Medyada ve popüler bilim mecralarında “Güneş patlamaları”nın, fırtınalarının ve Güneş kaynaklı kütle atımlarının Dünya ve insanlık için son derece tehlikeli olduğu sık sık dile getiriliyor.

Özellikle Amerikalıları korkutmaya bayılan National Geographic (Milli Coğrafya) kanalında bu konu abartılarak işlenir. Bu anlatılanlar bir dereceye kadar doğru olsa da, bahsedilen tehlike abartıldığı gibi değil:

Güneş’te bugüne kadar görmüş olduğumuz en büyük patlama ve kütle atımları dahi, Dünya üzerindeki biyolojik hayatı tehdit edebilecek seviyede değildir. Yani Güneş patlamaları insanları, canlıları öldürebilecek bir felakete yol açmaz. Sizler de farkındasınız ki, şimdiye kadar gerçekleşen ve Dünya’ya ulaşan hiçbir Güneş patlamasını hissetmediniz hayatınız boyunca. Oysa, bu durum son 50 yılda bile onlarca defa gerçekleşti. Belgesellerde yayınlanıyor olmasa, böyle bir olayın varlığından bile habersiz olacaktınız.

Bilim insanlarının uyarılar yapması ve bu patlamaların yoğun biçimde gözlemlenmesinin nedeni; son 100 yıldır yoğun biçimde kullandığımız teknolojiden kaynaklanıyor. Çünkü Güneş patlamalarının oluşturduğu yüklü parçacıklar, uydularımıza, haberleşme sistemlerimize ve elektrik hatlarımıza ciddi zararlar verebilecek potansiyele sahip. Fakat, çok büyük boyutlarda bir patlama gerçekleşmediği takdirde, uydu sistemlerimiz kendilerini koruyacak donanımlara sahipler. Ayrıca, patlamayı Dünya’ya ulaşmadan çok önce farkedebildiğimiz için, gerekirse yörüngedeki uydular ve yeryüzündeki güç şebekeleri kapatılarak zarar görmeleri engellenebiliyor.

Yani, eğer çok güçlü bir Güneş patlaması Dünya’yı vurursa, birkaç gün elektriksiz, telefonsuz ve internetsiz kalmamız dışında herhangi bir zarar görmemiz söz konusu değil. Çünkü, Dünya’nın manyetosferi bu patlamalardan kaynaklanan zararlı parçacıkları rahatlıkla engelleyebilecek güçtedir.

Gezegenimizin manyetik alanı ve Güneş rüzgarları ile ilgili daha detaylı bilgi için şu yazımızı okumanız faydalı olabilir.

Zafer Emecan