Gördüğünüz gibi çok güzel ve akılda kalıcı olan bu isim; sadece 12.5 ışık yılı uzağımızdaki bir yıldız sistemine ait.

Galaksimizin büyüklüğü düşünüldüğünde kapı komşumuz da diyebileceğimiz bu sistemi anlatmaya değer kılan şey, bir ikili sistem olması. Ancak sistem iki yıldızdan değil, bir “çok küçük” kırmızı cüce yıldız ve bir kahverengi cüceden oluşuyor.

Sistem

Sistemin “yıldız” payesini hakeden üyesi, Güneş’in sadece yaklaşık 0.07 (%7) kütlesine sahip. Bir yıldız olabilmek için neredeyse “sınırda” bir kütleye sahip olan yıldızın çapı sadece 135 bin km. Yani Jüpiter gezegeninden bile küçük. Ancak kütlesi (aynı şey olmasa da ağırlığı diye düşünebilirsiniz) Jüpiter’den 80 kat daha fazla. Biliyorsunuz, bizim yıldızımız Güneş’in çapı 1.4 milyon km.

SCR 1845-6357
SCR 1845-6357 sistemin Eso tarafından alınmış görüntüsü. Merkezdeki yıldızın hemen altındaki mavi nokta, sistemin diğer üyesi olan kahverengi cüce.

 

Yıldız çok küçük olduğu için yüzey sıcaklığı da Güneş’in yarısından az; sadece 2.400 santigrat derece. Hem boyutu, hem de düşük sıcaklığı nedeniyle aydınlatma gücü Güneş’in sadece 0.0004’ü kadar olabiliyor. Bu da şu anlama geliyor; Eğer Güneş’e 150 milyon km uzakta yer alan Dünya bu yıldızın çevresinde olsaydı, Güneş’ten aldığının aynı miktarda ısı ve ışık alabilmek için 4 milyon kilometre uzaklıkta bir yörüngede dönmeliydi. Ancak, kırmızı cüceler özellikle gençlik dönemlerinde biraz deli dolu olduklarından, bolca ve tehlikeli büyüklüklerde güneş patlamasına maruz kalırdık. Pek dost canlısı bir ortam değil açıkcası bizim için.

Sistemin küçük ve yıldız olamamış SCR 1845-6357b şeklinde isimlendirilen başarısız üyesi, yıldızdan yaklaşık 675 milyon kilometre uzaktaki bir yörüngede dolanan 0.04 (%4) Güneş kütlesine sahip bir “kahverengi cüce“. Daha başka bir deyişle, hemen hemen aynı çapa sahip olduğu Jüpiter’den ortalama 45 kat daha ağır.

Kahverengi cüceler, düşük kütleleri nedeniyle yıldızlar gibi kendi enerjilerini üretemezler. Kütleçekimin yarattığı içe doğru sıkışma nedeniyle bir süre ısınır, sonra yavaş yavaş soğurlar. İşte bu kahverengi cüce de böylesi bir soğuma evresinde. Ancak, sıcaklığı hala hatırı sayılır düzeyde; 700 santigrat derece. Yani, hala kurşunu eritecek kadar sıcak. Yakınında olsanız, koyu kırmızı bir renkte parladığını görebilirdiniz.

Eğer Dünya bu kahverengi cücenin bir uydusu olsaydı, yaşantımızı şimdiki gibi sürdürebilmemiz için yaklaşık 250 bin km uzağında bir yörüngede dönmemiz gerekirdi. Ancak, bu uzaklıktan kahverengi cücenin yaratacağı gel-git etkisi muazzam miktarda olurdu ve gezegenimiz tıpkı Jüpiter’in uydusu Io gibi volkanlarla kaplı bir gezegene dönerdi. Tabi, kahverengi cücenin çok şiddetli manyetik alanı tarafından toplanan yüklü partiküllerin Dünya’yı bombardımana tutacağını ve hiçbir canlının yaşamına izin vermeyeceğini de söyleyelim.

Gelecek

Bu sistem oldukça genç sayılır. Zaten kahverengi cücenin hala sıcak olmasından da bunu anlamış olmalısınız. Tahminen 2-3 milyar yaşında olduğu düşünülüyor. Birbirlerine 600 milyon km uzakta ve birbirlerinin çevresinde dönen sistemdeki kahverengi cüce, birkaç yüz milyon yıl sonra iyice soğuyarak artık ışık saçamaz hale gelecek.

Kırmızı cüce yıldız ise, çok ama çok uzun süre daha; “en az” 800 milyar yıl parlamaya devam edecek. Güneş’in ömrünün toplamda sadece 10-12 milyar yıl olduğu düşünüldüğünde, bu yıldızın ömür sürecinde kaç tane Güneş benzeri yıldızı gömeceğini varın siz hesaplayın.

Olası yaşam

Bu sistem, şu anki haliyle bildiğimiz türde yaşam için uygun değil. Böylesi, aşırı boyutlarda küçük yıldızların çevrelerindeki çok yakın yaşanabilir bölgelerde (habitable zone) yer alan gezegenlerin yıldızın açık hedefi halinde olmasının gelişkin yaşam için düşmanca bir ortam yaratacağını biliyoruz. Ancak, önümüzdeki birkaç on milyar yıl sonrasında yıldız daha sakin bir yapıya kavuştuğunda, olası karasal gezegenler için kütleçekim kilidi haricinde bir sorun kalmayacak.

Böylesi bir sistemde mikrobik düzeyde ilkel yaşamın var olma ihtimali reddedilemeyecek olsa da, gelişkin yaşamın nasıl şekillenebileceği konusunda hiçbir fikrimiz bulunmuyor. En azından, üzerinde yaşam keşfettiğimiz küçük bir kırmızı cüce ile karşılaşana kadar, böyle düşünmeye devam edeceğiz.

ESO tarafından hazırlanan en üstteki görselde; bir sanatçı tarafından önde kahverengi cüce, arka planda ise kırmızı cüce yıldız resmedilmeye çalışılmış.

Zafer Emecan

https://www.researchgate.net/publication/1896052_The_very_nearby_MT_dwarf_binary_SCR_1845-6357
http://chview.nova.org/solcom/stars/scr1845.htm
http://exoplanet.eu/catalog/scr_1845_b/