UV Ceti, bize yaklaşık 8,7 ışık yılı uzakta yer alan, kapı komşumuz sayılan çok yakın yıldız sistemlerinden biridir. Güneş’i bizden sayıp gözardı ederek yaptığımız sıralamada, bu yıldız sistemi bize en yakın altıncı yıldız konumunda yer alıyor.

Luyten 726-8 olarak da adlandırılan yıldız sistemi, birbirine oldukça yakın sayılabilecek yörüngelerde dolanan, neredeyse birbirinin ikizi sayılabilecek iki M tayf sınıfı kırmızı cüce yıldızdan oluşuyor. Bize galaktik ölçeklerde çok yakın olmasına rağmen, kırmızı cüce yıldızların genel kaderi olan düşük ışıma güçleri, bu yıldız sistemini maalesef çıplak gözle görmemize engel. Yaklaşık 12,7 kadir görünür parlaklığa sahip olan UV Ceti’yi görebilmek için güçlü bir dürbün veya küçük bir teleskoba ihtiyacınız var.

Sistem

Yıldız sistemi, iki kırmızı cüce yıldızdan oluşuyor demiştik. Şimdi bu yıldızlara sırayla bakalım:

Sistemin Luyten 726-8 A olarak isimlendirilen yıldızı, bizim güneşimizin yaklaşık yüzde 10,5’i kadar kütleye ve 2.400 santigrat derece kadar yüzey sıcaklığına sahip. Çapı ise, yaklaşık 195 bin km. Yani, 140 bin km çapa sahip Jüpiter gezegeninden biraz daha büyükçe (kütlesi ise Jüpiter’den yaklaşık 100 kat fazla).

Tüm bu veriler ışığında, cüce yıldızımızın yaydığı enerjinin Güneş’in ancak 0,00006’sı kadar olduğunu söyleyebiliriz. Bu yıldızın en bilinen özelliği (Ceti kelimesi bu özelliği ifade eder), parıltılı bir yıldız olması. Yani, çoğu genç kırmızı cüce yıldız gibi Luyten 726-8 A da düzenli parlaklık artışları gösteriyor.

UV Ceti sisteminin, radyo dalgaboyunda alınanan görüntüsü. Bu fotoğrafta, sistemi oluşturan iki yıldız da görülebiliyor. Ancak, sistem birbirine çok yakın olduğu için görünür ışık teleskoplarıyla yıldızları birbirinden ayırmak oldukça güçtür.
UV Ceti sisteminin, radyo dalga boyunda alınan görüntüsü. Bu fotoğrafta, sistemi oluşturan iki yıldız da görülebiliyor. Ancak, sistem birbirine çok yakın olduğu için görünür ışık teleskoplarıyla yıldızları birbirinden ayırmak oldukça güçtür.

 

Luyten 726-8 B ise, diğer yıldız ile hemen hemen aynı. Çok az daha küçük ve Güneş’in yüzde 10’u kadar kütleye sahip. Bu düşük kütle nedeniyle yüzey sıcaklığı 2.300 santigrat derecenin biraz altında ve yaydığı enerji ancak Güneş’in 0,00004’ü kadar. Yıldızın çapı ise, kardeşi Luyten 726-8 A ile eşit boyutlarda.

Bu da parıltılı bir yıldız ama, eşi kadar şiddetli parlamalar sergilemiyor, daha sakin bir hayat sürüyor. Gördüğünüz gibi, yıldızların parlaklığı ve yaydığı enerji Güneş’e göre çok ama çok az. Ancak bu çok düşük oranlar gözünüze küçük görünmesin, çünkü yıldızlardan herhangi birinin bir günde yaydığı enerji, insanlığın binlerce yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kadar büyüktür.

Bu iki yıldız, birbirine oldukça yakın sayılır ve ortak bir kütle çekim merkezi etrafında birbirlerinin çevresinde yaklaşık 26.5 yıllık bir periyotla dönüyorlar. Dönüş yörüngeleri biraz eliptik olduğu için, birbirlerine en yakın oldukları mesafe 310 milyon kilometre, en uzak oldukları mesafe ise yaklaşık 1 milyar 300 milyon kilometre kadar.

