NASA’nın Güneş’in Solar Minimuma Girmesi Nedeniyle Aşırı Soğuk, Ürün Kaybı, Kıtlık ve Güçlü Volkanik Patlamalar Yaşanacağı Yönünde Uyarı Yaptığı İddiası Doğru Değil

Bu okuğunuz içerik, bir teyit platformu olan Malumatfurus.org’da yayınlanan bu linkteki yazının, izin alınarak olduğu gibi sitemize eklenmiş halidir. Yazı içeriğindeki bilgilerin doğruluğu, bilim danışmanlarımızca da onaylanmıştır. 

Sona ermesinin ardından pek hayırlı yad edilmeyecek gibi duran 2020 yılına ilişkin birçok felaket senaryosu ortaya atıldı. Bu senaryoların bazısı gerçekleşirken, bazısı gerçeği yansıtmıyordu. Bazıları ise gerçeği yansıtan iddiaların abartılarak ya da bağlamından koparılarak sunulmasından ibaretti.

Malumatfurus.org‘da daha önce Dünya’nın yakınından geçecek kozmik ışınların elektronik aletleri zararlı hâle getireceği ve Dünya’ya 29 Nisan 2020’de asteroit çarpacağı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu aktarmıştık. Bugünkü konumuz ise bilim haberciliğindeki kopyala-yapıştır hastalığı nedeniyle oluşan bir yanlış algı.

NASA’nın Güneş’teki Hareketlilik İle İlgili Felaket Uyarısı İçeren Bir Açıklaması Yok

Güneş’in “solar minimum” adı verilen daha az aktif bir evre yaşadığı doğru; ancak bu durumun buzul çağına neden olacağına yönelik bir öngörü mevcut değil. NASA’nın Güneş’in sistemine minimum enerji yaydığı bir sürece girildiğine yönelik açıklamaları mevcut; ancak NASA’nın bu açıklamalarında felaket, aşırı soğuk, ürün kaybı, kıtlık, volkanik patlama ya da iklim değişikliği atıflar yer almıyor.

Güneş döngüsü, Güneş’in yaşadığı yaklaşık 11 yıllık bir döngüyü tanımlamaktadır. Bu döngü sırasında, manyetik alanının tersine dönmesi sebebiyle Güneş’teki hareketlilik asgarî ve azamî seviyeler arasında hareket eder. Böylelikle Güneş patlamalarında 11 yıllık aralıklarla düzenli bir şekilde taban ve tavan seviyeleri gözlenir.

Solar minimum, Güneş’in yaydığı enerjide yaşanan dalgalanmaların taban seviyesinin yaşandığı döneme verilen bir isim. Solar haraketliliğin zirvede olduğu dönemde daha fazla güneş patlaması ve lekesi gözlemlenmekte iken, solar minimum sürecinde tam tersi durum yaşanmaktadır.

Güneş’teki hareketliliğin minimum düzeyde olduğu sırada haliyle Dünya’nın doğal ısınma mekanizması yavaşlar. Minimum güneş enerjisi sırasında Dünya’nın üst atmosferi soğur ve üst atmosfere ulaşan galaktik kozmik ışınların sayısı artar. Galaktik kozmik ışınlar, uzak süpernova patlamaları ve galaksideki diğer şiddet olayları ile güneş sistemine doğru hızlanan yüksek enerjili parçacıklardır.

Halihazırda içinde bulunduğumuz düşük Güneş hareketlilik dönemi “24. Güneş Döngüsü” (“24th Solar Cycle”) olarak adlandırılmaktadır. Bir sonraki solar minimum sürecinin ne zaman gerçekleşeceği net şekilde bilinemese de, bilim insanları Güneş döngülerine ilişkin tahminler gerçekleştirmektedir. NASA, 2017 yılında yaptığı açıklama ile 2019-2020 yıllarında beklenen Güneş enerjisi miktarının asgarî düzeyde olacağını duyurmuştu.

