Bir an için Fermi Paradoksu‘nu unutalım ve galaksimizin zeki uygarlıklarla dolu olduğunu farz edelim.

Öyle ki, bu uygarlıklar gelişmiş teknolojileri sayesinde galaksi içinde fink atıyorlar, gezip tozuyorlar, birbirleriyle ticari ve siyasi ilişkiler içindeler. Bilimcileri galakside her yeri araştırmaya çalışıyor. Hatta bir uzay turizmi sektörü dahi oluşmuş, bu canlılar çeşitli gezegenlerde tatillerini geçiriyorlar.

Hiç olmadı, şımarık uzaylı gençleri sırf eğlenmek için bizim gibi ilkel, uzay yolculuğu yapamayan gezegenlerin gökyüzünde fink atıyor, kendilerince dalga geçiyor, UFO görüp şaşıran masum insanlara çok gülüyorlar.

Eğer Dünya dışı, farklı gezegenlerden gelen zeki canlılar bizim gezegenimizi ziyaret etmişlerse, bunu otomatik çalışan robot sondalar (insansız diyelim anlaşılsın) yoluyla “da” yapmış olmalılar. Bin yıl önce de olabilir, on bin yıl önce de, on milyon yıl önce de, farketmez. Bir şekilde sistemimize yabancı uygarlıkların robot araçları gelmiş olmalı.

Bir uygarlığın, ziyaret etmeden önce gidecekleri gezegenleri tanımak için sonda göndermesi son derece mantıklıdır. Makinalar ucuzdur, bir canlıdan çok daha az bakıma ihtiyaç duyarlar ve genellikle sorunsuz çalışırlar. Eğer bir robot araç gönderirseniz, onca zahmete katlanıp gideceğiniz yer hakkında bilgi sahibi olmuş olur, hayal kırıklığı yaşamazsınız. Bunu biz de yapıyoruz. Hemen tüm gezegenlere onlarca sonda gönderdik ve bilgi sahibi olduk.

Eğer Güneş Sistemi ilgi çekici bir yerse, bu sondaların sayısının çok fazla olması, hemen her gezegenin çevresinde birkaç tane bulunması beklenebilir. Yıldızlararası yolculuk yapabilecek zekadaki canlıların; “Aaa Dünya ne güzelmiş, hadi gidelim” demeden önce, otomatik araçlarla yörüngemize girip uzun gözlemler yapmış olmaları daha akıllıca bir davranış olur.

NASA-Voyager 1
“İlkel” teknolojimizle ürettiğimiz çok sayıda robot araç bugün bizim varlığımıza kanıt olarak uzay boşluğunda geziniyor.

 

Bizler şu anda gezegenleri tanımak için “kendimiz gidemediğimizden dolayı” robot uzay araçları gönderiyoruz. Öyle ki, Mars’ın ve Venüs’ün çevresinde bir uzay aracı çöplüğü oluşturmayı dahi başardık. Aynı biçimde, Jüpiter ve Satürn’ün yörüngelerinde de gönderdiğimiz uzay araçları dolanmayı sürdürüyor. Başarısız olmuş uzay araçlarımızdan onlarcası Güneş çevresinde yüz milyonlarca yıl sürecek yörüngelere girmiş başıboş gezinmeye devam ediyorlar. Hatta, şu anda bilinçli olarak rotalarını belirlediğimiz tam beş adet robot uzay aracımız (Pioneer’lar, Voyager’lar ve New Horizons) sistemimizden çıkıp galaksinin derinliklerine gitmek üzere yol almayı sürdürüyor. Bir gün teknolojimiz çok üst seviyelere ulaşsa bile, bu araçlar oralarda olmayı sürdürecekler.

Burada şu itiraz yükselebilir; “Dünya’yı ziyaret eden uygarlıklar çok gelişmiş teknolojilere sahip oldukları için robot araçlar göndermeleri gerekmiyor. Çok kolay biçimde kendileri gelip gidebiliyorlar.” Çok mantıklı görünse de, bu sav “tarihsel süreç” açısından ele alındığında geçerliliğini yitiriyor. Bugün çok gelişmiş olan bir uygarlığın, bundan 50 bin veya 1 milyon yıl önce bu denli gelişmiş olması beklenemez.

Robot Uzay Aracı
Kimi bilim insanlarına göre dünya dışı uygarlıkların sondaları “organik” yapıya sahip olabilir. Bu durumda, araç görevini tamamladıktan sonra doğal yollarla “ölüp” yok olacaktır. 

 

Uygarlıklar, teknik olarak daha az gelişkin oldukları dönemde, çok uzun süreler alacak olan bu tehlikeli yolculuklarda, ziyaretlerini doğal olarak robot uzay araçları yoluyla yapmış olmalılar.

Yine, evrendeki uygarlıkların gelişmişlik düzeyinin de eşit olamayacağı göz önüne alındığında; bir uygarlık kendi gelip gezegenimizi veya sistemimizi ziyaret ederken, daha az gelişmiş olan bir uygarlık robot uzay araçlarıyla sistemimizi tanımaya çalışıyor olabilir.

Bu fikirden yola çıkan bilim insanları, kayalık gezegenlerin (Mars, Dünya, Venüs, Merkür) ve gaz devlerinin (Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs) çevresinde böylesi sondaları aradılar. Ancak, tüm çabalara ve araştırmalara rağmen, hiçbir gezegenin çevresinde Dünya dışı bir araca rastlanılamadı.

Cassini_Saturn_Orbit_Insertion
Jüpiter ve Satürn’ün yörüngeleri; iç ve dış Güneş Sistemi’ni rahatlıkla gözleyebilmek açısından iyi birer “durak”tır. Yıldızlararası bir robot sondanın ana verici modülünü buraya yerleştirip, daha küçük araştırma sondalarının bu ana modülden ayrılıp diğer gezegenleri incelemeye gönderilmiş olması mantıklı olacaktır.

 

Hatta bu araçların zeki yaşama tepki verecek şekilde tasarlandıkları düşüncesiyle, gezegenlere çeşitli dalga boylarında, belirgin bir zekaya işaret edecek sinyaller gönderildi. Bu sinyallerin olası araçları aktive edeceği ve karşılık olarak sinyal alınabileceği düşünülüyordu. Ancak hiçbir şey olmadı.

Şu an için bu “yokluk” hakkında şunları diyebiliyoruz ve hepsini de eşit derecede doğru kabul etmek zorundayız:

1) Hiçbir Dünya dışı uygarlık, sistemimizi incelemek için robot sonda göndermedi.

2) Bazı uygarlıklar araç gönderdiler ama, robot sondalar incelemelerini tamamladıktan sonra geri döndü.

3) Bizim haricimizdeki olası uygarlıkların teknolojileri çok gelişkin olduğu için gizlenme yetenekleri de çok yüksek ve bu nedenle onları tespit edemiyoruz.

4) Güneş Sistemi sandığımız kadar ilgi çekici olmayabilir.

5) Evrende yıldızlararası yolculuk yapabilecek uygarlıkların sayısı hayal ettiğimizden çok daha az olabilir.

Zafer Emecan