İki bin yıllık inanış yanlış olabilir mi? Bizler aslında bir küre yerine bir diskin üzerinde mi yaşıyoruz? Düz Dünya Topluluğu’nda Dünya’nın düz olduğuna inanan biri, bunu bulmaya karar vermiş. “Deli” Mike Hughes, Dünya’nın düz olduğunu kendi gözleriyle görmek için kendi roketini yapmış.

Son 50 yıl boyunca, Dünya’nın uzaydan çekilen görüntülerini görebiliyoruz. Gezegenimizin aslında yuvarlak olduğuna inanmanız için görmeniz gereken kanıtların hepsi bunlar gibi görünüyor.

Fakat görüntülerin üzerinde ne kadar kolay şekilde oynama yapılabileceğinin farkında olmak ve internetteki komplo teorilerinin büyümesi, görünüşe göre Dünya’nın düz olduğuna yeniden inanılmasına yardımcı oldu. Bununla beraber, ondan ayrılmaya gerek duymadan bir kürenin üzerinde yaşadığımızı göstermek için uzun zamandır kullanılan bilim anlaşılamıyor.

Umarız Hughes iyidir, en azından teorisini kanıtlamaya çalışıyor. Belki de kanıtları, daha fazla insan sahiden kendi gözleriyle görürse, endişe verici olan bu gidişatı tersine çevirebiliriz. Çocukların okulda basit deneyler gerçekleştirmesini sağlamak, iyi bir başlangıç noktası olacaktır.

Dünya’nın yuvarlak olduğuna karar verme konusunda en iyi belgelenmiş yöntemlerden biri, (bildiğimiz kadarıyla) ilk kez antik Yunanlar tarafından gerçekleştirilmişti.

Kendileri, farklı konumlardaki çubukların gölgelerini karşılaştırarak bunu başarmışlardı. Güneş, bir yerde doğrudan tepede olduğu zaman, oradaki çubuğun gölgesi olmuyordu. Aynı anda yaklaşık 800 kilometre kuzeydeki bir şehirde bulunan çubuğun ise gölgesi vardı.

Eğer Dünya düz ise, her iki çubuğun da aynı gölgeyi göstermesi (veya hiç göstermemesi) gerekiyor çünkü Güneş’e karşı aynı açıda bulunmaları gerekiyor. Antik Yunanlar gölgelerin farklı olduğunu, çünkü Dünya’nın eğimli olduğunu ve bu yüzden farklı açılardaki çubukların da öyle olduklarını bulmuşlardı. Ardından, bu açılardaki farkı kullanarak Dünya’nın çevresini hesapladılar. Buna, gerçek değerin yüzde 10’u içerisinde ulaşmayı başardılar; milattan önce yaklaşık 250 yılı için fena bir rakam değil.

Kürenin bir diğer kanıtı da, kuzey ve güney yarımküreler arasında geceleyin gökyüzünde görülen fark. Gördüğünüz şey tamamen farklı oluyor çünkü altınızdaki Dünya, farklı bir yöne doğru bakıyor. Eğer Dünya düz olsaydı, o zaman gördüğünüz şey aynı olurdu. Bu durum, her iki ülkede de sadece gece ve gündüzü karşılaştırarak da çok daha kolay bir şekilde yapılabilir.

Gezegenleri de gözlemleyebilirsiniz. Hepsi dönmektedir ve teleskopla birkaç günlüğüne izlemek, onların düz değil de küresel olduklarına dair daha net bir resim sunar. Çoğu gezegenin küresel olması, fakat Dünya’nın düz olması muhtemel değil gibi görünüyor.

Sahte bilim

Fakat bilim deneyleri hatalı şekilde gerçekleştirildiği zaman, zıt sonuç veriyor gibi görünebilirler. Eğer bunlar sosyal medyada paylaşılırsa, bu yanlış fikirler hızlı şekilde yayılabilir ve kimse de bunların kusurlarına değinmeyebilir.

Bedford Level deneyi, bu konuda bilinen bir örnektir. İlk olarak 1838 yılında yürütülmüş ve bir açıklama bulunmadan önce 30 yıldan fazla bir süre boyunca Dünya’nın düz olduğunu “kanıtlamak” için kullanılmıştır.

Bu deneyde, yaklaşık 10 kilometre uzunluğundaki bir kanalın iki ucunda da belirli bir yükseklikte bir işaretleyici yerleştiriliyor. Eğer Dünya yuvarlaksa, o zaman bir teleskop ile aynı anda bakıldığı zaman işaretlerden birinin daha alçakta görünmesi gerekiyor, çünkü daha uzakta duran işaretçi, Dünya’nın eğriliğiyle birlikte aşağıya inmeli.

Fakat işaretçilerin aynı yükseklikte olduğu bildirilmiş ve bu durum, Dünya’nın gerçekte düz olduğunu akla getirmiş. Çağdaş Düz Dünya kuramcıları, hâlâ bu deneye atıf yapıyor.

Fakat sorun şu ki, bu deneyde aradaki suyun üzerinde bulunan havanın optik etkisi hesaba katılmıyor. Hava, işaretçiden teleskoba seyahat eden ışığı büküyor veya “kırıyor” ve bu işaretçileri aynı yükseklikteymiş gibi gösteriyor.

Bu sorunun çözümü ise, kanalın uzunluğu boyunca birden fazla işaretçi kullanmak. Böyleyece bakıldığı zaman hepsi farklı yüksekliklerde görünüyor.

Belki bugün okullarda bile yapılabilecek en etkileyici deney, bir yüksek irtifa balonunda yukarıya kamera göndermek. Kamera görüntüleri, yeterince yüksek olan ve geniş açılı görüntü sağlayan bir noktadan, Dünya’nın eğimini görebildiğinizi gösterecek. Mike Hughes’ın roketi çalışırsa, o da bunu görecek.

Sonuç olarak, herhangi bir bilimsel uğraş için en iyi yöntem; internette tartışma yapmak değil. İnsanların bu kuramları kendileri test etmesi ve elde ettikleri sonuçları anlaması için, gereken araçların sağlanması olur.

Çeviren: Ozan Zaloğlu

Ian Whittaker, Okutman, Nottingham Trent Üniversitesi
The Conversation