Güneş lekesiz gün sayısını kaydeden Spaceweather.com adlı internet sitesi, işbu yazı tarihi (27 Mayıs) itibarıyla 116 gündür Güneş’te bir leke gözlemlenemediğini aktarmaktadır.

güneş lekesiz gün sayısı

ABD’nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne (National Oceanic and Atmospheric Administration – NOAA) bağlı Uzay Hava Tahmin Merkezi (The Space Weather Prediction Center) ile NASA tarafından ortaklaşa 9 Aralık 2019 tarihinde düzenlenen panel, 24. ve 25. solar döngü arasındaki asgari hareketlilik sürecinin 2020 yılı Nisan ayında yaşanacağını, zirvenin ise 2025 yılında gözlemleneceğini aktarmış. NASA’dan bilim insanları, bir sonraki (25.) Güneş döngüsü sürecinin içinde bulunduğumuz döngüden daha zayıf olacağını tahmin etmektedir.

nasa solar döngü

NASA ve NOAA’nın solar döngü tahmini (Aralık 2019)

 

NASA, tarihte gözlemlenen Güneş’in hareketliliğine ilişkin en düşük seviyenin 17. yüzyılda yaşandığını aktarmaktadır (Kaynak: The University of Colorado’s LASP Interactive Solar Irradiance Datacenter).

nasa güneş hareketlilik tarihi

NASA, Büyük Solar Minimum (Grand Solar Minimum) döneminin 17. yüzyılda yaşandığını aktarıyor

 

Herhangi bir güneş lekesi gözlemlenmeyen ardışık gün sayısı rekoru 1019 gün ile 1913 yılında kaydedilmişti.

güneş lekesiz gün sayısı

 

NOAA ve NASA ayrıca, “24. solar döngü” olarak tanımlanan içinde bulunduğumuz sürecin 11,4 yıl ile gözlemlenen döngüler arasında 7. en uzun olduğunu belirtmişti. NASA, Güneş’in enerji üretiminin, 11 yıllık döngü boyunca sadece % 0,15 değişiklik gösterdiğini aktarmaktadır.

Yani, basınımızda aktarılan “en son böyle bir durum 1650 ile 1715 yılları arasında yani Buzul Çağı’nda yaşanmıştı” iddiasının herhangi bir doğruluk payı bulunmuyor.

NASA Küresel İklim Değişikliği Birimi’nin (NASA Global Climate Change) 13 Nisan 2020 tarihinde yayımladığı “Beklenen Bir Mini Buz Çağı Yok” (“There Is No Impending ‘Mini Ice Age‘”) başlıklı yazıda yeni bir uzun süreli düşük güneş hareketliliği sürecinin iddia edildiği gibi bir sıcaklık düşüşüne ve buzul çağına yol açmayacağını belirtmişti.

Bahse konu metinde ayrıca, Güneş’in hareketliliğindeki düşüşün ancak insan faaliyetlerinin neden olduğu birkaç yıllık ısınmayı dengelemeye hizmet edebileceği, fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının neden olduğu ısınmanın uzun bir solar minimum sürecinin yol açacağı soğumadan 6 kat daha fazla olduğunu aktarmıştı. Küresel sıcaklık artışına yol açan temel etkenin insan tüketimi kaynaklı sera gazı emisyonlarından kaynaklanan ısınma olduğunu vurgulayan NASA, Güneş’teki mevcut aktivite düşüşü 1 asır sürse dahi, küresel ısınmanın varlığını sürdürmeye devam edeceğini vurguluyor.

nasa güneş sıcaklık

NASA’nın küresel yüzey sıcaklık seviyesi ile Güneş’te gözlemlenen hareketliliğe ilişkin paylaştığı grafik

 

NASA’nın paylaştığı yukarıdaki grafik, 1880 yılından bu yana ölçümlenen küresel yüzey sıcaklığı değişikliklerini (kırmızı çizgi) ve Dünya’nın Güneş’ten aldığı enerjiyi (sarı çizgi) watt (enerji birimi) olarak karşılaştırmaktadır. Daha ince çizgiler yıllık seviyeleri gösterirken, daha kalın iken hatları 11 yıllık ortalama eğilimleri göstermektedir. Dünya’nın aldığı Güneş enerjisi miktarı, 1950’lerden bu yana net bir artış göstermeksizin 11 yıllık doğal iniş çıkışları izlese de küresel sıcaklık seviyesinin belirgin bir şekilde arttığı görülebilmektedir. Bu nedenle NASA, Güneş’in son yarım yüzyıl boyunca gözlemlenen küresel sıcaklık ısınma eğilimine neden olmasının son derece düşük bir ihtimal olduğuna inanmaktadır.

