Karbon atomlarının bal peteği şeklinde bir dizilişle oluşturdukları, sanayide birçok devrimsel alanda kullanılan bir maddedir Grafen.

Birbirine altıgen olarak bağlanmış “tek sıra” karbon atomlarından oluştuğu için “iki boyutlu” kabul edilir. Çok sağlamdır ve elektronik sanayiinde akla hayale gelmeyecek kadar geniş kullanım alanları vardır.

İlginçtir, bizim yapay olarak laboratuarlarda ürettiğimiz bu maddenin, uzayda toz ve gaz bulutları içinde yer aldığı keşfedildi. Böylelikle, oldukça özel yapılı olan bu karbon molekülünün, yıldızlararası ortamda, şartlar uygunsa kendiliğinden oluşabileceğini bulmuş olduk. Bir anlamda “Panspermia” teorisi de böylelikle, güçlü bir kanıtla desteklenmiş oluyor.

helix-graphene
Karmaşık yapılı, çok özel dizilimlere sahip moleküllerin bulutsularda kendiliğinden oluşabiliyor olduğunu keşfetmemiz, yaşam için gerekli karmaşık moleküllerin evrenin her yanına dağılmış olduğu gerçeğine götürüyor bizi.

 

Bu aslında şunu gösteriyor; sadece Dünya gibi gezegenlerde özel şartlar altında oluşabileceğini düşündüğümüz birçok molekül, uzay boşluğunda kozmik ışınlar altında kendi kendine oluşabiliyor. Zaten gözlem tekniklerinin ilerlemesi sayesinde, birçok organik molekülün, hatta aminoasitlerin bile uzay boşluğunda öylece oluşabildiğini görmüştük.

Grafen ise, ancak yapay yollarla ve gelişmiş bir teknolojiyle oluşturulabileceğini düşündüğümüz bir maddenin, uzay boşluğunda kendiliğinden oluşabildiğini farketmemiz açısından ilginç bir yere oturuyor. Bu da, karmaşık moleküllerin ve dolayısıyla yaşamın yapıtaşlarının var olabilmesi için çok özel şartlar gerektiği, Dünya’nın bunu sağlayabilen tek yer olabileceği savını bir anlamda çürütüyor. Çünkü evrende çok büyük ve gerekli özel şartları sağlayabilecek yerlerin sayısı çok fazla.

Grafen’in mucitleri, üretmeyi ilk başaran bilim insanları olan Andre Geim ve Konstantin Novoselov, bu sayede 2010 yılında Nobel Ödülü almışlardı, son not olarak bunu düşelim…

Zafer Emecan