Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz refraktör (mercekli teleskop) dünyasını kendine uygun bulmayanların düşüneceği ikinci tür; aynalı teleskoplar, yani reflektörlerdir.

Reflektörler (Aynalı teleskoplar) çirkindir. Teleskobu hava atmak için alıyorsanız, bunu söyleyerek başlamalıyım. Reflektörler karışıktır: Kutusunu açtığınızda ilk verdiğiniz tepki bu ne lan? olur. Kılavuzunuz yoksa belki doğru düzgün kuramazsınız bile.

Prensip olarak şöyle işliyorlar: Görüntü yine refraktörlerde olduğu gibi bir tüpe giriyor fakat, teleskobun sonunda bu sefer mercek yerine bir parabolik bir ayna olduğu için geri yansıtılıyor. Yansıtılan görüntü ışığın girdiği yere yakın bi yere, 45 derece eğim yapacak şekilde konuşlandırılan ufak bir aynaya çarparak bir deliğe yönlendiriliyor (gözmerceği – oküler – eyepiece, meşrepinize göre birini seçin). İşte o delikten sen bakıyorsun. Bunu tam 300 sene önce Newton diye bi adam düşünmüş yapmış, sen hala kahvede okey oynuyorsun.

Reflektörlerin avantajlarını sayalım bi hele

1- Bi kere bunlar bildiğin ayna. Yapımı büyük paralara gelmiyor merceklerdeki gibi. Bu nedenle de bunların hayvan gibilerini alabiliyorsun. Merceklilerde 3″ (inç) alabileceğin paraya 7-8 inç aynalı alabilirsin. Ya da merceklilerde 4″ apokromat alacağın parayla 12″-14″.

Newton türü bir teleskobun yapısı
Newton türü reflektör bir teleskobun yapısı

 

40 inçlik 2-3 katlı bina yüksekliğindeki aynalıların sana maliyeti ise 35-50 bin liraya gelirken, inanır mısın sevgili kozmik okuru; o paraya satılan mercekliler bile hala 4-5 inç’te (onlar hayvan gibi iyi de o başka mesele). Aperture‘un ne işe yaradığını zaten önceki yazılarımızda söyledik: Ne kadar büyükse o kadar çok şey, o kadar çok detay görürsün. Sönük cisimleri görmek istiyorsan aperture’u artırman şart, yani bir aynalı icap ediyor.

2- Bunlarda mercek olmadığı için renk sorunu yaşamazsın. En dandiğini bile alsan, elinde misler gibi apokromat bir refraktör taşıyor gibi oluyorsun.

Dezavantajları ise çok kritik şeyler olmasa bile malesef bol

1- Bunları kurmak zor, sen yeni başladığın için bu önemli bi eksik. Kafayı bile yersin belki söyliyim…

2- Bakımı uğraştırıyor. Aynanın önü hava alıyor, buradan ister istemez zamanla toz geliyor. Ben diyim 1, sen de 2 yılda bir bu aynanın üzerindeki tozların alınması icap ediyor. Aynayı temizlemek ise, eğer parayı bol verdiysen ciddi ciddi popo istiyor. Kesinlikle dokunmaman lazım, silmeyi filan zaten unutacaksın.

Aynası, yani gözleri her türlü tehlikeye açık biçimde tasarlanmış James Webb Uzay Teleskobu.
James Webb Uzay Teleskobu bile reflektör. Hoop neyşınıl coğrafik! Hani uzayda mikrometorlar çok tehlikeliydi, kırılmayacak mı bu ayna?

 

Ya elin titreye titreye internetten öğrendiklerini uygulamaya çalışacaksın, ya vazgeçip tozlu bir aynayla gittikçe kötüleşen görüntüye rıza göstereceksin, ya da paketleyip servise yollayacaksın temizlesinler diye. Bir de aynanın sırı zarar görüyor zamanla onu da bikaç yılda bir kaplatman gerekecek.

3- Dibindeki aynayı zaten kendin kuruyorsun. Bunun ise tam düz olup olmadığını anlamak için kolimasyon denen düzeltme işlemini yapman lazım. Bunu da bir kereye mahsus yapmayacaksın. Eğer teleskobu bi yerden bi yere taşıdıysan, bi şekilde o dipteki ayna hafif oynamış olabiliyor. Kontrol etmen lazım arada sırada (burada kolimasyonu anlatmayacağım şimdi, önce teleskobunu al).

