Bundan yaklaşık 4.5 milyar yıl önce, yaklaşık Mars büyüklüğünde bir gezegenin bize çarpması sonucu oluştuğu düşünülen Ay, bebek Dünya’ya şimdi olduğundan 17 kat daha yakın, sadece 22.500 km uzağımızda yer alıyordu.
Yüzeyinin bir kısmı hala lavlarla kaplı olan uydumuz Ay, yakınlığı nedeniyle gökyüzünde çok büyük bir alanı kaplıyor, geceleri gezegenimizi neredeyse gündüz gibi aydınlatıyordu. O günlerde Dünya’nın şimdikinden çok daha hızlı döndüğünü, bir Dünya gününün sadece 5 saat olduğunu düşünürsek, Ay’ın da aydınlatmasıyla kimi zamanlar hiç gece yaşanmıyordu demek yanlış olmaz.
Bu dönemde Dünyamız da tıpkı yeni oluşan Ay gibi lavlarla kaplıylı ve sıcak, zehirli gazlardan oluşan bir atmosfere sahipti. Sıvı halde suyun neredeyse hiç bulunmadığı bu kaynayan gezegenin yüzeyi, zamanla taze uydusuyla birlikte soğuyacak ve milyonlarca yıl süren kuyrukluyıldız yağmurlarıyla bugün sahip olduğu suya kavuşacaktı…
Kuyrukluyıldız ve göktaşı yağmurları sırasında elbette Ay da bol miktarda suya kavuşmuştu. Ancak, düşük kütlesi nedeniyle ne atmosferini koruyabildi, ne de yüzeyindeki suyu. Bugün, hiç Güneş ışığı almayan derin krater diplerindeki buz tabakaları haricinde, sahip olduğu tüm su buharlaşarak uzaya uçtu.
Aradan geçen milyar yıllar sonunda, Dünya ile aralarındaki kütle çekim savaşı sonucu Ay bugün olduğu 380 bin km uzaklığa kadar geriledi ve uzaklaşmaya da devam ediyor. Yılda yaklaşık 3.8 cm bizden uzaklaşan uydumuz, uzaklaşma hızının gelecekte yavaşça artacağını da hesaba katarsak 3 milyar yıl sonra bizden bugün olduğundan iki misli uzakta olacak.
Gezegenimizin ilk dönemleri ve bugüne gelene kadar geçirdiği süreçler hakkında daha fazla bilgi edinmek için şu kapsamlı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.
Zafer Emecan