Uluğ Bey, dönemi için önemli çalışmalara imza atmış bir astronom ve matematikçidir. Yaptığı çalışmalar, teleskobun icadına kadar geçen süre içinde tüm dünya bilim insanlarınca başvuru kaynağı olarak kullanılmıştır.

15. yüzyılın büyük astronomi âlimi Uluğ Bey (1394-1449), Timur’un torunu, Şahruh Mirza’nın oğludur. Asıl ismi Muhammed Taragay‘dır. 1413’te babasının yerine Türkistan ve Maveraünnehir bölgesi emirliğine geldi. Fakat kendini idarecilikten çok bilime verdi ve bilime hizmet eden âlim hükümdarlardan oldu. “İlmin hâkim olduğu bir ülkede, ilimle uğraşan bir kişi olmayı, hükümdarlığa tercih ederim.” sözüyle bunu veciz bir şekilde ifade etti.

Uluğ Bey
Uluğ Bey’in Zici, (Zic-i Uluğ Bey), Türkçe basımıyla birçok kez yayınlandı ve günümüzde de çeşitli yayınevleri tarafından yayınlanmaya devam ediliyor.

 

Kırk yıla yakın hükümdarlık döneminde, matematik ve astronomi ilmine büyük hizmetlerde bulundu. Sarayını bir akademiye çevirdi. Devrin, 60-70 civarındaki meşhur bilginini burada topladıv ilmî çalışmalar yaptırdı. Zamanında Semerkant¸ mühim bir ilim, kültür ve sanat merkezi konumuna yükseldi.

Gıyaseddîn Cemşid el-Kâşi’nin, Uluğ Bey’in matematik ve astronomi alanlarındaki dehasına misal teşkil etmesi noktasında naklettiği şu olay gayet ilginçtir: “Bir gün atla dolaşırken, H. 818 yılının Recep ayının 10 ile 15’i arasındaki bir pazartesi olarak bilinen günün, güneş yılına göre hangi güne isabet ettiğini bulmak istedi. Güneşin o güne tekabül eden boylamını iki dakikaya varan bir hata ile hesap etti. Vakıa, sonucu duyarlı olarak çıkaramamış, derece ile iktifa etmişti. Fakat bunu günümüz insanları arasında hiç kimse yapamaz; zihni hesapta bu derece maharet kimseye müyesser değildir.”

Semerkant Rasathanesi ve Zic-i Gürganî

Türkiye’nin yetiştirdiği bilim tarihi uzmanlarından Ord. Prof. Aydın Sayılı¸ 1960’ta yayımladığı “The Observatory in Islamand its Place in The General History Of The Observatory” (İslam Dünyasında Rasathane ve Genel Rasathane Tarihi İçindeki Yeri) isimli eserinde, rasathanenin/astronominin doğuşunu İslâm medeniyetine borçlu olduğunu ilmî anlamda ortaya koymuş ve şu tespiti yapmıştır: “Mısırlılar ve Mezopotamyalılardan başlayarak medeniyetimizin meydana gelmesinde doğrudan doğruya rol almış olan medeniyetlerde, rasathaneye ilk defa İslâmiyet’te rastlanır.

Uluğ Bey
Semerkant Rasathanesi’nin dıştan görünümü.

 

Bu anlamıyla rasathane, Türk İslâm medeniyetinin meydana getirdiği ve dünya medeniyetine sunduğu bir kuruluştur.” İslâm astronomisinde ilk büyük canlanma¸ Nasîreddin Tûsî(1201-1274) tarafından 1259’da kurulan Meraga Rasathanesi ile ortaya çıktı.1421’de Uluğ Bey tarafından Semerkant’ta kurulan rasathaneye ilham kaynağı ve model oldu.1

Semerkant Rasathanesi, Uluğ Bey’in en önemli eseridir. “Gök biliminde ilerlemeyen milletler, büyük millet olamaz.” tespiti, onun rasathaneyi ve buradaki çalışmaları ne denli önemsediğinin delillerindendir. O dönemde Doğu’da ve Batı’da bu mükemmellikte bir rasathane bulunmuyordu. Uluğ Bey’in adını insanlığa duyuran ve ilim tarihine geçmesini sağlayan, bu rasathanedeki çalışmalarıdır. Dünyaca tanınan bilim tarihi otoritelerimizden Prof. Fuat Sezgin de aynı kanaattedir:

“Kurduğu rasathane, çağının en modern usullerle gözlem yapan, araştıran, inceleyen, bilimin aydınlığını yayan bir ilim irfan merkeziydi.” Burada kullanılan “Suds-i Fahrî”, “Rub-u Daire” gibi bazı âletler, Uluğ Bey tarafından icat edilmiştir.

