Bu gezegenler, karasal yapıda olsalar da, dünyamızın bir buçuk katından yedi, sekiz katına kadar değişen kütlelere sahipler. Yani bir nevi hormonlu Dünya olarak nitelenebilirler.

Güneş Sistemi dışındaki gezegenler hakkında araştırma yapanlar bilir; şimdiye kadar çok sayıda “süper dünya” olarak nitelenen ve gezegenimizdeki atmosfer şartlarının benzerini taşıma ihtimaline sahip gezegen keşfedildi.

Bizim Güneş sistemimizde bu tür dev karasal gezegenler yok. Ancak, başka sistemlerde sıklıkla rastlanıyorlar. Hatta geçtiğimiz aylarda bu dev karasal gezegenlerden biri olan Kepler 452b, -her ne kadar spekülatif olsa da- “Dünya’nın ikizi” olarak lanse edildi. 

Böyle bir gezegende insan yaşayabilir mi?

Yıldızına uygun uzaklıktaysa, süper dünyalar bizim gezegenimize benzer bir atmosfere ve iklime sahip olabilirler. Hatta bazılarının üzerinde gelişkin yaşamın bile şekillenmiş olma ihtimali var. Bu yaşam, elbette gezegenin yüksek kütle çekimine uygun olarak biçimlenmek durumunda. Orada şekillenmiş hayat için gezegenin kütle çekimi bir sorun teşkil etmeyecektir.

İnsan vücudunun kemik ve iskelet yapısı, Dünya'nın yerçekimine adapte olmak için şekillenmiştir.
İnsan vücudunun kemik ve kas yapısı, Dünya’nın yerçekiminde maruz kalacağı ağırlığa adapte olacak biçimde şekillenmiştir.

 

Ayrıca, süper dünyanın kütle çekimi fazla olduğu için barındırdığı atmosfer de oldukça kalın olabilir. Yani, bizim alışık olduğumuzdan daha yüksek bir atmosfer basıncının söz konusu olma ihtimali fazla.

Bizler bir süper dünyaya ayak bastığımızda, atmosfer basıncını bir kenara bırakırsak; öncelikle ciddi bir ağırlık sorunuyla karşılaşırız.

Örneğin gezegen, Dünya’nın iki katı kütleye sahipse, 75 kilo ağırlığındaki astronotumuz kendini 150 kilo hissedecektir. Eğer gezegen dünyamızın dört katı kütledeyse kas ve kemikleri 300, altı katı ise 450 kiloluk bir ağırlığı taşımak zorunda kalacaktır. Aynı kas ve kemik yapısıyla, bir anda 300-400 kiloya çıktığınızı düşünün…

kosu-574587
Bir süper dünyada yaşarken kolayca koşabileceğinizi sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Yürümekte bile çok zorlanacaksınız.

 

Bizlerin vücut yapısı, Dünya’nın kütle çekimine uygun şekillenmiştir. Kemiklerimiz şu anki ağırlığımızı taşıyacak kadar güçlüdür, kaslarımız gövdemizin ağırlığıyla orantılı biçimlenmiştir. Dolayısıyla bir süper dünya üzerindeki yüksek kütle çekimi, hareket etmemizi büyük ölçüde zorlaştıracak, engelleyecektir. Buralara giden astronotlar çok kısa yürüyüşlerde bile yorulacak, hatta ayakta dururken bile zorlanacaktır.

Kısacası; gezegen ne kadar Dünya benzeri, ne kadar hayat dolu olursa olsun insanoğlunun ağırlık (yüksek kütle çekim) nedeniyle bir süper dünya üzerinde yaşaması çok zorlayıcı ve yorucudur.

Eğer Mars‘ta yaşayan zeki varlıklar olsaydı, bir şekilde Dünya’ya geldiklerinde aynı sorunla karşılaşacaklardı. Çünkü Dünya Mars’a oranla üç kat fazla kütle çekimine sahip bir “Süper Dünya”dır. Mars’ın düşük kütle çekimine alışmış olan vücutları, gezegenimizde aniden üç katı çekime maruz kalacak, bizim gözü pek Marslı astronotlarımız Dünya yüzeyinde binbir güçlükle yürümeye çalışacak, hatta sürüneceklerdi.

Biz Mars’a gitseydik eğer, durum tam tersi olacaktı. Marslılar’a göre bizler çok güçlü süper yaratıklar olacaktık. 100 kiloluk kayaları bir çırpıda havaya kaldırabilecek, tek zıplayışta metrelerce yol alabilecektik. Tabii orada geçirdiğimiz zaman zarfında kas ve kemiklerimiz zayıflayıp tembelleşmediği sürece…

Sıkı bir egzersiz programı uygulamadan ve bunu yaşam biçiminiz haline getirmeden bir Süper Dünya'da hareket etmeye alışmak insan vücudu için işkenceden farksız olur. O nedenle her zaman kas yapınızı güçlü tutmak zorundasınız.
Sıkı bir egzersiz programı uygulamadan ve bunu yaşam biçiminiz haline getirmeden bir süper dünya üzerinde hareket etmeye çalışmak insan vücudu için aşırı yorucu bir aktivite haline dönüşür. O nedenle her zaman kas yapınızı güçlü tutmak zorundasınız.

 

Neyse, büyük de olsa makul boyutlara; mesela Dünya’nın bir buçuk, iki katı kadar kütleye (ve çekime) sahip gezegenlere adapte olmak, iyi beslenme ve sıkı bir antrenman programıyla kasları ve kemikleri güçlendirerek mümkün olabilir. Yani, böyle bir gezegene yerleşeceksek eğer, ilk ve en acil kurmamız gereken yapı, bir fitness center olmalı.

Yüksek atmosfer basıncına adapte olmak kolaydır. Vücudumuz şu an olduğundan birkaç kat yüksek basınçtaki havayı rahatlıkla soluyabilir. Yani zamanla vücudumuz gezegenin atmosferindeki basınca alışır.

Bir de yürürken düşmemeye özen gösterin, ne de olsa yerçekimi Dünya’dan daha fazla ve çok sert biçimde yere çarpacaksınız… Dünya’da bile, zaman zaman yürürken veya koşarken düşmek yaralanma, hatta ölüm sebebi bizler için. Açıkcası böyle bir gezegende düşmek, çok daha ciddi bir yaralanma ve ölüm sebebi olacak. Yani, süper dünyamız cennet kadar güzel olsa da, yolda yürürken düşüp ölme riskine karşı motosiklet kaskıyla gezmek zorunda kalabilirsiniz.

Yeri gelmişken hatırlatalım; motosiklet kullanıyorsanız, kask takın, bana bir şey olmaz demeyin (sosyal mesajımızı da verdik)…

Zafer Emecan