Yaşadığımız evren, dışarıdaki tek evren olmayabilir. Aslında evrenimiz, “çoklu evreni” oluşturan sonsuz sayıdaki evrenden biri olabilir.

Bu düşünce sizi şaşırtabilir ancak çoklu evrenler fikrinin arkasında iyi bir fizik vardır. Ve ayrıca çoklu evrene ulaşmak için tek bir yol da bulunmamakta; birçok fizik teorisi birbirlerinden bağımsız olarak bu sonucu işaret etmektedir. Aslında birçok uzman, saklı evrenlerin var olmasının olmamasına göre daha muhtemel olduğunu düşünüyor.

Yazımızın geri kalanında çoklu evrende yaşadığımızı öne süren beş tane olası teoriden bahsedeceğiz.

Bu arada belirtelim ki, çoklu evrenler varsayımlarını ispatlayabilecek gözlemsel ya da deneysel bir yol veya yöntem henüz geliştirilememiştir. Yani, çoklu evrenler varsayımlarına kanıt olarak sunulabilecek hiçbir gözlem ya da deney olmadığı gibi, nasıl gözlemsel veya deneysel kanıt bulunabileceğine dair yeryüzündeki tek bir bilim insanının dahi hiçbir fikri yoktur. 

1. Sonsuz Evrenler

Bilim insanları, uzay-zamanın nasıl bir şekle sahip olduğundan emin olamıyorlar ancak, büyük bir ihtimalle küresel veya halka şeklinin aksine düz olduğunu ve sonsuzlukta o şekilde uzandığını düşünüyorlar. Fakat eğer uzay-zaman sonsuza kadar uzanıyorsa bir noktada kendini tekrarlamaya başlaması gerekiyor çünkü uzay-zamanda oluşabilecek sınırlı sayıda parçacık yönü bulunmaktadır.

Yani eğer yeterince uzağa bakarsanız, kendinizin farklı bir versiyonu ile ve hatta sonsuz sayıda versiyonunuz ile karşılaşabilirdiniz. Bu versiyonların bir kısmı şu an sizin yaptığınız şeylerin aynısını yapıyor olacak, diğerleri sabah farklı bir kazak giyiyor olacak ve geri kalanları da çok farklı kariyer ve hayat seçimlerine sahip olacaktır.

Uzay-zaman sonsuzluğa kadar uzanabilir. Eğer böyleyse evrenimizdeki her şey yamalı bir örtü gibi birbirlerine bağlı olup bir noktada kendini tekrar ediyor olabilir. (Görsel Telif: Shutterstock/R.T.Wohlstadter )

 

Gözlemlenen evren sadece 13,7 milyar yıl boyunca genişlemiştir çünkü ışık, büyük patlamadan bu zamana kadar ancak bu kadar süre yol alabilmiştir. Bu sebepten dolayı da bu mesafenin ötesindeki uzay-zamanın kendine ait ayrı bir evrene sahip olduğu düşünülebilir. Böylece çoklu evrenler, birbirlerinin yanında sıralanarak yamalı bir örtü gibi var olabilirler.

2. Baloncuk Evrenler

Sonsuz bir şekilde genişleyen uzay-zaman ile oluşturulan çoklu evren teorisine ek olarak diğer evrenler “sonsuz şişkinlik” isimli bir teori ile de meydana gelmiş olabilir. Bu şişkinlik, Big Bang’den sonra gerçekleşen ve bir balonun şişmesi gibi hızlı genişleyen bir evren düşüncesidir. Tufts Üniversitesi’nde bir kozmolog olan Alexander Vilenkin tarafından ilk defa öne sürülen bu teori, diğer bölgeler şişmeye devam ederken uzaydaki bazı kısımların şişmeyi durdurduğunu ve bunun sonucunda ise birçok tek kalmış “baloncuk evrenlerin” oluştuğunu öne sürmektedir.

Bu teoriye göre şişmenin sona erdiği, yıldızların ve galaksilerin oluştuğu evrenimiz, bizimki gibi diğer baloncukları da içeren ve hala bazılarının şişmeye devam ettiği geniş bir uzay denizi içerisinde küçük bir baloncuktur. Ve bu evrenlerin bazılarında, fizik kuralları ve temel sabitler bizimkinden farklı olabilir ki bu da bazı evrenleri gerçekten tuhaf yerler haline getirebilir.

3. Paralel Evrenler

Sicim teorisinden ortaya çıkan diğer bir fikir ise; Princeton Üniversitesi’nden Paul Steinhart ve Kanada, Ontario’da bulunan Perimeter Institute for Theoretical Physics kurumundan Neil Turok tarafından ortaya atılan ve bizim evrenimizden uzakta etrafımızda dolaşıp duran paralel evrenler düşüncesi idi. Bu fikir, bildiğimiz uzaydan ve zamandan farklı olarak çok daha fazla boyutun olma ihtimalinden ortaya çıkmıştır. Bizim bildiğimiz üç boyutlu uzay katmanına ek olarak, diğer üç boyutlu katmanlar da daha yüksek boyutlu uzayda hareket ediyor olabilir.

Evrenimiz, uzaydaki bir baloncuk evrenler ağı içerisindeki bir baloncuk içerisinde yer alıyor olabilir. (Görsel Telif: Sandy MacKenzie Shutterstock )

 

Columbia Üniversitesi’nde fizikçi olan Brian Greene, bu fikri evrenimizin daha yüksek boyutlu uzayda yüzen sayısız ‘tabakalar’dan biri olması kavramı ile tanımlıyor. Bu teori üzerine getirilen farklı diğer bir fikir ise, bu katmanlı evrenlerin her zaman paralel ve erişilmez olmadığını öne sürüyor. Buna göre, bu katmanlar bazen birbirleri ile çarpışarak sürekli bir Big Bang yaratıyor ve evrenleri defalarca yeniden başlatıyor.

4. Kardeş Evrenler (Daughter Universes)

Atom altı parçacıklarının küçük dünyasına hükmeden kuantum mekaniği teorisi, çoklu evrenlerin oluşabileceği başka bir yol daha öne sürmektedir. Kuantum mekaniği, kesin sonuçlardan ziyade olasılıklardan bahseder ve bu teorinin matematiği, bir durumun olası sonuçlarının kendilerine ait ayrı evrenlerde ortaya çıkabileceğini söylemektedir. Örneğin; sağa ya da sola gidebileceğiniz bir kavşağa geldiğinizde, içinde bulunduğunuz evren size iki tane daha evren verebilir: birisi sağa gidince, diğeri de sola gidince.

Green kitabı “Saklanmış Gerçek (The Hidden Reality)” kitabında ‘evrenlerin her birinde, farklı sonuçlarla karşılaşan bir kopyanız vardır ve hepsinde de yanlış bir düşünce ile kendi gerçekliğinizi tek gerçeklik olarak düşünürsünüz’ demektedir.

5. Matematiksel Evrenler

Bilim insanları; uzun bir süredir matematiğin evreni açıklamak için kullanılan basit bir araç mı olduğunu, matematiğin kendisinin temel bir gerçeklik mi olduğunu yoksa evren gözlemlerimizin sadece onun gerçek matematiksel doğasını hatalı algılamamız mı olduğunu tartışıyorlar. Eğer en sonuncusu gerçekse, o zaman belki de evrenimizi oluşturan belirli matematiksel yapılar tek seçeneğimiz olmuyor, muhtemel bütün matematiksel yapılar kendilerine ait evrenlerde var olmaya devam ediyorlar.

Çeviri: Burcu Ergül

https://www.space.com/18811-multiple-universes-5-theories.html