NASA tarafından yayımlanan bazı akademik çalışmalarda Güneş’teki hareketlilik değişikliklerinin düşük şiddetli depremlere yol açmasının olası olduğunun aktarıldığı görülmektedir. Ancak, içinde bulunduğumuz süreçle ilgili NASA’nın özel bir deprem felaketi tespiti ya da uyarısı bulunmamaktadır.

Görüşleri Talep Edilen Bilim İnsanları Solar Minimum Sürecini Vurgulasalar Da Felaket Tellallığı Yapmamış

Konuyla ilgili açıklama yapan bilim insanları, Güneş döngüsü ve döngüyle ilgili rasyasyondaki kısa vadeli değişikliklerin, Dünya iklimindeki değişiklikleri yönlendiren ana etken olamayacağı konusunda hemfikir. Basında yer aldığı şekilde, solar minimum sürecinin kuraklık, soğuk, deprem, iklim değişikliği gibi sonuçlara yol açacağı yönünde felaket tellallığı yapan uzmana rastlayamadık.

Norveç Meteoroloji Enstitüsü’nden Rasmus Benestad ise Güneş aktivitesi ve iklim değişikliği arasında ikna edici bir bağlantının bulunmadığını, son yıllardaki küresel ısınma eğiliminin Güneş enerjisindeki farklılılık ile açıklanamayacağını aktarmış.

The Sun adlı yayına demeç veren gökbilimci Dr Tony Phillips, Güneş’in solar minimum sürecinde olduğunu belirtse de, sadece güneş lekesi sayısındaki azlığın kozmik ışın sayısının artmasına yol açacağına değinmiş ve iklim değişikliği ile volkanik aktivite uyarısında bulunmamış. Dr Philips’in kullandığı ifadeler şu şekilde:

“Sunspot counts suggest it is one of the deepest of the past century. The sun’s magnetic field has become weak, allowing extra cosmic rays into the solar system.”

“Güneş lekesi sayısı, geçen yüzyılın en düşük seviyelerinden birinde olduğunu gösteriyor. Güneşin manyetik alanı zayıfladı ve güneş sistemine ekstra kozmik ışınlar gelmesine müsaade etti.”

“Excess cosmic rays pose a health hazard to astronauts and polar air travellers, affect the electro-chemistry of Earth’s upper atmosphere, and may help trigger lightning.”

“Aşırı kozmik ışınlar astronotlar ve kutup hava yolcuları için sağlık tehlikesi oluşturur, Dünya’nın üst atmosferinin elektro-kimyasını etkiler ve yıldırımların tetiklenmesine yardımcı olabilir.”

Rutin Yerine Kaos Pompalayarak Dikkat Çekmeye Çalışan Basınımız

Felaket tellallığı” olarak tanımladığımız basın kuruluşlarının felaket ve kaos içerikli asılsız haber paylaşımları bir alışkanlık hâle gelmiş vaziyette.

2020 yılının buzul çağı başlangıcını aktaran haber platformlarının birkaç ay öncesine kadar NASA’nın 2020 yılının en sıcak yıl olacağına dair açıklama yaptığına yönelik asılsız iddiayı paylaştığını da bu vesileyle hatırlatmış olalım.

nasa en sıcak yıl

İnternethaber’in NASA’nın 2020 yılının en sıcak yıl olacağına dair açıklama yaptığına yönelik haber paylaşımı

 

nasa en sıcak yıl

NASA’nın 2020’nin tüm zamanların en sıcak yıl olacağını aktardığına yönelik asılsız haber

Bu içeriği, orjinal kaynağı olan Malumatfuruş sitesindeki bu linkten de okuyabilirsiniz:

https://www.malumatfurus.org/nasa-gunes-solar-minimum/