Uluğ Bey
Semerkant Rasathanesi’nin içten görünümü.

 

Yıldızların yüksekliklerini bulmada kullanılan, 40.2 metre çapa, 63 metre uzunluğa sahip “Rub-ı Daire” (Duvar Kadranı), Ayasofya Camii’nin kubbesi büyüklüğündeydi. O devre kadar astronomide bu büyüklükte bir alet meydana getirilememiştir. Bu alet, dürbün/teleskop icat edilinceye kadar yıldızların uzaklığı, namaz vakitleri, kıble tespiti gibi çeşitli gözlem işlemlerinde kullanılmıştır.

Rasathanede yapılan gözlem ve hesaplamalar, günümüz astronomi değerlerine oldukça yakındır. Uluğ Bey, bir yılın uzunluğunu 365 gün 6 saat 10 dakika 8 saniye olarak belirlemiştir. Modern ölçümlere göre de 365 gün 6 saat 9 dakika 9.6 saniyedir; aradaki fark 1 dakikadan azdır.

Uluğ Bey; Kadızâde Rûmî, Gıyaseddîn Cemşid el-Kâşi, Âli Kuşçu ve öteki astronomların işbirliğiyle¸ yıldızların gökyüzündeki konumlarını ve hareketlerini bildiren katalog/cetvel mahiyetindeki Zic-i Gürganî’yi (Zic-i Uluğ Bey) tam 12 yılda hazırladı. Eseri 1437’de bitirmekle birlikte, eksiklerini giderip her şeyiyle tamamlaması 1449’u buldu. Kendisinin ve inşa ettiği rasathanenin, tek büyük ilmî eseri budur. Devrin en önemli astronomi kitabı olduğu gibi, tüm zamanların da astronomi şaheserlerindendir. Uluğ Bey’i astronomi biliminin zirvesine çıkarmış ve dünya bilim tarihinin en büyük astronomlarından yapmıştır.

Zic-i Uluğ Bey, Avrupa’da 16. yüzyıl sonunda Tycho Brahe cetvelleri yazılıncaya kadar bir buçuk asır geçerliliğini korumuştur. Rus doğu bilimci Wilhelm Barthold’un, eserin ilmî kıymeti hakkında vardığı hüküm oldukça çarpıcıdır: “Orta zamandaki astronominin en son sözü ve ilmin teleskop icat edilinceye kadar erişmiş olduğu en son derecesidir.”

Eserde, gökyüzünün güneyinde kalan 48 takımyıldız konu edilmiş ve bunların içinde yer alan 1018 yıldızın koordinatları en doğru biçimde tespit edilmiştir. Eserin en önemli özelliği, sabit yıldızlar hakkında yeni gözlem kayıtları içermesidir.

Uluğ Bey
Uluğ Bey’in hazırladığı yıldız kataloğu, günümüzde de astronomi tarihi çalışmaları için önem arzediyor. Kataloğun 1917 yılında basılmış ingilizce versiyonunu bu linkten PDF formatında indirebilirsiniz.

 

Eser dört bölümden meydana gelmiştir: Birinci bölümde¸ farklı toplumlar tarafından kullanılan değişik takvim/kronolojik sistemleri ele alınmıştır. İkinci bölümde¸interpolasyon2 tabloları; sinüs ve kosinüslerin tayini; gölgenin trigonometrik çizgi olarak düşünülmesi; ekliptiğin3 muhtelif noktalarının deklinasyonu4; bir gök cisminin ekvatora uzaklığı; yeryüzündeki bir yerin enlem ve boylamının tayini; iki yıldızın veya gezegenlerin uzaklık tayini gibi uygulamalı astronomiye ait bilgi, gözlem ve hesaplamalara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, dünya merkezli kâinat sistemine göre¸ gök cisimlerinde görülen hareketler ve yerleri konu edilmiştir. Güneş ve gezegenlerin hareket teorisi; gezegenler¸ güneş ve ayın, yer merkezine uzaklığının tayini; güneş ve ay tutulmaları incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, astrolojiyle ilgili mevzulardan bahsedilmiştir.

