Başarılı astrofotoğrafçılarımızı tanıtma ve kendi ağızlarından tecrübelerini sizlere aktarmaları gayesiyle yayınladığımız yazı dizimize, deneyimli astrofotoğrafçı Tolga Gümüşayak ile devam ediyoruz. Keyifli okumalar…

Eğer zor ise, tam bana göre…

İki sene önce televizyonda Neil Degrasse Tyson’ın sunduğu Cosmos programını seyrederken bir teleskop almaya karar verdim. Her zaman bir bilim izleyicisi olduğum halde bu zamana kadar uzay ile hiç ilgim olmamıştı. Bizim, yani insanların, esasında bildiğimiz her şeyin ölen yıldızların içinde demlendiğini öğrenip anlamak bana şiir okuyup ilham gelmiş gibi bir his verdi.

O gün bir teleskop almaya karar verdim.

Tolga Gümüşayak
Kalifornia Nebulası’nın 7 saatlik poz süresi sonunda elde ettiğim görüntüsü. Detaylar: http://www.tolgaastro.com/north-america.html

Biraz araştırma yaptıktan sonra anladım ki, bir teleskop için kendi kendime belirlediğim 200$ bütçe yetmeyecek. Kullanılmış, ikinci el bir teleskop aramaya başladım. Yerel gazetede 254 mm çapında bir Meade LX200 buldum. 2.000$ istiyorlardı. O kadar param olmadığı halde yine de gidip bakmaya karar verdim. Hiç olmazsa bir bilgim olur.

Satıcının evi sanki bir malikane gibiydi. Araba ile evin bodrum katında manevra yapılıyor, o kadar büyük. Kapıyı çaldım, mini etekli uzun boylu bir kadın açtı.

Dedim “Sen delimisin? Tanımadığın insana evde tek başınayken kapı açılır mı böyle?”

Kadın; “Ama yukarıda tabanca var “dedi. “O zaman başka dedim çok iyi, hadi git al”. Kafamı salladım…

-Neyse, nerede teleskop?

-Aşağıda garajda, gel göstereyim dedi.

Garajda duruyordu.

-Çok güzel bir kutu ama nasıl çalışıyor? diye sorduğumda;

-Ben hiç bir şey bilmiyorum. Kocama doğum günü hediyesi aldım ama hiç kullanmıyor. Onun için satıyorum dedi.

-Şimdi çalışıp çalışmadığını bilmediğimiz bir alet için sana 2.000$ vermemi istiyorsun? 500$ veririm. Biraz düşündü ve “700$ ver al” dedi. Ben de hemen aldım.

Tolga Gümüşayak
Astrofotoğrafçılık, teleskop veya kamera başında, soğukta çok uzun saatler beklemeyi gerektiren zor, ancak keyifli bir hobidir.

Kutu 1 metre uzunluğunda koskocaman… Tripodun ayakları camdan sarkarak eve getirdim. O anda teleskopun hangi tarafından bakıldığını bile bilmiyordum. Kitabını okudum, kurdum, çok güzel çalışıyordu. Yaşasın!

New York şehirine çok yakın olduğum için ışık kirliliği çok kötü, çıplak göz ile hiç bir şey gözükmüyor Ay ve bazen parlak görülebilen gezegenler hariç. Çok okudum, internet üzerinden araştırmalar yaptım. Gidip en yakındaki astronomi kulübüne üye oldum ve anladım ki; eğer karanlık bir yere gitmezsem bu iş olmayacak.

Peki ya kamera kullansam nasıl olurdu? Hikaye işte böyle başladı. İki sene içinde her boş dakikamı adadım, bulabildiğim herkes ile konuştum, her kitabı okudum.

Şimdi New Jersey’nin karanlık bir köşesinde kendi rasathanem var ve bütün sistemi evden yönetiyorum ve her gün yeni bir şey öğreniyorum.

Son zamanlarda seminerler vermeye başladım. “Güzel” resim yapmadığım zamanlarda exoplanet arama, küçük çaplı spektroskopi, yeni ekipmanlar piyasaya çıkmadan test, bir kaç rasathanede danışmanlık ve yeni başlayanlara teknik destek veriyorum.

Bu, hayatınızdaki her bölüm için geçerli: Bir alanda ne kadar çok öğrenirseniz, tek anladığınız; daha bilmediğiniz ne kadar çok şey olduğu. Astrofotoğrafıçılık çok zor, ama tam bana göre.

Hakkımda daha fazla bilgi almak ve çalışmalarımı görmek için web sitemi ziyaret edebilirsiniz: http://www.tolgaastro.com/

Tolga Gümüşayak