Zeka seviyesi düşük olmayan ama, “şunu yayınlayayım da, daha çok tık alalım cebimize para girsin” mantığıyla bulduğu her saçmalığı sorgusuz sualsiz mecralarına taşıyanlar tarafından yönetilen basın, hatta “ana akım medya” gün geçmiyor ki yeni bir zırvalıkla karşımıza çıkmasın.

Gazete ve haber sitesi editörlerinin veya yazarlarının çoğunun bilimsel konularla ilgili “bir bilene danışayım” diyecek kadar dikkat ve iyi niyet sahibi olmadıkları zaten uzun zamandır bilinen bir gerçek. Bu “davranış kalıbı”nın doğal getirisi de, gazetelerde ve haber sitelerinde yayınlanan bilimsel haberlerin “sıfır güvenilirlik” seviyesinin 1 tık üstüne çıkıp 0.1 güvenilirlik düzeyine yükselememeleri.

Zaten konu bilim olduğunda güvenilirlik, basının çok da umursadığı bir özellik değil. Özellikle gazetelerin internet siteleri “daha çok tık alalım, daha çok tıklanalım, paraa paraa” mantığı üzerine işlediğinden, bilimsel güvenilirlik beklentisi içine girmek de anlamsız.

Alüminyum
Ana akım medyamızdaki “büyük” gazetelerden biri ve müthiş haberciliği…

Bu kez ortaya atılan ve “UFO iddialarına sağlam dayanak” gibi fütursuz ve cahilce bir yorumla okurlara iletilen konu; Romanya’da bulunmuş olduğu iddia edilen alüminyum objeler. İddiaya göre, çeşitli boylardaki bu objeler bulunduktan sonra isviçre’ye (bkz: isviçreli bilim adamları) tarih analizine gönderilmişler ve 250 bin yıllık oldukları ortaya çıkmış.

Kim bulmuş, İsviçre’de kime gönderilip tarihlendirilmiş olduğuna dair bilgi yok elbette. Sözde zırva haberin sonuna eklenen “uzmanlar”ın ise yine kim olduğu belli değil. O uzman diye yutturulan meçhul kişiler; haberi internet sitesine giren, işe yeni başlamış stajyer editör, veya bizim İsmail abinin kayınçosu Bitirim Halil de olabilir. Neyse, konuya dönelim:

Alüminyum, gezegenimiz var olduğundan beri toprak altında keşfedilip işlenmeyi bekliyor olsa da, bilim insanları tarafından saflaştırılıp ayrıştırılarak kullanılmaya başlanması 1827’de Friedrich Wöhler‘in çalışmaları sonucu gerçekleşti. O dönemler hafifliği ve dayanıklılığı ile gözde olan, altından daha değerli bir metal olmasına rağmen, daha sonraları üretimi ucuzlayıp yaygınlaştı ve kullandığımız her eşyada ve cihazda karşımıza çıkmaya başladı.

aluminyum-romanya-66559
Ana akım medyamızdaki “büyük” gazetelerden bir diğeri ve başka bir müthiş habercilik örneği…

Kola kutuları bile alüminyumdan yapılır hale geldi, düşünün artık; o kadar ucuz ve bol bulunan bir maden. İşlenip kullanılır hale gelmesinden önceki yüzyıllarda, hatta antik Yunan döneminde bile saf olmayan alüminyum (alüminyum oksit, kriyolit vs) biliniyor ve çeşitli amaçlarla kullanılıyordu. Yani, alüminyum öyle hiç bilinmeyen bir maden değildi. Sadece saflaştırma yöntemlerini son 200 yılda geliştirdik, hepsi o.

Bu herhangi bilgi içermeyen zırva habere dönersek tekrar, keşfedilen alüminyum objelerin ne formda olduğuna dair bir bilgi göremiyoruz. Bizim elektroliz yoluyla saflaştırabildiğimiz metal olan alüminyum mu, yoksa alüminyum tuzlarından biri kullanılarak yapılmış objeler mi, bu belli değil.

