2019 yılının ilk gününde Yeni Ufuklar (New Horizons) uzay aracı, 2014 MU69 (Arrokoth) adı verilen küçük ve kardan adam şeklindeki bir cismin yakınından geçmişti.

Yakın geçiş sırasında bu uzak cismin resmi olmayan adı Ultima Thule iken, daha sonra bu cisme Uluslararası Astronomi Birliği’nin onayı ile yerli bir Amerikan kabilesi olan Powhatan’in dilinde “gökyüzü” anlamına gelen “Arrokoth” ismi verildi. Arrokoth, insan yapımı bir aracın ziyaret ettiği en uzak cisimdir çünkü Yeni Ufuklar aracının ona ulaşması 13 yıl aldı.

Yakın geçişten bir yıldan bir süre geçti ve aracın gönderdiği veriler artık elimizde. Yeni Ufuklar (New Horizons) ekibindeki araştırmacılar, yeni elde ettikleri bulguları 13 Şubat 2020’de Seattle’da gerçekleşen American Association for  the Advancement of Science derneğinin yıllık toplantısında sundular.

Eğer Arrokoth geçişi sırasında Yeni Ufuklar (New Horizons) uzay aracında olsaydınız, bu cisim üzerinde bulunan kurum benzeri bileşikler olan “tholinler” sebebiyle gözünüze kırmızımsı görünecekti. (Görsel telif: NASA/Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory/Southwest Research Institute)

 

Bu bulgular, geçen yıl araçtan gelen verilerden daha fazlaydı. Verilerin analizinden çıkacak olan sonuçlar bilim insanlarının Güneş Sistemi’nin nasıl oluştuğu ile ilgili fikirlerini değiştirebilir.

Antik Zaman Kapsülü

Astronomlar, Güneş Sistemi’nin belirsiz bir gaz ve toz bulutu ile başlayıp nihayetinde bir şekilde kendini şu an bildiğimiz düzenli bir sisteme dönüştürdüğünü düşünüyorlardı. Ancak, bu oluşum sırasındaki basamaklar tam olarak bilinemiyordu.

Neptün’ün ötesindeki Kuiper Kuşağı’nda bulunan bir yörüngede dolanan eski ama mütevazı bir cisim olan Arrokoth, bize cevaplar vermek için hazır bekliyor. Çünkü çok uzaklarda bulunan bu cismin yapısı Güneş Sistemi’nin doğuşundan beri çok az değişmiş haldedir ve bu da bize bir zaman kapsülü gibi o zamanları gösterebilir.

İki tane kırmızı renkli çıkıntıdan oluşan ve hafif düzleşmiş bir kardan adama benzeyen Arrokoth’un yüzeyi çok az asteroit çarpma izi olduğundan dolayı oldukça düzdür. Asıl önemli olan şey ise, bu iki çıkıntının daha birleşmeden önce bile birbirleri etrafında hareket edip dönüyor olma olasılığıdır. Bunu iki sevgilinin ulaşıp ele ele tutuşmadan önce birbirlerini çekerek hareket etmeleri gibi hayal edebilirsiniz.

Arrokoth’un hikayesi, şu an elimizdeki verilerin farklı yorumlarından kaynaklanan eski kozmik bir bulmacanın çözümünü bulmaya yardım edebilir. Yeni Ufuklar görevinin baş yöneticisi Alan Stern, Discover dergisine verdiği bir röportajda on yıllar boyunca bilgisayar modellerinin arasında bir savaş olduğunu söyledi.

Bir tarafta uzun ve şiddetli bir çarpışan araba oyunu içerisinde toz taneciklerinin birbirleri ile çarpışarak önce çakıl taşlarına, sonra kayalara daha sonrasında iri kaya parçalarına dönüştüğü hiyerarşik büyüme modeli varken, diğer tarafta ise yerçekimi kuvveti ile normal toz bulutlarıyla gazın birbiri etrafında girdap yaparak dönerek ve sonrasında doğrudan geniş parçalara bölündüğü bulut çoküşü modeli vardı.

Stern, röportajında ayrıca daha önce Arrokoth kadar ilkel ve iyi korunmuş bir cisme ulaşamadığımızı, bu cismin oluşmasından itibaren yaklaşık dört milyar yıldan fazla bir zaman boyunca hiç değişmediğini ve bu durumun Güneş Sistemi’nin derinlerde kalan geçmişi hakkındaki soruların cevaplarına ulaşmak için mükemmel bir fırsat olduğunu söyledi.

Bir araya gelmek

Yeni Ufuklar aracından geçen yıl gelen ilk veriler, Arrokoth’u oluşturan bu iki çıkıntı arasında meydana gelen hafif çarpışmanın yukarıda bahsettiğimiz çarpışma teorisinin bir kanıtı olduğu ipucunu veriyordu. Ancak Stern, gelen daha fazla veri ve aylar süren bilgisayar modellemelerinden sonra daha farklı bir hikaye gördüklerini söyledi ki bu hikaye Arrokoth’un çok daha uysal bir şekilde oluşmuş olmasıydı.

Daha yumuşak bir oluşuma işaret eden beş farklı kanıt sırası vardı ve eğer Arrokoth bu şekilde oluşmuş ise, Güneş sistemimizin diğer yapı taşları da şiddetli çarpışmalardan ziyade bir toz bulutundan ortaya çıkmış olabilir.

Dünyaya ulaşan yeni veriler ile birlikte araştırmacılar bu uzak cisim hakkındaki teorilerini yeniden gözden geçiriyorlar. İlk gelen verilerde Arrokoth’un iki adet düzleşmiş ve krepe benzer yapısıyla belirgin bir kardan adam şekli olduğu görülüyordu. Ancak son gelen güncel verilerde bir parçanın oldukça yuvarlak, diğer parçanın kısmen düzleşmiş olduğu görüldü. Ayrıca yeni veriler Arrokoth’un kırmızı renginin diğer uzak Güneş Sistemi cisimleri ile paylaştığı bir özellik olduğunu ortaya çıkardı. Bilim insanları, bu kırmızı rengin yaşamın yapı taşları olduğu düşünülen “tholin”lere benzer organik moleküllerden dolayı meydana geldiğini de düşünüyor.

Arrokoth ile ilgili veriler hala Yeni Ufuklardan bize ulaşmaya devam ediyor ve önümüzdeki bir buçuk yıl daha da gelmeye devam edecek. Ancak uzay aracının sorumluları, verilerin ulaşmasını en yüksek önemliden en düşük önemliye göre gelmesi şeklinde ayarladıkları için resmi çarpıcı şekilde değiştirecek bir veri henüz elimize ulaşmamış olabilir.

Yeni Ufuklar aracı ise herhangi bir arıza yasamadığı takdirde 2030’ların sonuna kadar Güneş Sistemi’ndeki yolculuğuna devam ederek herhangi bir Kuiper Kuşağı cisminden daha veri toplamaya devam edecek. Kuiper kuşağından ise 2020’lerin sonlarında çıkarak diğer hedefine ulaşana kadar birkaç yıl çevreyi gözlemleyecek.

Hazırlayan: Burcu Ergül Emecan

http://www.astronomy.com/news/2020/02/new-data-from-new-horizons-arrokoth-flyby-hints-at-how-planets-formed