Bir gezegen düşünün ki içinde fırtınalar kopuyor. Evet, bağrı yanık, Güneş Sistemi’nin fazla agresif gezegeni Jüpiter’den bahsediyoruz.

Jüpiter hakkında söyleyecek çok şey, yazacak bir ton bilgi var. Ama biz Güneş Sistemi’nin haylaz çocuğu Jüpiter’in içinde kopan, çok karmaşık bir yapıya sahip olan ve hala bilim insanlarının üzerinde çalışmalar yaptığı Büyük Kırmızı Leke’ye değineceğiz.

Büyük Kırmızı Leke, Robert Hooke tarafından ilk olarak 1664 yılında gözlemlendi. Hook, 17.yy’ın en başarılı bilim insanlarından biriydi ve onun çalışmaları yüzyıllar boyunca uzanacak araştırmalara ışık tuttu. Bilim alanında birçok yeniliğin keşfedilmesini sağlayan, Ay’ın kraterleri hakkında araştırmalarda bulunan Hook, Satürn’ün halkalarının da ilk gözlemcilerindendir.

Robert Hook’un bir portresi. Aslında, Hook'un yaşadığı dönemde yapılmış bir portresi yoktur. Ancak, ölümünden sonra temsili olarak portreleri yapılmıştır.
Robert Hooke’un bir portresi. Aslında, Hook’un yaşadığı dönemde yapılmış bir portresi yoktur. Ancak, ölümünden sonra temsili olarak portreleri yapılmıştır.

 

Büyük Kırmızı Leke, Jüpiter gibi gezegenlerde sıkça rastlanan, kiminin saatlerce, kiminin ise yıllarca sürdüğü fırtınaların en büyüğüdür. Amatör astronomlar tarafından kullanılan teleskoplarla, yeryüzünden dahi görüntülenip fotoğraflanabilir.

Onu ilginç kılan şey ise (gözlemlediğimiz kadarıyla) 400 yıla yakın bir süredir devam ediyor olmasıdır. Ortalama sıcaklığı -160 derece olarak ölçülen devasa fırtınaya dair ilk ciddi araştırmalar 19. yüzyıla dayanmaktadır. Jüpiter’in Büyük Kırmızı Leke’si 40 bin km‘ye ulaşan çapıyla o kadar büyüktür ki, üç tane Dünya’yı içine alabilir. Aşağıda sanatçı Michael Carroll‘un hazırladığı Dünya ve Büyük Kırmızı Leke’nin karşılaştırıldığı bir fotomontajı görüyorsunuz.

kirmizi-leke-vs-dunya

Jüpiter’in sıra dışı lekesi Dünya’daki fırtınaların aksine antisiklondur. Yani fırtına yüksek basınç altındadır. Lekenin kuzeyinde hakim rüzgarların batıya; güneyinde ise doğuya doğru esmekte olduğu görülmüştür.

Çok karmaşık bir yapıya sahip olan Jüpiter’in dev beneği saatin tersi yönünde dönüyor ve gezegenin ekvatorunun 22 derece güneyinde bulunuyor. Çoğunlukla kahverengi ve kırmızı olarak kendini gösteren lekenin zaman zaman pembeye dönüştüğü de görülmüştür. Üzerinde tartışmalar devam etse de, Büyük Kırmızı Leke’ye tam olarak hala rengini neyin verdiğini bilmiyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Jüpiter’e ulaşan robot uzay aracı Juno, Jüpiter’in gizemli fırtınası üzerinde de araştırmalar yapacak ve bilgilerimizin artmasına yardımcı olacak.

Büyük Kırmızı Leke
Bjorn Jonsson tarafından işlenmiş Büyük Kırmızı Leke fotoğrafı. Fotoğraf 1979 yılında Voyager 1 tarafından alındı..

 

Büyük Kırmızı Leke’nin bir de küçük bir kardeşi bulunuyor. Adını tahmin edebileceğiniz gibi, bilim insanları bu oluşuma Küçük Beyaz Leke diyor.

İsmi sizi yanıltmasın, aslında o kadar da küçük değil. O da Dünya’yı içine sığdırabilecek kadar büyük bir leke. 1 Mart 1979 yılında Voyager 1 tarafından alınan fotoğrafta da görüldüğü gibi; Küçük Beyaz Leke, ağabeyini kovalamaya devam ediyor. İlk başta beyaz bir oluşum olarak beliren Küçük Beyaz Leke’nin ağabeyi gibi uzun süreli bir oluşum olduğu düşünülüyor.

kucuk-beyaz-leke
Büyük Kırmızı Leke’nin altında yer alan bir diğer şiddetli fırtına bölgesi; Küçük Beyaz Leke (Fotoğraf Telif: Galileo uzay aracı / NASA).

 

Son yıllarda yapılan araştırmalar Büyük Kırmızı Leke’nin günden güne küçüldüğünü göstermektedir. Yine de astronomlar, Jüpiter’in simgesi haline dönüşmüş ihtişamlı fırtınanın ne zaman kaybolacağını kestiremiyor.

Lekenin yok olma ihtimali çok yüksek, ancak Büyük Kırmızı Leke’siz bir Jüpiter’de düşünemiyoruz. Sakın yok olma koca fırtına! Sen böyle çok güzelsin..

Taner Göçer
Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Great_Red_Spot
http://www.nasa.gov/jupiter/
http://www.space.com/30822-jupiter-s-great-red-spot-is-shrinking.html