Burası neresi, bu insanlar nerden geldiler, ne yazıyorlar, amaçları ne? Gibi sorular sormanız gayet normal. Aslında sormuyor olmanız da normal, ki çoğunuzun bu tür şeyler sormadığını tahmin ediyoruz. Ancak yine de, Roma senatosunun mağrur neferleri olarak kendimizi tanıtmayı uygun gördük. Tamam uygun görmedik, sadece Sezar böyle buyurdu! Biz de Sezar’da başlayarak senatoya giriş sırasıyla hepsini tanıtalım…

Kozmik Bey

1920277_502892256487013_928696266_n

Adı üstünde, Kozmik Bey. Buraların sahibi; Sezar. Kozmik Anafor’un her şeyi ve hiçbir şeyi. İlk lejyonunu kurduğunda, bir sanat yönetmeni olarak bir gün Roma’nın hakimi olacağının farkında mıydı bilmiyoruz ama, şu an sarayın tek hakimi, barbar kavimlerin korkulu rüyası ve kudretli Roma ordusunun başkumandanı. Kartacalılar’dan nefret ediyor ve sık sık sefere çıkıp kutsal Roma topraklarını genişletiyor. Başına bela olan Galyalılar’dan ise nefret etmiyor, aksine, saygı duyuyor. Tabi bu arada bir köy hariç bütün Galya’yı işgal etmiş halde. O köyün de sırası gelecek nasılsa… Elbette boş vakitleri de oluyor Sezar’ın; bu boş vakitlerini sarayda yan gelip yatıp salkım salkım üzüm yiyerek, özgür Roma yurttaşlarına atar yaparak geçiriyor. (Bir gün o üzümler boğazına kaçacak, görecek Tartaros’u…)

Kozmik Hanım

kozmikhanim54578

Bildiğiniz Kozmik Hanım. Sezar’ın yanındaki tahtta oturan kişi; fahri Pompeia. Roma’nın en rahat kişisi. Özgür Roma halkındaki rahatlığın kat kat fazlasına sahip tek Roma vatandaşı. Üstelik, senatonun en kıdemli üyesi. Senatoya uğradığı nadirdir. Arada “neler oluyor burada” deyip hararetli tartışmaların ortasında tüller içinde senato salonuna girer. Senatörleri şöyle bir süzüp Sezar’a “Kutsal Roma’yı genişletmek için sefere çıkacağınıza burda laklak yapıyorsunuz” diye çemkirir. Sonra peşindeki onlarca avanesi ile saray bahçesine çıkıp gece yapılacak yıldız gözlemleri için saray müneccimi ile buluşur. Aslan kaplan dövüştürülmesi gereken (geleneğimiz bu bizim ne yapalım?) Kolezyum’da delikli borularla gökyüzü izler. Ayna yontmak dediği ve delikli boruların yakını göstermesini sağlayan bir şeyi sık sık yapar. Sezar’ı tokatlayıp da boynu vurulmayan tek Romalı’dır. (O delikli borular bir gün Zeus’u kızdırıp yakacak Roma’yı ama bakalım…)

Yavuz Tüğen

yavuztugen5487

Budapeşte dolaylarından Roma ovasına ilk inen, lejyonun ilk neferi. Seferlere katılmamış olsa da, tedarik hatlarının sorumlusu oldu. Sarayda pek takılmıyor. Yan yatıp salkım salkım üzüm yemekten hoşlanmadığını düşünüyoruz. Senatoya da pek uğramaz ama, arada Sezar’ı sefere çıkmak için gazlıyor ve tahmin edersiniz ki ortalık birbirine giriyor. Şu aralar uzayın fethi için Sezar’ı ikna etmekle meşgul. Uzay hukuku falan yazıp aklını çelmeye çalışıyor. (Galya ajanı olma ihtimali var ama iz bırakmıyor hiç.)

Ögetay Kayalı

ogetaykayali8787

Eski bir galyalı, devşirme. Ege Üniversitesi’nde Astronomi okurken, Roma’nın kudretini farkedip saf değiştiren ve Sezar’ın sol kolu olmayı başarmış. Galya’ya karşı hala bir sempatisi olduğunu gizlemiyor. Kutsal Roma topraklarına katılmakta direnen o son köydeki Farfara adlı hanım kızla bir yakınlığı olduğundan şüphelense de, Sezar’dan sarayın anahtarını almayı başarabilenlerden. Senatörlere karşı muhalifliği ile tanınsa da, koltuğunda gözü olduğundan şüphelendiğimiz Sezar’ın buyruklarına itiraz ettiğini gören yok. Gerçi, Jüpiter tapınağını yıkıp gözlemevi yapmış olması Sezar’ın öfkesini üzerine çekmesine neden oldu ama, havuz başında yan gelip yatıp üzüm yeme partilerinde Sezar’a eşlik etmekten geri durmadığından olsa gerek, hala lejyonların başında kudretli Roma’nın bir generali olarak seferlere çıkabiliyor. (Hele bi bakalım, Mısır seferine çıktı. Kleopatra başına bi çorap örecektir kesin.)

