Karbon’dan oluştuk, oksijen soluyoruz ve su içiyoruz. Ancak yapı taşlarımız olan atomlar ve bize hayat veren oksijen atomları Big Bang (Büyük Patlama) ile oluşmadılar.

Hepsi eski, kısa ömürlü ancak devasa Nesil-III (Population-III) yıldızların kalplerinde füzyon ile dövüldü. Güneşimizden yüzlerce kat daha büyük olduğu düşünülen bu yıldızlar yaklaşık bir kaç milyon yıllık ömürlerini tamamlayarak birer süpernova görkemi ile patladılar ve böylece evrene bizim yapı taşlarımızı saçıldı.

Bugün uzay-zamanda uzaklara/geçmişe bakarak evrenin ilk milyon yıllarını inceleyip bu ilk yıldızları görmeye çalışıyoruz. Kolay değil evrende 12-13 milyar yıl geçmişe bakıp, galaksilerin bile soluk benekler olduğu yerlerde bu ilk yıldızları bulmaya çalışmak.

karbon
Yaşam kaynağımız su, bizler ve deniz yıldızları… Hepimiz yıldızların içinde dövüldük, onlarla birlikte oluştuk. Her birimiz, gördüğümüz her şey geçmişteki yıldızlardan bir parça taşıyor (Telif: Shutter Stock).

 

Bu ilk yıldızların ölümü ile büyük patlamadan beri sadece hidrojen, helyum ve lityum içeren evrene ilk kez oksijen ve karbon atomları saçıldı. Günümüzde evrende en çok bulunan elementler sıralamasında hidrojen ve helyumdan sonra oksijen ve karbonun gelmesi de bu yüzdendir. Bu iki atomun üretimi ilk yıldızların doğumu ile başlamıştır, bir anlamda sizi siz yapan bütün atomlar neredeyse evrenle yaşıt olabilirler.

Çevrenizde gördüğünüz her yaşam kırıntısı, karbon ve oksijenle şekillenmiştir. Nasıl ki yıldızların temel yapı taşı helyum ve hidrojen ise, hayatın yapı taşı da bu iki elementtir.

Evrenin genelinde olduğu gibi Güneş Sistemi’mizde de bu miktar dağılımı benzerdir, oksijen ve karbon üçüncü ve dördüncü sıradadır. Güneş sisteminin oluşumu sırasında gezegenler farklı miktarda element kompozisyonu ile oluşmuş olsa da oksijen ve karbon miktarının yüksekliği dünyamızı yaşanır kılmıştır.

yildiz-yagmuru-221
Gördüğümüz tüm yıldızlar, bizden milyarlarca yıl sonrası için yaşam tohumları ekecekler (Telif: 123 rf).

 

Dünyamızda yaşamın karbon bazlı oluşu şans değildir, başka hiçbir atom, karbon ile oluşabilecek organik bileşenler miktarının yanına yaklaşamaz bu sebeple evrende keşfetmeyi beklediğimiz canlı türlerinin de çoğunun karbon bazlı olmasını beklemekteyiz.

Elbette orada bir yerde karbon yerine silikon yada sülfür temelli ve su yerine amonyak, metan ya da başka hidrokarbonlar kullanan canlılar vardır. Ancak bu karbon bolluğunda bu canlıların yüzdesi çok daha az olacaktır. Bu yüzden bize ya da en azından Dünya’da tanıdığımız diğer canlılara benzer canlılar arıyoruz, en çok onlardan bulma ihtimalimiz olduğunu biliyoruz.

Bu kısa yazımız ile size evrenin potansiyeli ve bizim yapı taşlarımızın sıradanlığı hakkında bir perspektif kazandırmaya çalıştık. Yıldızları görebildiğiniz bir gece gökyüzüne bakın ve düşünün, sizi siz yapan her şeyin aynısı o yıldızlarda ve onların yörüngelerinde dönen yüzlerce, binlerce, hatta sayısız dünyalarda da mevcut. Belki de onlardan birinde bir şey ya da biri, başını gökyüzüne kaldırıp aynı şeyi merak ediyordur. Yani, umarız…

Berkan Alptekin

Kaynakça:
http://map.gsfc.nasa.gov/universe/uni_life.html
http://www.solstation.com/x-objects/first.htm
http://rallen.berkeley.edu/teaching/F04_GEO302_PhysChemEarth/Lectures/Lec5.pdf