İlim Tarihindeki Yeri ve Süregiden Değeri

Batlamyus (Almagest), Nasîreddin Tûsî (Zic-i İlhanî) ve Gıyaseddîn Cemşid (Zic-i Hakanî) tarafından yapılan hesaplama hatalarını Uluğ Bey, yeni esaslara ve astronomik tespitlere dayanarak düzeltmiştir. Kendisinden önce Doğulu ve Batılı bilginlerin tahminî ve takribî (yaklaşık) hesaplamalarını terk etmiş; cebir, geometri ve trigonometriye dayalı, kesin sonuçlar veren matematiksel hesaplama esasını uygulamıştır. Zic-i Uluğ Bey, asırlar boyunca astronomi alanında başucu kaynaklarından olmuştur. Aslı Farsça olan eser, çok erken dönemlerde bütün Batı dillerine çevrilmiş ve yüzyıllarca Avrupa üniversitelerinde okutulmuştur.

Meraga ve Semerkant Rasathaneleri; Takiyüddin Efendi’nin 1577’de İstanbul’da kurduğu ilk Osmanlı Rasathanesi (İslâm Âleminin de 3. büyük rasathanesi) başta olmak üzere, 18. yüzyıl Hindistan’ında Jai Singh tarafından Delhi ve Jaipur gibi şehirlerde kurulan rasathaneler gibi, Tycho Brahe ve Kepler tarafından kurulan ilk Avrupa rasathanelerine de modellik ettiler.

Uluğ Bey, ortaya koyduğu ilmî çalışmalarla bugün bile bilim dünyasında adından söz ettirmektedir. Batılı bilim çevreleri onu “15. Yüzyılın Astronomu” unvanıyla taltif etmiştir. Merkezi Amerika’da bulunan Uluslararası Astronomi Derneği (International Astronomical Union), ayın görünen yüzeyinin önemli bir bölgesine “Uluğ Bey Krateri” ismini vermiştir. Günümüzde Kandilli Rasathanesi¸ hicrî ve kamerî aybaşlarının hesaplanmasında hâlâ Uluğ Bey Zici’nden faydalanmaktadır.5

İsmail Çolak
http://somuncubaba.net/dergi/181-sayi/astronomi-semasinin-yildizi-ulug-bey/ 

Dipnotlar:

1) Aydın Sayılı¸ The Observatory in Islam¸ Ankara¸ 1960¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ s.260-271 vd.;Sayılı¸”Rasathane”¸ İslam Ansiklopedisi¸ c.9¸ Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları¸ İstanbul¸ 1964¸ s.627-632; A. Süheyl Ünver¸ İstanbul Rasathanesi¸ Ankara¸ 1969¸ s.XI; M. Fuat Köprülü¸ “XIII. Asırda Maraga Rasathanesi Hakkında Bazı Notlar”¸ Belleten¸ Sayı: 23-24/1942¸ s.216; Hilmi Ziya Ülken¸ İslam Felsefesi: Kaynakları ve Tesirleri¸ Ankara¸ 1967¸ s.133; Seyyid Hüseyin Nasr¸ İslam ve Bilim¸ İstanbul¸ 2006¸ İnsan Yayınları¸ s.20¸ 23¸ 105¸ 112¸ 114; İhsan Kurt¸ Bilim Tarihinde Keşiflerin İç Yüzü¸ Ankara¸ 1990¸ Kültür Bakanlığı Yayınları¸ s.36¸ 42.Ord. Prof. Aydın Sayılı’nın rasathanelerin kuruluşuna Müslüman bilginlerin öncülük ettiği görüşünü diğer bir bilim tarihi uzmanlarından Prof. Fuat Sezgin de desteklemektedir: “Avrupa’da rasathanenin kurulma çalışmaları¸ İslâm dünyasından 500 yıl kadar sonra başladı. Rasathane¸ tamamen Müslüman âlimlerinin bir icadıdır.” Bkz. İrfan Yılmaz¸ Yitik Hazinenin Kâşifi Fuat Sezgin¸ Genişletilmiş 4. Baskı¸ Yitik Hazine Yayınları¸ İstanbul¸ 2014¸ s.152. Fuat Sezgin’in Meraga Rasathanesi ile ilgili tespitleri ise şöyledir: “Çağının en büyük en modern rasathanesiydi. 1259-1265 yılları arasında Merağa Rasathanesi’nin astronom aletleri Ay’ın¸ Güneş’in ve yıldızların yüksekliğini ölçüyordu. Büyük âlim Nasıreddin et-Tûsî¸ Zîc-i İlhânî başta olmak üzere astronomi üzerine yazdığı eserler¸ uzun asırlar Batılı astronomlara yol gösteren kitaplardan oldu.” Bkz. İrfan Yılmaz¸ Yitik Hazinenin Kâşifi Fuat Sezgin¸ s.159. Tûsî’nin¸ Meraga Rasathanesi’nde yaptığı bazı gözlem ve çalışma usulleri¸ çağımızın astronomi çalışmalarına dâhi emsal teşkil etmiştir. Meraga’da¸ Ay’a yüksek yerlerden değil çukur yerlerden gözlem yapılıyordu. Günümüzde ise Tower Teleskoplarla donatılmış Amerikan astrofizik laboratuvarlarının fotoğraf odalarının yer altında olması dikkat çekicidir. Bkz. Hamit Dilgan¸ Büyük Türk ÂlimiNasireddinTusî¸ İstanbul¸ 1968¸ s.5¸ 9; Kurt¸ Bilim Tarihinde Keşiflerin İç Yüzü¸ s.42.