Taylan Kasar

taylankasar87841

Senatonun en esrarengiz üyesi. Rivayete göre İstanbul Üniversitesi’nde Astronomi okuyan bu genç lejyoner, Taksimopolis’te tebdil-i kıyafet şarap içip alem yapan Sezar’la karşılaşmış ve çakırkeyifliğinden yararlanarak senatörlüğü kapmış. Bırakın sarayı, Roma civarlarında bile gören yoktur kendisini pek. Ancak, Germen akınları sırasında senatonun arka sıralarında birden ortaya çıkıp; “Dostlar, Romalılar, Senatörler; bir fikrim var!” diyerek haykırıyor. İlginçtir, Sezar bu lejyonerin fikirlerini hep uyguluyor. (Sayesinde boşu boşuna Britanya’yı işgal etmişliğimiz var. Gerçi olsun, fetih fetihtir.)

Merve Yorgancı

19391_10153245024273346_7928248767786692264_n

Likya’dan, Akdeniz Üniversitesi yöresinden Roma’ya göç edip Sezar’ın güvenini kazanan Likya’lı göçmenlerden biri. Roma’nın her yanını kendince bilimsel icatlarla doldurmaya çalışmasıyla ünlü. Güzelim su kemerlerini yıktırıp yerine “su pompası” denilen birşeyler getirmeye çalıştı ama beceremedi. Dediğine göre “elektrik” üretmek gerekiyormuş. Henüz kimse elektriğin ne olduğunu bilmiyor ama, Sezar saray müneccimine emir verdi, Sicilya tarlalarına elektrik denilen şeyden ekilmesini ve üretilmesini istedi. İtiraz eden Sicilyalıları da Libya’ya sürdü. Sezar’ın garip zevki olan havuz başında yayılıp üzüm yeme huyu bunda da var. Hatta anahtarını bir şekilde Sezar’dan almayı başardığı Kolezyum’da üzüm yeme partileri vermeye başladı. Onun yüzünden bütün Roma çakırkeyif dolaşıyor. (Sezar sefere göndersin o zaman göreceğiz üzüm partilerini bakalım…)

Kemal Cihat Toprakçı

kemal-cihat

Beş yıllık Sezar egemenliğine son vererek Roma Sarayı’nın anahtarlarını kalıcı olarak almayı başaran ilk Romalı: Octavius, yeni Kozmik Bey. Frigya yöresinde çobanlık yaparken bir gece rüyaya yatıp Hermes’ten aldığı duyumla Likya’ya göçmeye karar veren bu Romalı, çobanlıktan sıkılmış olacak ki kendini en yakın senatoryuma atarak yıldızları seyre başlar. Bilenlerin bildiği üzere, tebdil-i kıyafet Roma topraklarını gezmeye bayılan Sezar tarafından üzümü fazla kaçırdığı bir gece yarısında çevresine Jüpiter’in aslında bir tanrı olmadığını anlatırken keşfedildi. Normal şartlarda aslanlara atılması gerekirken Sezar’ın ilgisini çektiği için canı bağışlanan bu eski çoban, yan gelip yatıp üzüm yemeye bayıldığından olsa gerek Roma Sarayı’nın gediklilerinden biri haline geldi. Ve lafı uzatmaya gerek yok, biraz Sezar’ın yorgunluğundan, biraz keyif düşkünlüğünden, en fazla da Brütüs’ün artık iyice zıvanadan çıkmasından faydalanarak imparatorluğun başına geçti. Ne diyelim, Roma demek, barbarlar üzerine sefer düzenlemek demektir. Lejyonların gönlünü hoş tutup barbar kavimler üzerine yeni fetihler gerçekleştirdiği sürece Brütüs sinirden kendini dövmeye devam edebilir (Yalnız, üzümün suyunu içmediği için bir sıkıntı var ki, Roma böyle bir Sezar’a ne kadar katlanabilir göreceğiz).

