Birçok kişiye çok sıradan gelebilir hatta çoğumuz fark etmemiş olabiliriz bile, zaman şu ana kadar tam olarak anlaşılamamış ancak, hayatımıza çok fazla dahil olmuş bir kavramdır.

Her gün zamanın içinde (bir nevi) hareket ederiz. Biriyle buluşacaksak sadece 4 bileşen yeterlidir buluşmayı tam olarak ayarlamak için. x, y, z koordinatlarını kız arkadaşınıza verseniz bile, aylar öncesinden yer ayırttığınız güzel ve bir o kadar da pahalı mekanda buluşmak için bu bilgi kız arkadaşınıza yeterli gelmeyecektir. Çünkü t koordinatını yani zamanı söylemediğiniz için, sizi orada söylediğiniz andan ömrünün sonuna kadar beklemek zorunda kalabilir ki, bu da hiç hoş olmaz.

Einstein’den önce uzay ve zaman birbirlerinden tamamen farklı yapılar olarak görülüyordu. Ancak Einstein bunun böyle olmadığını uzay ve zamanın iç içe geçmiş olduğunu söyleyip, uzay-zaman olarak tanımlamıştır. Önceki yazılarımızı okuduysanız, bunu nereden bildiğimizi biliyor olmalısınız. O halde gelelim zamanın oku kavramına.

Zaman

Herkesin çok normal olarak karşıladığı olay, geçmişin geleceği etkilemesi ve her tik tak’ta geleceğe doğru ilerlememiz. Ki bunun fiziksel olarak bir nedeni yoktur; fizik kanunları aynı şekilde tersinebilirdir de. Yani zamanın yönünü değiştirdiğinizde de fizik doğru bir şekilde işler ama, neden zaman tek yönde ilerliyor? İşte bu soru, doğru sorudur. Zaten doğru cevaba ulaşmak için ilk önce doğru soruyu sormak lazım.

Zamanın oku kavramı Arthur Eddington tarafından ortaya atılmıştır ki, kendisi zamanında onunla ropörtaj yapmak isteyen birinin “bu dünyada Einstein’ın izafiyet teorisini anlayan 3 insandan birisisiniz” şeklinde devam eden soru cümlesine, “peki üçüncü kişi kimmiş?” diye cevap veren bir bilim insanıdır.

Zamanın oku kavramının entropi ile çok derinlemesine bir bağlantısı vardır. Şöyle hayal edelim elinizdeki yumurtayı yere düşürürseniz yumurtanın kabuğu kırılır paramparça olmuş bir şekilde içi etrafa dağılır. Ne kadar dağınık değil mi? Evet işte entropi de bunu söylüyor bir şey düzenden düzensizliğe veya az düzenli bir halden daha düzensiz bir hale gitme eğilimindedir.

Yumurta elinizdeyken bir bütün halindedir ve kabuğun içi bir nevi düşük entropili durumdadır. Sonraki haline göre ve kabuk içinde belli bir düzen içindedir ancak, yere çarpıp kırıldıktan sonra bütün parçalar başka yönlere saçılmış ve yumurtanın akıyla birlikte sarısı daha bir düzensiz bir hale gelmiştir. Bunu aşağıdaki görselde çok daha net bir şekilde görebilirsiniz.

Entropi

Peki zamanın okunun entropiyle ne alakası var?

Çünkü zamanın ileri gittiği bir evrende entropi daima artar yani düzenden düzensizliğe geçiş bize zamanın doğası hakkında güzel bir fikir verir.

Eğer yere çarpmış bir yumurtanın her bir atomuna çarptığı yönün aksine ve ters ama aynı büyüklükte bir kuvvet uygularsak, bu sefer düzensizlikten düzen yaratmış olacağız ve yumurta yerdeki o dağılmış konumundan ilk önceki bütün konumuna gelecektir. Yani düşük entropi düzeyine. Burada bir şey fark etmiş olmalısınız: Bütün atomlara zıt yönde ve aynı büyüklükte bir kuvvet uygularsanız zaman sanki geri akıyormuş gibi gelecek, yani zamanın oku geçmişi gösterecek.

Kısacası entropi, düşük entropi düzeyinden yani düzenden yüksek entropi düzeyine yani düzensizliğe gidiyorsa, zaman ileri akıyordur. Eğer entropi, yüksek entropi düzeyinden düşük entropi düzeyine doğru gidiyorsa (yani düzene doğru), zaman geri akıyormuş izlenimi verir. Gerçekten de fiziksel olarak eğer bütün prosesi bu şekilde düzene doğru daha düzenli hale hale çevirecek gücünüz olursa, zamanın oku geçmişi göstermeye ve siz de neden zaman ileriye akmıyor demeye başlarsınız. Ancak belki de, buna göre beyniniz farklı şekillenmişse, bunun farkına bile varmazsınız.

Eyüp Gürses