Ayarını elle göz kararı yaptığın için milimetrenin onda birlik bir sapmasında bile görüntüde bozulma gerçekleşebilir, o ufak kusura katlanacaksın (aslında elle ayarını her yaptığında o kusuru farketmezsin ama jüpiter üzerinde bir uydunun gölgesi gibi minicik detayları arıyorsan eğer kolimasyondaki ufak bir sorun gölgeyi görememene neden olabilir). 

Aynalı Teleskoplar
Bu da el yapımı reflektör teleskoplar. Kozmik Hanım Nurcan Örtügen Gök yapıyor. El yapımı, miss birinci kalite 😉

 

Gerçi bunu böyle uzun uzun anlatınca felaket gibi gelebilir, anlatmaya çalıştığım şey %100 kolimasyonu sağlayamayacak olman. Ama %97-99 yapıyorsun ve bu sana genelde yeter de artar zaten. %100 kolimasyon refraktörlerde var, o yüzden de daha netler. “Şu kadarcık alet niye bu kadar pahalı” dediğin aynalı teleskoplar var ya, hah işte onlarda kolimasyonla falan uğraşmana gerek yok.

4- Görüntü aynadan yansıtıldığı için ters göreceksin nereye bakarsan bak. Afallama. Bu yüzden yeryüzü gözlemi yapamazsın, yani yaparsın ama biraz maymunluk yapman gerekir ki, onu daima yapamazsın gözlerken… Zor yani kendimden biliyorum. Uzayı gözlerken genelde ters görmek hiçbir şey farkettirmiyor ama, merak etme. Satürn’ü ters görsen anlayacaksın sanki!

6inch_750mmtelescope_621114-1

Tek zorluk, sağa sola hareket ettirirken biraz alıştırma gerektirmesi. Mesela teleskobu sola çekerken gördüğün şeylerin sağa kayması gerekir ama onlar da sola kayıyor. Yukarı kaldırıyorsun, görüntü de tepeye kayıyor filan. Alışacaksın…

5- bunların ikincil aynaları ışığın girdiği yerde durduğu için biraz ışıktan yiyorlar. Yani 4″lik bir refraktör (mercekli), 4″lik bir reflektörden (aynalı) daha çok ışık topluyor. Ama tabi, aynalıda daha büyük aperture olduğu için teleskobunuz büyüdükçe bu etki azalır.

Aynalı teleskoplarla ilgili bilmeniz gerekenlerin tamamı bu kadar. Niçin? Çünkü siz yeni başlıyorsunuz ve işinize yarayacak tüm bilgiler bunlar, daha fazlasına gerek yok. Çünkü, deneyimli bir gözlemci olsanız, burayı okumazsınız, niçin okuyasınız ki? Oturur, kendiniz yazarsınız, anlatırsınız. Neyse…

Diğer tiriviri teleskop teknik özellikleri, detaylar vs vs

Odak uzunluğu (focal lenght):

Bunun ne olduğunu bilmenize pek gerek yok. Sizin iki işinize yarayacak sadece:
1- Teleskobunuzun f oranını bulmaya (birazdan geçecem)
2- Kullanacağınız göz merceklerinin ne kadar büyütme yapacağını hesaplamaya

Birinci direkt şöyle bulunuyor: Teleskobunuzun odak uzunluğunu, aperture’a bölüyorsunuz. Tabi odak uzunluğu genelde milimetre olduğundan, aperture’u da milimetre olarka hesaplamanız lazım. Mesela 1.000 milimetre odak uzunluğu olan bir teleskobun 200 mm, yani 8″ bir aynası varsa; f oranı 1.000/200 = 5’tir. Yani f5 bir teleskobunuz vardır. Bunun ne anlama geldiği ise oldukça önemli ve bir sonraki konumuz o olacak.

Farklı boyutlarda göz mercekleri
Farklı boyutlarda göz mercekleri

 

İkincisi göz mercekleri: Şimdi bu kadar laftan sonra söylemenin sırası mı bilmiyorum ama, teleskopta görüntüyü görmek için öyle gözünüzü deliğe sokmuyorsunuz. Oraya bir göz merceği sokup onunla bakmanız icap ediyor. Soktuğunuz gözmerceğinin odak uzunluğu ise yapacağınız büyütmeyi etkiliyor. Yani, bir teleskopla yapabileceğiniz büyütmenin teoride bir sınırı yok.

