Sadece iki defa Antalya’da kamp yapmış birisi olarak hiç bilmediğim bir dağa 22 kilo çantayla çıkmak ve dağın zirvesindeki göle ulaşıp astronomi fotoğrafı çekmek oldukça zor görünüyordu.

Cevaplanması gereken birçok soru işaretine sahipken yapılacak en güzel şeyin bir bilet almak olduğunu düşünerek Niğde’ye bilet aldım ve böylece inanılmaz dostluklar kazandığım macera dolu bir yolculuk başlamış oldu. Detaylarla dolu bu gezide 1 hafta dağda yaylacılarla kaldıktan sonra 3.000 metre yükseklikte ki Karagöl’e ulaştım. 6 Temmuz 2015 tarihinde hayatımın en siyah gecesi diyebileceğim bir karanlıkta, göl manzaralı çadırımın hemen üzerinde milyonlarca yıldız kadrajımı ayarlamamı beklerken, geyiklerin dağdan aşağı yuvarladıkları taşların gürültüsü ve o anın yaşattığı korkuyla aşağıdaki fotoğrafı çektim.

16 Temmuz 2015 tarihinde Antalya / Çıralı’da farkettiğim bir ağacı Samanyolu ile birlikte fotoğraflamak için tekrar Çıralı’ya geldim. Bu ağacı ilk gördüğümde Samanyolu’nun çıplak gözle görülüp görülmediğinden dahi emin değildim. Fakat Aladağlar’da geçirdiğim süre içinde kazandığım deneyimlerin ardından, hazır bir şekilde tekrar Çıralı’ya giderek bu fotoğrafı çektim.

Perseid - Koray Kuloğlu
Bolu Örencik Köyü, Perseid meteor yağmuru (Koray Kuloğlu)

 

Kamplara ve çekimlere devam ettikçe Samanyolu dışında da çekebileceğim astronomi olayları olduğunu fark ettim. Tam da o dönemlerde Perseid meteor yağmurunun fotoğrafını çekebilmek için Bolu’ da Örencik isimli köye gitmek için hazırlıklara başladım. 14 Ağustos 2015 tarihinde, saatte 120 meteorun atmosfere girdiği bu inanılmaz güzellikteki olay bulunduğum konumun zifiri karanlık olmasından dolayı heyecan verici bir hal aldı. Hayatımda ilk defa gecenin gündüze dönüşüne şahit olduğum bu meteor yağmurunda 3 saatlik uğraşın sonucunda yukarıdaki kareyi elde ettim.

Ekim ayına kadar birçok şehirde kamp yaptım, her şehirde insanlarla tanışmak, yaptığım işi anlatmak ve insanların heyecanını izlemek özellikle gösterdiğim fotoğraflarıma verdikleri tepkiler her seferinde bir sonraki şehre gitmem için itici güç oldular. Bu süreçte Astronomi fotoğrafçılığına ait detayları öğrenirken bir yandan kampçılık ile ilgili tecrübeler kazandım. Özellikle kış aylarında ortaya çıkan vahşi hayvanlara karşı korunmaya yönelik hayatımın hiçbir evresinde kazanamayacağım deneyimler yaşadım. Sıradaki kamp yerini belirlediğim dönem beni çok şaşırtan bir ifadeyle karşılaştım:

“Gökyüzünde ne kadar ileri gidersek zamanda da o kadar geriye gideriz”

Bu bilinen bir şey fakat, o an yaşattığı his kamp yerini belirlememde önemli bir etkendi. Bu ifadeden yola çıkarak Burdur’a gitmeye karar verdim. Burdur’da Sagalassos Antik Kenti’nde yeryüzündeki geçmiş ile gökyüzündeki geçmişi fotoğrafta birleştirmek benim için heyecan verici bir düşünce olmaya başladı. Müze müdürlüğünden gerekli izinleri alarak normalde 17:00 a kadar girilen Antik Kent’te iki gece kaldım. Gece etrafta bulunan domuzların çıkardığı sesler ve antik mezarların arasında geçirdiğim korkutucu atmosferde birçok fotoğraf çektim.

Samanyolu - Koray Kuloğlu
Sagalassos Antik Kenti ve Samanyolu (Koray Kuloğlu)

 

Sagalassos’un kasvetli ortamından sonra Mars gezegeninin yeryüzü yapısına en çok benzeyen Dünya’daki iki yerden biri olan Salda Gölü’ne gitmeye karar verdim. Dünyada bu niteliklere sahip iki yer olan Salda Gölü ve Maldivler var. Böyle büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen yeterli düzeyde tanıtılamayan Salda Gölü birçok insan tarafından bilinmiyor bile. Yapısındaki magnezyumdan kaynaklanan bembeyaz kumları ve mavinin en güzel tonlarına sahip gölü ile Salda özellikle fotoğrafçılar için bir cennet.

Etrafında yerleşim alanı olmayışı burayı Astronomi fotoğrafı içinde elverişli bir bölge haline getiriyor. Üç gün planlayarak gittiğim Salda gölünde yaklaşık on gün kaldım. Kış aylarına denk gelen tarihten dolayı Samanyolu silik olarak görünse de, en ünlü kış objelerinden olan Ülker ve Orion’la bu sayede tanışmış oldum.