Seda Yüce

seda-yuce

Sparta dolaylarına avare gezerken birden kendini Roma sarayında Octavius ile senatoyu yönetirken bulan bahtı açık hür bir Roma vatandaşı: Ancharia, yeni Kozmik Hanım. “Bakılan su kaynamaz”, “Bütün yollar Roma’ya çıkar” gibi üzümlü kafayla olduğu çok belli atasözleri üreten Roma düşünürlerinin kendisi için ürettiği bir söz var mı bilinmez ama, her hür Roma vatandaşının bir gün senatoda söz sahibi olabileceğinin açık delili olarak biraz kıskançlıkla da olsa büyük saygı görüyor. Pentagramlı kolyesi yüzünden Zeus tapınağı müdavimleri tarafından biraz kınanıyor olsa da, sahip olduğu lejyonların fazlalığı nedeniyle olsa gerek, çatlak sesleri bastırmasını bildi. Her senato üyesi gibi seferlerden arta kalan zamanlarında yan yatıp üzüm yeme huyu olmasa da, “sert olun, siyah giyinin” sloganı ile Roma sokaklarında yeni ve heyecan verici bir akım başlattığı yadsınamaz bir gerçek. Şu aralar Merve’nin üzüm partileri verdiği kolezyum, yeni Kozmik Hanım’ın metal aletlerin bol bol kullanıldığı eğlenceleriyle çınlıyor (Devrik Sezar’ın gözü pür dikkat üzerinde, umarım haberdardır).

Alperen Erol

1476087_10152920939039267_8250724655602216610_n

Senatonun bay “bilmiş”i. Fetihlerini saysanız, hepi topu birkaç köyden ibaret. “E madem köy fethediyorsun, bari git Galya’daki o manyak dolu köyü al” diyen Romalıların sayısı gökteki yıldızlar kadar. Ancak, hiçbir yer almamış olsa da, “mancınık göndermeden o kaleyi alamazsınız” gibi zekice fikirleri ile çok sayıda fethin önünü açmış biri. İlginç zevkleri var; herkes Kolezyum’da aslan kaplan dövüştürürken bu mini bir Kolezyum inşa ettirip içinde kedi dövüştürüyor. Sezar yüzünden hiçbir yetkisi olmayan Roma belediye başkanı ile bu yüzden papaz olmuşluğu vardır. Neyse ki belediye başkanı Sezar tarafından Libya’ya sürüldü de, konu tatlıya bağlandı.

Süleyman Yeşil

suleymanyesil457

Sezar’ın onayı olmadan senatoya ilk alınanlardan. Ege Üniversitesi Astronomi bölümüne Mezopotamya yöresinden gelmiş. Oradan da, Sezar’ın sol kolu tarafından Roma’ya davet edilmiş. Senatonun en hararetli üyelerinden biri. Yerinde duramaması ile ünlü ve her konuşmasının sonunda kendisine bir lejyon verilmesini istiyor. O lejyonu aldığında neler yapabileceğini kestirmek zor değil. Pers diyarına yürüyüp Kutsal Roma vatandaşlığına yeni lejyonlar katacağından şüphemiz yok. Ancak yine de, Sezar henüz kendisine bir lejyon verme taraftarı değil gibi. Fakat alınan duyumlara göre, senatoda taraftar toplamaya başlamış ve on bin kişilik bir lejyoner bölüğünü Sezar’ın bilgisi olmadan kendisine bağlamak için çalışmalar yapıyormuş. (Sezar aslanlara atmasa bari.)

Ece Özen

Ece, Bitinyalı Ece, eteğinin belini kıvıran Ece… Okullarının papirüs yetersizliği Sezar’ın olmasa da Bitinya valisinin beceriksizliği olarak nam salmıştı Anatolia’nın kuzeyinde. Valinin sonu aslanlara atılarak Roma hakkının akşam iş çıkışı eğlencesine katkıda bulunmak olsa da, Bitinya’nın bu bahtsız Romalısı için boş derslerde geçen aylak zamanların telafisi şart olsa gerekti ki, kendisini Konstantinapolis denen küçük bir köyün yeni açılmış bir senatoryumuna bu yüzden attı. Kısa sürede barbar kavimlerin anlaşılması güç lisanlarını öğrenmekteki kabiliyeti Roma Sarayı’na ulaşan bu genç hanımın senatoda bir sandalye kapmış olması kimseyi şaşırtmamış olsa gerek. Yine de, zaman zaman yaptığı hatalı tercümeler yüzünden kutsal Roma’nın adaletli ellerine teslim olmaya niyetlenmiş babarlıktan uzak kavimlerin üzerine kutsal lejyonların salınıp aslanların ziyafet çekmesine neden olsa da,  Ancharia’nın hoşgörüsü üzerinden eksik olmuyor (Sezar’ın torpillisi olduğu söylentilerine aldanmayın, Sezar gitti, o hala senatoda).

(Roma’da bir söz vardır; “Değişmeyen tek şey, Roma senatosunun değişimidir”…)