Büyütmeyi yapanlar gözmercekleri (eyepiece, oküler) çünkü. Mesela üstteki teleskop örneğini kullanalım, 1.000 mm odak uzunluğu var teleskopta. Şimdi siz buna 20mm’lik bir eyepiece takarsanız gördüğünüz görüntü 50 kat büyüktür. 10mm’lik takarsanız 100 kat büyütürsünüz vs… Büyütmenin ne olacağını eyepiece belirler kısacası. Ama anlaşılacağı gibi bir eyepiece’in ne kadar büyüteceği üzerinde yazmaz. Deminki örnekte 50 kat büyüten 20mm’lik merceği alıp da 2.000mm odak uzaklığı olan teleskoba takarsanız, büyütmesi 100 kata çıkar.

F (ya da küçük f, ikisi aynı şey) oranı:

Teleskoplarda önemlidir. F oranı ne kadar düşükse bir teleskop o kadar “hızlıdır“. Hızı şurdan gelir: Eğer bir fotoğraf makinesini, mesela f5’lik bir teleskoba bağlayıp 30 dakika pozlama yaparsanız, elde edeceğiniz görüntünün aynısını almak için f15’lik bir teleskopta 1,5 saat pozlama yapmanız gerekir. Yani niyetiniz fotoğraf çekmekse, genelde f oranı düşük teleskoplar işinizi daha çok görür (f oranının nasıl hesaplanacağını tepede belirttim). Gerçi günümüzde focal reducer denilen parçalar satılıyor bunları takarsanız f10 olan teleskobunuz f5’e filan dönüşüyor ama, biraz pahalı tabi bunlar.

Fakat bu demek değildir ki f oranı ne kadar düşükse o kadar iyidir! F oranının düşük olmasının önemli bir dezavantajı vardır; eğer bahsedilen teleskop aynalı teleskop, yani bir reflektör ise (ki zaten refraktörlerde f oranları her zaman yüksektir o ayrı) f oranı düştükçe sweet spot denilen nokta ufalır. Sweet spot, gözmerceğinden baktığınızda görüntünün en net olduğu tam orta noktasıdır. Kenarlara baktığınızda görüntünün hafiften bozulduğunu görürsünüz. İşte f oranı düştüğünde bu sweet spot daralacak, böylece baktığınız objeyi tam ortaya getirme gereksinimi artacaktır.

Bir dobson türü kurgu
Bir dobson türü teleskop

Bu sorun dobson türü teleskop kullananlarda doruk yapar. Çünkü dobsonlar doğaları gereği f4 – f6 arasında f oranları taşırlar (teleskoplar f4 ila f20 arasında değişir hep) ve çok hızlı oldukları için görüntü kenarlara doğru hafiften bozulmaya başlar (kimisi bu sorun yüzünden gözlem yapamayacak kadar rahatsız olurken kimisi farketmez bile, yine gözünüzün yapısına kalmış aslında durum). Dobsonlar bir de motorlu olmadıklarından görüntü mercekte akar gider ve objeyi sweet spotta tutturmak zorlaşır. Dobsonların büyük bir sorunu da budur..

Not: Bu sorun çözümsüz değildir, oldukça pahalıya da gelse 300 dolar civarında bir paraya ufak bir parça takarak sorundan kurtulabilirsiniz..

F oranının düşük olmasının bir başka dezavantajı da şu: Görüntü bozulmaya daha elverişli olduğundan, ortaya çıkabilecek sorunları yok etmek için biraz pahalı ve kaliteli göz mercekleri satın almak zorunda kalacak olmanız. F oranı yüksek bir teleskopta ucuz bir göz merceğiyle sorun yaşamamak mümkünken, f oranı düşük olduğunda kusurları örtmek için kalitesi yüksek ve pahalı bir göz merceği kullanmak zorunda kalırsınız.

Bir not daha: Göz merceklerinden mecburen bahsetmiş olduğuma bakmayın. Bunu yazı dizisinin en sonlarına saklıyorum, epey uzun bir konu çünkü. Kendim de bir dobson sahibi olarak önemsediğimden özen göstermek istiyorum o konuya.


Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı‘nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz
GÖKBİLİM DÜKKANI’NA GİT


 Bu yazı, dashing isimli yazar tarafından ilk olarak ekşi sözlük’e entry olarak girilmiş, yıllar sonra buraya aktarılmıştır.