Evet, her ne kadar söylemeye gönlümüz elvermiyor olsa da, böyle bir olasılık var.

Bununla beraber, evrenin ya da galaksimizin farklı köşelerinde Dünya üzerindeki insan uygarlığından teknolojik ve kültürel anlamda çok daha gelişmiş uygarlıkların varlığı da bilimsel bakış açısıyla reddedemeyeceğimiz ihtimallerden biri.

Bugünkü bilgilerimize göre; uygun şartlar (sıvı halde su) mevcutsa, Dünya benzeri bir gezegende karbon temelli yaşamın gelişmemesi için bir neden yok. Bunu defalarca, dünyanın her köşesinde test ettik, gözlemledik ve onayladık. Gezegenimizin kutuplarından okyanus diplerine, çöllerden asit göllerine kadar her yerde yaşam var.

Gelişmiş ve Dünyamızı ziyaret edebilen bir uygarlığa ilişkin elimizde hiçbir bilimsel kanıt maalesef yok.

 

Sadece Samanyolu’nda; Dünya benzeri şartları (uygun ısı, yerçekimi, kimyasal yapı) taşıyan on milyarlarca ötegezegen olduğundan da artık haberdar olduğumuza göre, bu gezegenlerin önemli bir kısmında gelişkin medeniyetlerin var olma ihtimalleri, olmama ihtimali ile yarışır oranda diyebiliriz.

Yine de, bu uygarlıklara ait elimizde hiçbir kanıt bulunmadığı gerçeğini göz önünde bulundurmak durumundayız. Şimdiye kadar Dünya dışı hiçbir uygarlıkla dolaylı veya dolaysız iletişime geçemedik, varlıklarından haberdar olamadık. Gezegenimize gelip gittiği, ortalıkta gezindiği iddia edilen uzaylılar (UFO) hakkında da elle tutulur, bilim insanlarınca onaylanabilen tek kanıtımız yok.

Niçin kanıtımız yok?

Çünkü sahip olduğumuz teknoloji henüz var olması muhtemel uzak uygarlıkların varlığını tespit edebilecek düzeyde değil. Gökyüzünü dinliyoruz, yıldızları tarıyoruz, onlardan gelecek sinyalleri yakalamaya çalışıyoruz. Bu o kadar zor bir iş ki, keşke belgesellerde anlatıldığı gibi; “televizyon sinyallerimiz evrene yayılıyor” hikayesi gibi olsa. Ama kimse söylemiyor ki, henüz sadece 150 yıllık iletişim teknolojimiz şu an için bize evrende yalnız olup olmadığımızı söyleyebilecek düzeyde değil. Bırakın bir uygarlığı, daha Dünya dışı yaşamın varlığına işaret edebilecek olan bir mikroorganizma dahi keşfedemedik.

Bilimkurgu filmleri bizlere ışık yıllarını çekirdek gibi çitleyerek yol alan onca gemi ve uygarlık gösteriyor ama, bunu nasıl yapabileceğimize veya nasıl yapılabildiğine dair hiçbir fikrimiz yok.

 

Dahası, bugünkü fizik ve astrofizik bilgi düzeyimize göre, olası gelişmiş uygarlıkların gezegenimizi ziyaret edebilmelerini oldukça düşük bir olasılık olduğunu görüyoruz. Yıldızlar arasındaki mesafeler çok büyük, yolculuk için gereken teknolojiler ve enerji gereksinimi hakkında sadece kaba bilgilere sahibiz. Her şeyi bir yana bırakın, galaksimiz yıldızlararası seyahatler yapabilen onlarca gelişmiş uygarlık barındırsa bile, bizi milyarlarca gezegen içinde hiçbir zaman farketmemeleri, farketseler bile umursamamaları ihtimali hep var. Hele ki evrende zeki yaşam yaygın ise, insanlık çok daha gelişmiş uygarlıklar için her köşe başında bulunması muhtemel, sıradan varlıklar olabilir.

Dolayısıyla “bilim insanı kimliğimizle“, en gelişmiş uygarlık insandır diyemeyeceğimiz gibi, insandan daha gelişmiş uygarlıklar da yoktur diyemeyiz. Bu konuda kesin, reddedilemez bir kanıt elde edene kadar sadece “olabilir” yahut, “kuvvetle muhtemel” demekle yetinmek durumundayız.

Not:
Dikkat ederseniz yaşamın değil, bizden gelişkin uygarlıkların varlığını sorguluyoruz. Dünya dışı yaşam üzerine var mı yok mu şeklinde tartışmak artık biraz ayıp kaçıyor. Çünkü evrende ve galaksimizde; basit veya karmaşık yaşamın varlığı, hatta yaygınlığı bugünkü bilgilerimize göre kaçınılmaz bir durum gibi görünüyor…

Daha detaylı okumalar için:
Seti neyi arıyor?
Komşularımız Nerede?
Uzaylıların Robot Araçları Nerede?

Zafer Emecan