Salda- Koray Kuloğlu
Salda’da, bulutların arasından Ülker ve Orion (Koray Kuloğlu)

 

Kış ayları hızla yaklaşırken artık Samanyolu çekemeyeceğim için elimdeki fotoğraflarla projeyi bitirmeyi düşünüyordum. Fakat gökyüzünün kışın Astronomi Fotoğrafı ve gözlem anlamında daha elverişli olduğunu öğrenince planlarım değişmeye başladı. Üstelik Astronomi fotoğrafçılığının Samanyolu galaksisinden ibaret olmadığını, çok daha gelişmiş tekniklerin olduğunu öğrenmem daha hızlı kararlar almamı sağladı. Birçok araştırmadan sonra tekrar Aladağlara gitmeye karar verdim. Orion nebulasını görmek ve fotoğraflamak için ihtiyacım olan en yüksek ve en karanlık yer oraydı. Kışlık çadır, tulum ve diğer ihtiyaçları temin ettikten sonra Niğde’ye gittim ve Aladağlara çıktım.

İlk hafta sürekli yağan kar ve tipi yüzünden pek hareket edemedim. Ay da tekrar doğacağı için havanın bir an evvel düzelmesi gerekiyordu. Çadırın içinde Orion’u nasıl çekebilirim diye düşünürken çekim yapabileceğim diğer uygun objeleri de araştırmaya başladım. Orion’a yakın konumda olan Horsehead Nebulası ile tanışmamda aynı gece oldu. İki derin uzay objesi hedefim vardı ve aramızdaki tek engel hava şartlarıydı.

Niğde Aladağlar’da kara gömülmüş olan çadırım.

 

Nihayet birkaç gün sonra düzelen hava, ay gökyüzünde belirmeye başlamadan çekim yapabilmeme imkân verdi. Kadrajımı ayarlayıp Orion’un ilk fotoğraflarını çektim. Daha önce İstanbul/Şile’de yaptığım bir kampta Orion’u silik olarak görmüştüm. Fakat şimdi gördüğüm manzara çok farklıydı. 200mm lens ile “2 f2.8 Iso3200 kombinasyonunda 120 Aydınlık 20 Karanlık 10 Düz 20 Sıfır ile ilk derin uzay objesi çekimim olan Orion Nebulası‘nı çektim.

Aşağı inip köyde yaptığım ölçümler ve biraz dinlenmeden sonra Horsehead Nebulası için tekrar çıktım. Daha fazla kare ile daha yüksek pozlanmış daha kaliteli bir görüntü almak için yine “2 saniye poz süresiyle 1500 Aydınlık 50 Karanlık 50 Sıfır 20 Düz kare ile Horsehead (atbaşı) Nebulası’nı çektim.
İstanbul’a döndüğümde uzun zamandır beklediğim Güneş Tutulması için 1 haftalık süre vardı.

Orion - Koray Kuloğlu
Orion Nebulası (Koray Kuloğlu).

 

Horsehead’ı işleme işini Antalya’ya bırakarak Güneş tutulmasını çekebileceğim güzel bir yer aramaya başladım. Tutulma günü hava inanılmaz kapalıydı. Antalya’da ki arkadaşlarım açık havada tutulmayı izlediklerini söylediklerinde Niğde’den direk Antalya’ya gitmediğim için pişman olmuştum. Ama yine de denemek istedim. Sonuç olarak düz gökyüzünde parçalı bir Güneş’tense, bulutların etkisiyle daha etkili olduğunu düşündüğüm bir fotoğraf elde ettim.

Çalışmamın teslim süresi yaklaşırken daha fazla gezmeyi bir kenara bırakıp çektiğim fotoğrafları sınıflandırmalı ve işlemeliydim. Aynı zamanda birde gözümde çok büyüttüğüm yazım süreci vardı. Ama hala eksik olan iki fotoğrafım vardı. Onları çekmeden bu projenin eksik olacağını düşünerek Antalya/Saklıkent’e gittim.

Samanyolu galaksisi için Antalya’da en ideal yerlerden biri olan Saklıkent’te Samanyolunun en ünlü gök cisimlerinin toplandığı bölgesinin detayını çekmek istiyordum. Samanyolunun merkezi olan bu bölge M6, M7, M8, M20, M22 ve M16 derin uzay objelerini içeriyor. “Yıldızlar geçidi” ifadesini sonuna kadar hak eden bu fotoğraf bunca önemli gök cisminin tek karede olması açısından önemlidir.

Son olarak çok önemli yıldızlardan biri olan Aldebaran’ı çekmek için tekrar Çıralı ’ya gittim. Zaman daraldığı için daha uzak yerlere gitme imkânı yoktu fakat yine de Aldebaran’ı son derece iyi bir şekilde gözlemleme fırsatım oldu.

Koray Kuloğlu
Antalya Saklıkent’ten Samanyolu ve “yıldızlar geçidi” (Koray Kuloğlu).

 

Boğa takımyıldızı yönünde 65 ışık yılı uzaklıkta bir kırmızı dev olan Aldebaran gökyüzünün 13. en büyük yıldızıdır. Boğa takımyıldızının kırmızı gözüdür ve Hristiyan mitolojisindeki baş melek Michael’ın (Mikail) adıyla da anılır. Mitolojideki anlatımıyla 7 kız kardeş (Ülker-M45)’i takip ettiğinden dolayı Aldebaran yani takipçi ismini almıştır.

Küçük bir özetini paylaştığım bir yıllık bu süreçte kelimelere sığmayacak kadar çok şey yaşadım. Doğa başta olmak üzere birçok konuya bakış açım değişti. İleriye dönük planlarım, hedeflerim çok farklı boyutlara ulaştı.

Her şeyden önce Sanat, bilim ve sporla dolu bir yıl geçirdim. Kendimi ve yeni insanları tanıdım. İlerleyen süreçlerde yapmak istediğim birçok şeyin temellerini attım. Bu yolda ilerlerken 5 yıldır yanımda olan, fikirleri ve yönlendirmeleriyle gelişimime katkıda bulunun tüm hocalarıma teşekkür ederim.

Koray Kuloğlu