Elbette, habere gizem katmak için objelerin 1973 yılında bulunduğu ve gizli tutulduğu iddiası da gözlerden kaçmıyor. Çoğu zırva haberde olduğu gibi kimin bulduğu, kimin gizlediği ve kimin bu gizemi ortaya çıkardığı gibi gazeteciliğin temel kuralları olan 5N1K prensibi ayaklar altına alınmış. Kimi basın organları ise; “komünist rejim gizledi, İngiliz gazetesi Mirror dünyaya duyurdu” gibi müthiş habercilik örnekleri sergilemişler. Evet, bunlar gazeteci olarak ortalıkta dolaşıyorlar, neyse…

250 bin yıl önceye tarihlendiği iddiası da cevap bekleyen sorular arasında. Bu tarihlemenin hangi yöntemle yapıldığı, hangi laboratuarda gerçekleştirildiği bilgisini haberde göremiyoruz. Bu arada, modern insanlık tarihinin yaklaşık 100 bin yıl geriye gidebildiği düşünülürse, ortaya atılan tarihin modern insandan daha öncesine ait olduğu gerçeği de karşımıza çıkıyor. Bu sallama tarihin 250 bin yıl olarak seçilmesinin nedeni sanırız; bilim insanlarının “e alüminyum o zamanlar da insanlarca işlenmiş olabilir, o kadar zor değil ki” yorumunu havada bırakmak olsa gerek.

Son olarak, hiçbir bilgi vermeyen haberin yine hiçbir kaynak belirtmediğini de söyleyelim. Bizler bilim insanları olarak, yazdığımız bilimsel değer ifade etmeyen “popüler bilim” makalelerindeki herhangi bir cümle için bile atıf ve kaynak eklemek zorunda hissediyorken, tüm Türkiye’ye saçma sapan bir haberi yayan basın kuruluşları nedense “amaaaaan, kim uğraşacak kaynakla bee” kafasından kurtulamıyor.

Elbette bizler basınımız editörlerinin çoğundan biraz daha fazla ahlak ve prensip sahibi olduğumuz için, haberin kaynaklarına 10 saniye süren “basit bir google araması ile” ulaştık. Orjinal haberde, parçanın bir inşaat çalışması sırasında 80-100 bin yıl önceye tarihlenen kemiklerle birlikte bulunduğu anlatılıyor.

Haberin aslının yer aldığı kaynaklarda, tüm bu yaygaranın aslında Romanya Ufoloji Derneği‘nden Gheorghe Cohal’ın başının altından çıktığını da öğreniyoruz. Cohal’a göre bu nesne kesinlikle Dünya dışına ait ve yeryüzünde yapılabilmesi imkansız. Ancak, bölgenin yerel tarihçisine göre bulunan nesneler, 2. Dünya Savaşı sırasında Romanya üzerinde bolca uçmuş ve düşmüş olan Alman Messerschnmitt savaş uçaklarına ait parçalardan ibaret.

Tabi hikaye üzerine konuşanlar burada bitmiyor. Bir de, ufo araştırmaları üzerine yazılar yazan Nigel Watson isimli bir ufolog var ki, ona göre parçalar aslında 1973 yılında atmosfere girerek yanmış bir ABD uydusuna ait. Watson’a göre, uydu gizli olduğu için bu parçalar da bulunduğu tarihten beri gizli tutulmuşlar.

Fazla uzatmaya gerek yok.

Gördüğünüz üzere, konuyu sayfalarına taşıyan bizim basın, ne olduğu belli olmayan bir haberi bile yarım yamalak kopyalamış. Büyük ihtimalle bir facebook sayfasından falan almışlardır, kaynağından okuduklarını bile sanmıyoruz. Gerçekte ise, bulunan objeler hakkında açıklama yapan hiçbir bilim insanı yok. Elimizde ne olduğu, nerede yapıldığı belli olmayan bir laboratuar analizi, “manyak mısınız, uçak parçası” o diyen bir tarihçi, “ne uçağı yahu, ABD casus uydusunun enkazı” diyen bir başkası var, hepsi o kadar.

Zafer Emecan