Canopus, bize hayat veren yıldızımız Güneş’i hariç tutarsak, Sirius‘tan sonra gökyüzündeki en parlak ikinci yıldızdır. 0.72 kadir parlaklığı ile, gezegenimizin güney yarımküre gecelerinin en önemli yıldızlarından biri konumundadır.

Güney yarımküre dediğimizi fark etmiş olmalısınız, evet Canopus bir güney yarımküre yıldızıdır. Ancak, ekvatordan 30 derece enleme kadar olan ülkelerde de görülebilir. Yani, kuzey yarımkürede yer alan Yemen, Arabistan, Filipinler, Hindistan, Meksika, Nijerya, Çad, Sudan, Mali, Kolombiya gibi Ekvator ile 30 derece kuzey enlemi arasında kalan ülkelerde de gece göğünü süsler.

Maalesef, Türkiye bu enlemin oldukça üzerinde, çok daha kuzeyde yer aldığı için Canopus’un ülkemizden görülmesi (güneyimizdeki yüksek dağ zirveleri dışında) mümkün değil.

Yapısı

Bizden yaklaşık 310 ışık yılı uzakta, F tayf türünde sarı-beyaz renkte parlayan Canopus, yıldızımız Güneş’ten çok daha parlaktır ve oldukça fazla enerji yayar.

Kütlesi (yani içerdiği madde miktarı, ağırlığı) Güneş’ten yaklaşık 10,5 kat daha fazladır. Çapı da, Güneş’ten yaklaşık 70 kat büyüktür. Güneş’in çapının 1,4 milyon km olduğunu düşünürseniz, Canopus’un yaklaşık 98 milyon km çapa sahip olduğunu hesaplayabilirsiniz. Bu şu anlama gelir; eğer Güneş’in yerine Canopus’u koymuş olsaydık, Venüs’ün yörüngesine kadar gelecek, zavallı gezegeni yakıp yok edecekti.

canopus-5547
Gökyüzünün Sirius’tan sonraki en parlak ikinci yıldızı olan Canopus ve Sirius bir arada. Fotoğrafta, Canopus’un ne kadar parlak olduğu net biçimde görülebiliyor.

 

Anakol yıldızı olarak niteleyen kaynaklar olmasına rağmen, Canopus kendi tayf sınıfındaki yıldızlara göre biraz yaşlı ve anakol evresinden çıkmaya başlamış halde.

Bu nedenle hafif şişmiş durumdadır ve normalde yaklaşık 20 bin santigrat derece olması gereken yüzey sıcaklığı (şişme nedeniyle) 7.500 santigrat dereceye kadar düşmüştür. Aynı şişme yüzünden, Güneş’in 15-20 katı olması gereken çapı da yukarıda belirttiğimiz gibi 70 kata kadar büyümüş durumda. O halde diyebiliriz ki, günümüzden birkaç milyon yıl önce Canopus, O-B sınıfı mavimsi ışığıyla parıldayan bir dev anakol yıldızı idi.

Geleceği

Yavaşça şişmeye devam edecek olan Canopus, önümüzdeki 2 milyon yıl içinde çekirdeğinde artan helyum füzyonu sonucu muazzam parlaklıkta bir kırmızı dev yıldıza dönüşecek. Şu anda yıldızın parlaklığı ve yaydığı enerji, Güneş’ten yaklaşık 15 bin kat fazladır. Ancak, bu parlaklık 3-4 kat daha artarak 30-60 bin Güneş parlaklığına kadar ulaşacak, hatta belki de aşacak.

Canopus, yüksek kütlesi nedeniyle parlaklığı değişen, cepheid değişkeni olmasa bile uzun dönemlerle düzensiz biçimde zonklayan bir yıldızdır. Zaman zaman büyük kütle atımları gerçekleştirerek dış katmanlarından büyük oranda maddeyi dışarı atar.

Hem yaşadığı zonklama (şişme ve büzüşme), hem de çervesine saldığı büyük miktarda madde nedeniyle yeryüzünden görülen parlaklığı büyük değişimlere uğrar. Öyle ki, tarihin belli dönemlerinde Canopus’un göklerin en parlak yıldızı Sirius’tan daha parlak olduğu ve bazı dönemlerde de zar zor görülebilecek kadar sönükleştiği kayıtlara geçmiştir. Ancak bu dengesiz durum, büyük kütleli yıldızların olağan yaşam döngüleri arasında yer alır.

sun-vs-red-giant
Günümüzdeki Güneş ile, 5 milyar yıl sonra kırmızı dev evresine ulaşacak olan Güneş arasındaki boyut farkı. Şu anda Güneş’ten 70 kat büyük olan Canopus’un nasıl bir boyuta erişebileceğini tahmin edebilirsiniz buradan.

 

Yıldızın dengesiz doğası gereği yaşını tam olarak kestirmemiz zor. Ancak, kütlesi, çapı ve tayf sınıfını göze aldığımızda, toplam ömrünün 15-17 milyon yıl kadar olduğunu ve bunun 10-12 milyon yıldan biraz fazlasını geçirdiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, önümüzdeki 5 milyon yıllık sürecin, Canopus’un kırmızı dev evresine girişi, bu evrede belli bir dönem geçirişi ve nihayetinde dağılıp bir gezegenimsi bulutsuya dönüşmesi şeklinde geçeceğini düşünebiliriz.

Evet, Canopus dev bir yıldız olmasına rağmen bir süpernovaya dönüşmeyecek. Gezegenimsi bulutsu şeklinde dağılacak ve geriye bir beyaz cüce bırakarak yıldız günlerine veda edecek.

Olası Yaşam

Canopus, çevresinde yaşam barındıramayacak bir yıldızdır. Dev yıldız sınıfında yer aldığı için, çevresinde bir gezegen oluşumunun gerçekleşmiş olması çok zordur.

Çünkü, dev yıldızlar aşırı büyük ışıma güçleri nedeniyle çevrelerinde bir gezegen oluşum diski barındıramaz. Oluşum diskini, gezegen oluşumunun gerçekleşemeyeceği kadar kısa sürede dağıtırlar. Dolayısıyla dev yıldızların gezegen sahibi olması büyük tesadüflere bağlıdır.

Buna ek olarak, dengesiz bir yıldız olduğundan, çevresinde -varsa bile- bir gezegenin uzun süreli stabil ışınıma maruz kalması mümkün değildir. Yani, yaşama uygun bir gezegen olsa, 15-20 bin yıl uygun ışınıma maruz kalacak, sonrasında ya kavrulacak, ya da soğuktan donacak. Ardından yine uygun hale gelecek ve tekrar aynı döngüyü yaşacak.

Sonuç olarak, Canopus geceleri izlemesi çok keyifli olsa bile hangi türde olursa olsun (fantastik bilim kurgusal canlılar hariç) hiçbir şekilde yaşamın var olması mümkün olmayan bir yıldız. Ancak belki de en güzel yanı, birkaç milyon yıl sonra gökyüzünde neredeyse Venüs kadar parlak bir yıldıza dönüşecek olması. O günlerde yaşayanlar, ışık kirliliği ne boyuta varırsa varsın, Canopus’u göz alıcı parlaklığı ile görmekte hiç sorun yaşamayacak.

Zafer Emecan