Uzay nerede başlıyor? 1966 yılında Fransa, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na “Uluslararası hukukta uzayın nasıl tanımlanacağı ve sınırlandırılacağı” hakkında bir önerge sundu.

BM nezdinde teşekkül ettirilmiş olan UNCOPUOS (United Nations Committee on the Peaceful Uses of Outer Space)’un alt birimlerinden HUKUK ALT KOMİTESİ 1967’deki oturumunda uzay nerede başlıyor konusunu ilk kez doğrudan ele aldı.

UNCOPUOS bünyesinde, bugüne kadar, oturumlar boyunca birçok görüş ele alınmış hatta bir sınır belirlemenin gereksiz olduğu bile tartışılmıştır. Ne var ki, hâlen bir sonuca ulaşılamamış; hatta zaman zaman konunun Hukuk Alt Komitesi’nin gündeminden çıkartılması dahi teklif edilmiştir.

9268887230_fe81f622bd_b
BM bünyesindeki UNCOPUOS toplantılarından biri.

Burada tartışma konusu olan sınır şudur: Her ülkenin kendine ait bir “hava sahası” vardır ve bu hava sahasında hakimiyet tümüyle o ülkenin elindedir. Başka bir ülkeye ait hava araçları bu sahayı ihlal edemezler. İşte bu hava sahasının kaç km yükseğe kadar devam ettiği tartışma konusudur. Öyle ya, 10 km yüksekten geçen bir uçak hava sahasını ihlal ediyorsa, 100 km yüksekten geçen bir araç da ihlal ediyor sayılır mı?

60’lı yılların ruhuna uygun olarak en somut ve ısrarlı öneriler Sovyetler Birliği tarafından sunulmuştur. Bu önerilere göre, deniz seviyesinden itibaren 100-110 km yükseklik bir anlaşmayla hava sahası ile uzay arasındaki sınır olarak belirlenmelidir. Ayrıca, bu öneriler kapsamında, uzay nesnelerinin yörüngeye ulaşmak veya yeryüzüne dönmek için üzerinde uzlaşılan sınırın altındaki irtifalarda yabancı ülkeler üzerinden zararsız şekilde geçiş hakkının “devam edeceği” de (SHALL RETAIN) savunulmuştur.

Birçok açıdan uzayın ne olduğu tanımlanması ve sınırlandırılması, hava sahası ile uzay arasındaki sınır meselesi hakkında birçok bilim insanı, hukukçu, kurum, birim ve devlet tarafından uzun zamandır farklı platformlarda çeşitli görüşler öne sürülmektedir.

Hava sahası ile uzayın ayrılması için bazı irtifaların yanında;
 Yerçekimi etkisinin sona erdiği (etkisinin kayda değer olmadığı) nokta,
 Atmosferin veya atmosferin çeşitli katmanlarının üst sınırı,
 Alttaki devletin etkili kontrolünün erişebildiği sınır,
 Yörüngedeki yapay uyduların yeryüzüne en yakın olduğu nokta,
 “Von Karman çizgisi”,
 Hava direncinin son bulduğu nokta,
 Uçuşun icra edilebileceği üst sınır gibi kriterler önerilmiştir.

Özellikle uzay çağının başlamasıyla, meseleyi ele alan görüşler iki ana başlık altında toplanmaktadır:

1. SAHACI (Spatialist; Territorialist) Yaklaşım
2. İŞLEVSELCİ (Functionalist) Yaklaşım

Sahacı yaklaşımda savunulan argüman çerçevesinde hava sahası ile uzay arasında kesin bir ayrım yapılmasıdır.

Uzay Nerede Başlıyor
ABD’li kimyacı ve astronot Tracy Caldwell Dyson, “uzayın sınırından” gezegenimizi izliyor. Her ne kadar uzay nerede başlar nerede biter tartışmaları ülkeler arasında sürse de, Uluslararası Uzay İstasyonu, tüm devletlerin, yani insanlığın ortak malı olarak kabul edilir.

Sahacı yaklaşımı savunanlara göre, uzay nerede başlıyor konusunda kesin bir sınırın belirlenmesi, birbirlerinde önemli farklılıklar arz eden hava hukukunun ve uzay hukukunun uygulanabileceği alanları açık ve net şekilde sınırlandırmak, devletlerin egemenliğinin üst sınırını tanımlamak, ulusal hava sahasının güvenliğini korumak ve devletler arasında çıkabilecek çatışmaları önlemek bakımından gereklidir.

İşlevselci yaklaşıma göre ise uzay, sadece faaliyetlerin ve uzay nesnelerinin nitelikleri temel alınarak düzenlenebildiği için, hava sahası ile uzay arasında kesin bir sınırın çizilmesi o kadar da gerekli değildir. İşlevselci yaklaşımı savunanlar bu konuda kesin bir sınırın çizilmesi, gerekli ve uygulanabilir olmadığını ve birtakım hukuki problemlerin çıkabilmesinin muhtemel olduğunu söylemektedirler.

enterprise-farpoint
Star Trek: The Next Generation’ın ilk bölümü olan Encounter at Farpoint’te, çok ileri bir medeniyetin temsilcisi olan “Q”, insanlığa uzayda yayılabilecekleri fiziksel bir sınır belirlemiş, insanlığın bu sınırı aşmasını yasaklamıştı.

Uzay nerede başlıyor konusuna dair en kapsamlı çalışmalardan birini yapan Robert Goedhart, hava sahası ile uzay arasında kesin bir sınırın belirlenmesinin aleyhine şunların ileri sürüldüğünü aktarmıştır:

1) Sınırın yokluğu dolayısıyla bugüne kadar önemli bir mesele ortaya çıkmamıştır.
2) Sınırlandırma girişimi bazı devletlerin aşırı ülkesel taleplerde bulunmalarına yol açabilir.
3) Sınır çok yüksek tespit edilirse bazı uzay aktiviteleri engellenebilir.
4) Düşük bir sınırın tespit edilmesi ise, devletlerin güvenlik gibi menfaatleri hakkındaki kaygılarını arttıracaktır.
5) Bir kez bir sınır belirlenirse sonradan bunun değiştirilmesi çok zor hâle gelecektir.
6) Kesin bir sınır, uzay nesnelerinin sınır ihlali yapıp yapmadığı üzerine uyuşmazlıkların ortaya çıkmasına yol açabilir.

Günümüzde uzay sınırının Dünya yüzeyinden yaklaşık olarak 100 km. yukarıda başlaması gerektiği görüşü yaygınlaşmaktadır. Avustralya’nın uzay faaliyetleri hakkındaki mevzuatında 100 km. irtifasının uzay için referans alınacağı hüküm altına alınması ve ABD Federal Havacılık İdaresi –FAA- 50 mil (yak. 80 km.) yüksekliğin üzeri uçuşlara katılanlara ASTRONOT rozeti vermesi Sahacı Yaklaşımın benimsenmesine verilebilecek örneklerdir.

Bu konuyla ilintili “uzay kime ait” makalemizi okumak için bu linki kullanabilirsiniz.

Hazırlayan: Yavuz Tüğen