Şu meşhur, helikoptere uçağa benzeyen hiyeroglifler, “eski uygarlıklar teknolojide çok ileriydi” savına delil olarak ortaya sürülen en bilindik iddialardan biri.

Nasılından niçininden söz etmeyeceğim, çünkü şekillerin, üst üste işlenen yazı tabakalarınının sonradan bir kısmının dökülmesiyle oluştuğu ve tesadüfen böyle bir izlenim yarattığı arkeolog ve bilim insanlarınca biliniyor. Benim bilinmesini istediklerim başka:

Not: Bu aslında 2012 yılında yazıp sosyal medyada yayınladığım bir yazı. Bir şekilde gözümden kaçmış veya zamanında bu siteyi oluştururken fazlasıyla kişisel görüşlerimi yansıttığı için eklememiş olabilirim, hatırlamıyorum. Ancak, yıllar sonra karşıma çıkınca yayınlamayı istedim.

Mısır (veya Maya) yazıtlarında bilimsel konulardan hiç söz edilmemesi, helikopter, uçak veya uzaylı söylentilerini havada bırakıyor malesef. Bunun yanında, uçan araçlar yapabilen bu insanlardan günümüze tek bir uçak, araba veya ne bileyim bilgisayar bile kalmamış olması ayrı bir enteresanlık.

Olağanüstü bir teknolojiyle yapıldığı iddia edilen Mısır piramitlerinin binlerce işçinin onlarca yıl boyunca çalışarak inşa ettiği yapılar olduğu tüm bilim insanları ve arkeologlarca zaten biliniyor.

Antik Mısır yazıtlarını okuduğumuzda, herhangi bir teknik konuda söyledikleri hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Bugün elimizde piramit ve mezar duvarlarına, tabletlere, oraya buraya yazılmış birkaç tır dolusu Mısır yazıtı var. Bu yazıtların tümü firavunların ve ailesinin hayatı, zaferleri, yenilgileri, devlet yönetimi, halkın sosyal yaşamı ve gelir gider dengesi üzerine yazılmış şeyler. Arada güzel hoş edebi hikayeler de var üstelik.

Hiç olmadı, bari bir ofis sandalyesi kalsaydı. Oysa, günümüzün sıradan helikopterlerinden biri, parçalanmış halde olsa bile en az 50 bin yıl “ne olduğu anlaşılacak biçimde” gelecek nesillere kalabilir. Plastik bir ofis sandalyesi ise uygun şartlarda milyon yılları devirir, bana mısın demez.

Kazdıkça taş, kazdıkça çömlek çıkıyor.

Koskoca Mısır uygarlığı diyorlar, uzaylılar diyorlar, yüksek teknoloji diyorlar, atıyorlar da atıyorlar ama, bari bir televizyon kumandası, hiç olmadı kapı zili bulsaydık…

Bugün, bizim komplo teorisyenlerince “küçümsenen” teknolojimize ait artıkların ve izlerin yok olabilmesi için on binlerce yıl geçmesi dahi yeterli değil. plastik kaplarımız ve plastikten imal ettiğimiz eşyalarımız neredeyse yüz binlerce yıl boyunca bozulmadan kalacaklar.

Eğer toprağa gömsem, 500 bin yıl sonraki nesiller, arkeolojik kazılarda benim şu anda bunları yazdığım alüminyum iMac’i neredeyse şekli hiç bozulmamış olarak bulacaklar.

Bizler bile şimdiden “kişi başı” onlarca bilgisayar, cep telefonu, televizyon, buldolabı, çamaşır makinası gibi teknolojik eşya tüketip, teknoloji çöplüğüne atıp yeryüzünde kalıcı bir yüzlerce milyon yıl kalacak “teknolojik iz” bırakırken, “eski uygarlıklar”dan geriye sadece taş ve çömlek bulmaya devam ediyoruz.

 

Sıradan bir buldozerin bile toprak altında onbinlerce yıl tek parça halinde kalabildiğini biliyor muydunuz? bu buldozerin (veya helikopter deyin siz) bazı hatırı sayılır büyüklükte parçaları ise milyonlarca yıl ilk günkü görünümü bozulmadan kalabiliyor.

Peki nerede eski Mısırlıların, Mayaların, Azteklerin veya onların bahsettiği iddia edilen “eskilerin” uçakları? Onu geçtim, eski çok gelişmiş Mısır’dan yahut onlardan çok daha önceki uygarlıklardan günümüze gelebilmiş yüksek teknoloji ürünü eşyalar ve makinalar neredeler? Neden hep daha eskiye gittikçe daha ilkel eşyalar buluyoruz? yok olmuş çok gelişmiş uygarlıklardan geriye niçin bir klima bile kalmamış?

Sahi, şuradan bana püfür püfür hava üfleyen klimayı gömsem, plastik aksamı en az 1 milyon yıl aynen kalır, hatta üzerindeki “Bosh” yazısı bile okunur. Ama bize eskilerden kala kala üzerinde “ekmeği yiyeceksiniz suyu da içeceksiniz” yazan taş tablet kalmış.

 

Bunları iddia edenlere kızmıyorum. Sonuçta para pul ve şöhret için insanların yapmayacağı, uydurmayacağı şey yok. Peki buna inanıp; eskiden insanlar bizden çok daha ileriymiş diyenlere, kendilerine izahat verilmeye çalışıldığında kızıp köpürüp hoplamaya başlayanlara ne demeli?

Neyse, son anda aklıma geldi;

Eski çok gelişmiş uygarlıkların dünya yörüngesine yerleştirdiği ve diğer gezegenlere gönderdiği uydular falan nerede? Helvadan mı yapılmışlardı da, yok olmuşlar?

Zafer Emecan