2) Mühendislik ve deneylere/ölçümlere dayalı benzeri bilim dallarında¸ toplanan verilerin bir fonksiyon eğrisine uydurulmasıdır. 

3) Dünya’nın¸ elips şeklinde çizdiği yörüngeden geçtiği kabul edilen yatay düzlemidir.

4) Güneş ışınlarının¸ aylar ve mevsimlere göre dünyaya geliş açısı olup¸ ekvator düzlemiyle yaptığı açıdır. Diğer adı sapma açısıdır. Deklinasyon açısı¸ dünyanın kendi ekseni ve yörünge düzlemi ile yaptığı 23° 27′ açıdan kaynaklanır.

5) Sayılı¸ Uluğ Bey ve Semerkand’daki İlim Faaliyeti Hakkında Giyasüddin-i Kâşi’nin Mektubu¸ 2. Baskı¸ Ankara¸ 1985¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ s.77-78¸ 80-82¸ 88¸ 91¸ 124; TheObservatory in Islam¸ s.260-272¸ 277-278; Sayılı¸ “Rasathane”¸ s.627-632; S. Hüseyin Nasr¸ İslam ve Bilim¸ s.20¸ 23¸ 105¸ 112¸ 114; SigridHunke¸ Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi¸ Çeviren: S. Sezgin¸ İstanbul¸ 1972¸ s.109; Wilhelm Barthold¸ İslam Medeniyeti Tarihi¸ Ankara¸ 1973¸ s.69; Barthold¸ Uluğ Bey ve Zamanı¸ Çeviren: İsmail Aka¸ Ankara¸ 1990¸ s.1¸ 6-7¸ 55-56¸ 109¸ 167¸ 172-174; Haydar Bammat¸ İslam’ın Çehresi¸ Çeviren: O. F. Giritli¸ İstanbul¸ 1975¸ s.150; İsmail Hakkı İzmirli¸ İslam Mütefekkirleri ile Garp Mütefekkirleri Arasında Mukayese¸ Ankara¸ 1973¸ s.19; Lütfi Göker¸ Uluğ Bey Rasathanesi ve Medresesi¸ Ankara¸ 1979¸ s.120-121 vd.;Saffet Bilhan¸ Orta Asya Bilgin Türk Hükümdarlar Devletinde Eğitim-Bilim-Sanat¸ Ankara¸ 1988¸ s.44-55; Salim Aydüz¸ “Uluğ BeyZîci’nin Osmanlı Astronomi Çalışmalarındaki Yeri ve Önemi”¸ Bilig¸ Sayı: 25/Bahar 2003¸ s.139-172; Şaban Döğen¸ Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi¸ İstanbul¸ 1987¸ Nesil Basım-Yayın & Yeni Asya Yayınları¸ s.300-304; Muammer Dizer¸ Ali Kuşçu¸ Ankara¸ 1988¸ Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları¸ s.7-10¸ 21-24¸ 41-43; Adnan Adıvar¸ Osmanlı Türklerinde İlim¸ İstanbul¸ 1982¸ s.18-19¸ 42¸ 47-48; İrfan Yılmaz¸ Yitik Hazinenin Kâşifi Fuat Sezgin¸ s.158-159; Kurt¸ Bilim Tarihinde Keşiflerin İç Yüzü¸ s.42-43¸ 183-184.