Galaksimizin merkezi; Sagitarrius A olarak adlandırılan, oldukça yoğun ve sıkışık bir radyo dalgası kaynağıdır.

Bölgedeki yıldızların hareketlerini ve başka galaksilerin merkezlerini gözlemlememizin yanı sıra, teorilerimiz ile de bu kaynağın bir süper-kütleli kara delik olduğundan emin sayılırız. Kendisine kısaca SgrA dediğimiz bu bölge için detaylı yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

Bugün sizlere bu 4 milyon Güneş kütleli dev kara deliğin elinden kaçan G2 Objesi’nden bahsedeceğiz.

SgrA’nın çevresi oldukça yoğundur, nötron yıldızları ve magnetarlar bu bölgede cirit atar ve kara deliği çevresinde eliptik yörüngeler çizerler, G2 Objesi’nin yörüngesi ise bu bölgenin standardları göz önüne alındığında bile oldukça abartılıdır.

G2 Objesi’nin Keck Teleskobu tarafından alınan görüntüsü.

 

G2 Objesi, 2011 yılında keşfedilen, ilk belirlemelere göre Dünya’mızın üç katı kütleye sahip bir gaz bulutudur. Yörüngesi hakkındaki öngörüler 2014’te bu bulutun, kara deliğin olay ufkuna, ufkun çapının üç bin katı kadar yani yaklaşık 260 astronomik birim mesafeden geçeceğini gösterdiğinde, astronomi dünyasını bir heyecan dalgası sarmıştı. Çünkü bu mesafeden geçen G2 bulutsusu, SgrA’nın toplanma diskine (acceration disk) katılacaktı. Beklentilere göre, bulutsunun dağılarak diske katılacağı bu an, bir radyo astronomi şovu sunacaktı. Ancak olay daha yaşanmadan yörüngesinin garipliği sebebiyle G2’nin doğası sorgulanmaya başlandı.

G2 Bulutsu mu, Yıldız mı?

G2’nin bu şekilde bir yörüngesin olmasının sebebinin, momentumunu kaybetmesine sebep olacak bir olay yaşamış olduğu düşünülüyor. Ancak böyle bir olay yaşayıp bir bulutsu olarak hala dağılmamış olması, G2’nin yapısı ile ilgili soru işaretleri ortaya koyuyor. Gerçekten de bir bulutsu mu, yoksa bu bölgenin gözleminin zorluğu nedeni ile içinde henüz keşfetmediğimiz bir yıldız mı barındırıyor? Bu hala bir tartışma konusu.

G2’nin kızılötesi gözlemiyle, bulutsu fikrini destekleyen Almanya’daki Max Planck, Dünya Dışı Fizik Enstitüsü ve yıldız fikrini destekleyen Los Angeles’taki California Üniversitesi üstlenerek kader anının yaşanacağı düşünülen 2014’ün Mart ayını beklemeye başladılar.

Karşılaşma

Şili’deki ESO Gözlemevi Tesisi’nin SINFONI spektrografını kullanan Max Planck Enstitüsü, 2013’ten 2014 ilkbaharına kadar süren gözlemlerde G2’den bir gaz kuyruğunun uzadığını rapor etmiş, Hawaii’deki Keck Gözlemevi’ni kullanan California Üniversitesi ise G2’yi tıpkı tozla çevrili bir yıldız gibi parlaklığı değişmemiş ve dağılmamış kompakt bir obje olarak görmüştür.

California Üniversitesi’ne göre gözlemlerdeki bu farklılık G2’nin farklı özelliklerine odaklanılmasından kaynaklanmaktadır. Yani G2 kompakt, yıldız benzeri yapısını korurken bir miktar gaz kaybetmiş olabilir.

Esas sonuç bir kaç yıl içinde belli olacak. Eğer SgrA önümüzdeki yıllarda, normalde olduğundan daha fazla X-ışını ve radyo dalgası saçarsa, bu gerçektende G2’den gaz çaldığının kanıtı olacak.

Astronomlar G2’nin, kara delik çevresindeki sıcak disk civarından geçerken bir şok dalgası yaratmasını da bekliyorlardı ancak bu da gerçekleşmedi. Bu ilk değil, 2002’de S2 adı verilen bir yıldızın da kara deliğe, G2’den daha yakın geçerken bu şekilde bir şok dalgası oluşturması beklentisi hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştı. Böyle olası bir şok dalgasını gözlemleme fırsatı 2018’de, S2 bir kez daha toplanma diski bölgesinden geçerken daha hassas ekipmanlar ile mümkün olacak. Bu geçiş sırasında bir şok dalgası gözlemlenirse, bu sefer G2’nin davranışı gerçekten garip olarak değerlendirilebilir. Hem bir bulutsu gibi dağılmıyor, hem de yıldız gibi şok dalgası oluşturmuyor. O zaman üçüncü bir açıklama gerekecek; G2 bir yıldızdan kopmuş hem tamamen dağılmayacak kadar kompakt, hem de şok dalgası oluşturmayacak kadar dağınık bir parça olarak nitelendirilebilir.

Berkan Alptekin