Bu mesafeler gözünüze büyük görünmesin. Örneğin Satürn gezegeni bizden ortalama 1,4 milyar km uzaklıktadır. Gözünüzde, Satürn’ün olduğu yerde bu yıldızlardan birinin var olduğunu canlandırın, birbirlerine ne kadar yakın olduklarını farkedeceksiniz.

Gelecek

UV Ceti sistemi oldukça genç ve önlerinde kırmızı cüce yıldız şartlarına göre çok uzun bir ömür var. İki yıldızın da en az 1 trilyon yıl yaşayacağı tahmin ediliyor. Güneş ise, toplam 10 milyar yıllık bir ömre sahiptir ve yaklaşık beş milyar yıl sonra ömrünü tamamlamış olacak.

Olası Yaşam

Sistemin genç olduğundan bahsetmiştik. Aynı zamanda sistemin bileşenlerinin de birer parıltılı yıldız olduğunu dile getirmiştik. Genç kırmızı cüce yıldızların Luyten 726-8 A gibi büyük miktarda parlaklık artışı gösterenleri, çevrelerine Güneş rüzgarları ile büyük miktarda yüklü parçacık ve plazma salarlar. Bu da, yıldızın yaşam kuşağında yer alan gezegenler için oldukça tehlikelidir.

Luyten726-8
Yıldız sisteminde, eğer karasal bir gezegen varsa, yüzeyinden baktığınızda her iki yıldız da böyle görünüyor olmalı.

 

Sistemin yaşam kuşağı, her iki yıldıza da oldukça yakın. Yukarıda detaylarıyla anlattığımız özelliklerde bir yıldızın çevresindeki gezegenin, Dünya’nın Güneş’ten aldığı kadar enerji alabilmesi için, yıldızdan yaklaşık olarak 4 ila 8 milyon km uzakta bir yörüngede dolanması gerekir. Bu yörünge ise, parıltılı yıldızın saçtığı güçlü yıldız rüzgarlarına doğrudan maruz kalma anlamına gelir. Yani, her iki yıldızın çevresinde Dünya benzeri kayalık bir gezegen varsa bile, saçılan yüklü parçacıklar nedeniyle yoğun radyasyon altında olmalı. Bu radyasyondan korunabilmesinin tek yolu da, gezegenin Dünya’dan çok daha güçlü bir manyetik alana sahip olması.

Ancak, yıldıza böylesine yakın bir gezegenin güçlü bir manyetik alan oluşturabilmek için kendi çevresinde dönemeyeceği gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Çünkü, Güneş’in yüzde 10’u kütlesindeki bir cisme 4-8 milyon km arasında mesafede yer alırsanız, kütle çekim kilidine kapılırsınız. Yani, gezegen kendi çevresindeki dönüş hızı ile yıldızın çeveresindeki dönüş hızı eşitlenir, gezegenin bir yüzü sürekli yıldıza dönük olur. Bu çok yavaş dönüş, güçlü bir manyetik alan oluşumunun önüne geçtiği gibi, gezegenin bir yüzünün sürekli yıldıza bakarak kavrulmasına, diğer yüzünün ise sürekli karanlıkta kalıp donmasına neden olur.

Dolayısıyla, bu sistemde Dünya benzeri bir hayat varsa bile, oldukça çetin şartlar altında yaşam savaşı veren, olasılıkla tek hücreli canlıların egemen olduğu bir habitattan oluşuyor olmalı. Gelişkin zeki yaşamın böyle bir ortamda şekillenebileceğini düşünmek oldukça güç. Ancak, yıldızlar iyice yaşlandıktan sonra, örneğin 10 milyar yıl sonra güçlü parıltıları sona erdiğinde, daha dingin hale gelen bu sistem üzerinde gelişkin yaşam formlarının ortaya çıkamayacağını söyleyemeyiz. Yıldızların inanılmaz uzun ömrünü düşündüğümüzde, olası bir gelişkin hayatın kendine şans bulabilmesi için çok ama çok fazla zamanı var.

Zafer Emecan