Bilim insanları zaman zaman, gezegenimize düşen meteorlarda yaşama ilişkin ipuçları bulduklarını dile getiriyorlar. Hatta bundan birkaç yıl önce NASA bir meteorda bakteri fosilleri bulduğunu dile getirmişti.

Tabi bilim insanlarının bu duyurusundan sonra ortalık yine; “Mayalar, Sümerler, Zargonyalılar bizden önce bu canlıları keşfetmişti, biz onlardan bilgi olarak geri olduğumuz için ancak yeni yeni keşfediyoruz” gibi akla mantığa sığmayan açıklamalar yapanlar da türedi.

Şimdi sapla samanı karıştırmadan önce belirtmekte yarar var: mısır, sümer veya maya yazıtlarında/buluntularında hiçbir biçimde dünya dışı başka bir gezegenden gelmiş varlıklara işaret eden hiçbir şey yoktur. Eğer köpek başlı insanları veya üst üste yazılıp bir kısmı dökülünce helikoptere benzemiş olan duvar yazıtlarını, 10. Gezegen geyiklerini uzaylıdan sayıyorsanız bilemem. Bunu böyle aklınızın bir köşesinde tutun.

abydos02
Ne yazık ki, aşınıp, dökülüp rastlantı sonucu günümüzde kullandığımız araçlara benzediği bilim insanlarınca ortaya çıkarılan Mısır yazıtları, hala sahte bilimciler tarafından “uzaylıların dünyayı ziyareti veya eski uygarlıkların teknolojik gelişmesini örneklemek için” kullanılmaya devam ediyor.

 

Bilim, uzayda başka gezegenlerde hayat olabileceği ihtimalini reddetmez. Bilimle, özellikle astronomi ile azıcık içli dışlı olan biri net bir biçimde bilir ki; dünya dışı hayat gayet mümkündür, hatta varlığı zorunluluktur.

Buna rağmen, bilim kanıtlarla ilerler, elinde kanıt olmayan hiçbir bilim insanı; “uzayda hayat var hacı” demez. Oysa, bir bilim insanı için dünya dışı hayatın varlığı değil, yokluğu sürprizdir. Bu nedenle şimdiye değin, dünya dışında yaşama ilişkin bir veriye ulaşılamamış olması, bilim adamları için düş kırıklığı olmuştur. Çünkü, elimizdeki verilere göre, bu hayatın var olmaması için hiçbir sebep yok. Fakat büyük uzaklıklar; yeterli gözlem ve veri elde etmemizin önünde engel. İşte bu sıkıntı yüzünden; dünyaya düşmüş `meteorit`ler bilim adamlarının dünya dışı yaşam arayışlarında altın değerinde önem taşır. Bunlar, gidip de görmemizin, almamızın mümkün olmadığı çok uzak yerlerden gelir.

recon-team-collecting-meteorite-at-szabo-bluff
Araştırma yaptığımız meteorların çoğu, “beyaz zemin üzerinde tespit edilmeleri kolay olduğu için” Antarktika’da bulunmuştur. Her yıl, yüzlerce bilim insanı Antarktika buzulları üzerinde zahmetli ve yorucu bir meteor arayışına çıkarlar. 

 

Bilinmeli ki, uzayda yaşam arayışı çok ama çok zor bir iş. Öyle cep telefonuyla ufo videosu çekip; “aha uzaylılar var, bu da kanıtı” demeye benzemez. Hele ki günde yüz kişinin kalbini söküp cesedinin merdivenlerden yuvarlandığı, sırf bu iş için inşa edilmiş Maya tapınaklarının inşa şekline ve taş kabartmalarında evrenin sırlarını aramaya hiç benzemez. Sonra Maya takvimi ve 2012 saçmalıkları gibi şeylere ulaşır, yıllarca geyik çevirdikten sonra yörüngeden düşen petunya saksısı gibi “yine mi?” der kalırsınız…

İlgili meteorda keşfedilip incelenen(*) olası bakteri fosilleri, yüksek ihtimalle dünya dışı bir yaşamı işaret etse de, meteoritlerin dünyada geçirdiği zaman içerisinde buraya yerleşmiş olan dünya kökenli canlılar olma ihtimalini reddedemeyiz. Ayrıca, keşfedildiği düşünülen bakteri fosileri, daha önce olduğu gibi bir `yanılsama` olabilir.

hoover_meteoritelife
Elektron mikroskobu ile bakıldığında, içinde bakteri fosillerine benzer oluşumlar saptanmış bir meteorit.

 

Fotoğrafta görebileceğiniz bakteri fosilleri, taşlaşmış mikro yapılardır ve bunun organik bir nesne olup olmadığını anlamanın, şekline bakıp yorumlamaya çalışmaktan başka bir yolu yoktur. Pekala ki bu bakteri şekilleri yüksek sıcaklık vb nedenlerle taşın eriyip yeniden donması sırasında da oluşmuş olabilir.

O nedenle konunun aydınlığa kavuşması ve dünya dışı canlı varlığının “ispatlanabilmesi” için biraz daha, hatta bolca araştırma yapılması gerekiyor. Başka bir deyişle, uzaydan gelen bakteriler bulduk demek için çok çok erken.

(*) Nasa’nın açıklamasını Türkçe olarak şuradan okuyabilirsiniz.

Zafer Emecan