Eski NASA uçuş müdürü Paul Hill, şimdi geriye dönüp 2001 yılında NASA’nın görev kontrol odasında bir uçuşu yönettiği sırada meydana gelen kazaya baktığında sık sık şöyle düşünüyor: “Vay canına, herkesi öldürebilirdik!”
Ancak Hill o an, uzay mekiği Discovery’nin Uluslararası Uzay İstasyonu‘na (UUİ) yaptığı Mart 2001 tarihli seferi esnasında yalnızca eldeki gerçeklere odaklanmıştı. Mekik UUİ’ye kenetlendiği zaman, bir uçuş denetmeni mekiğin iki soğutma devresinden birinin çalışmayı durduğunu işaret etti; bunun sebebi muhtemelen sistemin içinde buzlanma oluşmasıydı.
Eğer buz kırılırsa, sonunda soğutma sistemine zarar verebilir ve Discovery’nin bilgisayarları yanabilirdi. Bu durumda mürettebat ve görev kontrol, yaklaşık bir buçuk saat içinde ya can kaybını göze alıp yörüngeden acil şekilde çıkmaya başlayacak, ya da bozuk bir mekikle uzay istasyonunda mahsur kalacaktı.
“Haberler kötüydü” diyor Hill.
Hill, Görev Kontrol Odası Başkanlığından Toplantı Odasına: Takım Performansını Ortaya Çıkarma Rehberi kitabının yazarı. Kendisi ayrıca 24 farklı uzay mekiği ve UUİ görevinde uçuş müdürü olarak çalışmış ve 2003 Columbia felâketinin soruşturulmasına önderlik etmiş. NASA’nın uçuş denetmenlerinin, kriz esnasında stresle başa çıkmak için belirli taktikleri ve düşünce süreçlerini kullandığını söylüyor. Bu taktikler, 2001 yılındaki olayda işe yaramış.
‘O mekiği kaybedebilirdik’
Görev kontrol, hem uzay istasyonundaki mürettebatı hem de mekikteki mürettebatı durumdan haberdar etmiş ve mekikteki mürettebat soğutma devresindeki sorunu çözmek için çalışmaya başlamış. Mühendislik destek takımı, sorunu belirlemeyi başaramamış. Görev kontrol sessizliğe gömülürken, Hill ve takımı verileri izlemiş.
“Veriler üzerinde ayrıntılı şekilde çalışırken, birbiriyle konuşurken, sözlü döngüdeki uçuş müdürüyle konuşurken ve kararlar verirken herkes dikkatini daha fazla toplamaya ve daha sakin hale gelmeye eğilimli oluyor” diyor.
Mürettebat, iki soğutma devresini de çalışmaları gereken sıcaklıktan daha yüksekte çalıştırarak sorunu düzeltmiş. Discovery sonunda görevini tamamlamış ve güvenli şekilde iniş yapmış. Soğutma sistemleri yeniden incelendiğinde, devrelerde aşırı miktarda nem olduğu doğrulanmış.
“Bu şekilde davranmasaydık, o mekiği kaybedebilirdik” diyor Hill. “Eğer bu durum biz kenetlenmeyi bitirdikten sonra meydana gelseydi veya uzay istasyonundan atlayıp kaçmaya çalışmak gibi ahmakça bir şey denemiş olsaydık, o astronotları kaybetme ihtimalimiz gerçekten çok yüksek olurdu.”
Hepsi bittikten sonra, uzay istasyonu program müdürü içeri girmiş ve görev kontrol takımına saygılarını sunmuş.
“İlk defa, yapmakta olduğumuz şey ile aslında bir nevi bağlantım kopmuştu ve ‘Ah evet, bu çocuklar harika bir iş yapıyor. Onlar gerçekten iyi’ diye düşünmüştüm” diyor Hill: “O zamana kadar bu durumun hepsi, doğru şeyi yapmak ve gözlerimizi toptan ayırmamakla ilgiliydi.”
Görev kontrolün, telaşı uzaklaştırmak için bir stratejisi var
Uçuş denetmenleri, muhtemel olarak felâketsel durumlarla, kısmen bu yoğun odaklanma ile başa çıkabiliyorlar. Hill, “saçlarımız tutuşurken koridorda koşturmak” yerine, takımın bir dizi soruya odaklandığını söylüyor.
- Elimizdeki durum hakkında tüm bildiklerimiz (ve bilmediğimiz) şeyler neler?
- Veriler, elimizdeki durum hakkında aslında ne söylüyor?
- Bu durumun sonucunda meydana gelebilecek en kötü şey ne?
- Takım, kesin olarak bildiği yeterli bilgiye sahip mi; ve nasıl daha fazla bilgi alabilir?
- Görevde ilerleme kaydetmeye devam etmek veya herkesi güvende tutmak için hangi acil adımlar atılabilir?
Hill, geçmişteki taktiklerin veya sonuçların, yeni bir kriz hakkındaki fikirlerinizi etkilemesine izin vermemenin önemli olduğunu söylüyor; bu ister insanları uzaya uçurmak olsun, ister kendi işinizi kurmak olsun.
“Bazı kötü şeyler olmaya başladığı zaman ve eyleme geçmeye başlamanıza dair bir dürtü hissettiğinizde, başınız derde girer” diyor. “Şöyle dersiniz: Bu durum daha önce başıma gelmişti. Son üç kez böyle yapmıştık. Her zaman işe yaramıştı, bu yüzden yine böyle yapacağım.”
‘Aman tanrım, tam olarak bunu mu yaptık?’
Hill, geçmişte elde ettikleri başarıların takımındaki üyeleri yanıltmaması için onlara her zaman bir miktar “korku” aşılamaya çalıştığını söylüyor. “Önemli olan bugün ne yaptığımızdır, bugün ne karar verdiğimizdir” diyor. “Bu astronotları, arkadaşımız olan bu insanları korumak için, bu veriye bakmak, doğru kararı vermek ve doğru eylemi gerçekleştirmek veya doğru öneriyi yapmak zorundayız.”
Hill, NASA’nın görev kontrolünün bilimsel çözümlemeye ve belirli sorulara odaklanarak, muhtemel bir krizin ortasında bile sakin ve mantığın yönlendirdiği bir ortam kurabildiğini söylüyor. “Eski bir patronumun söylediği gibi, ‘Bir krizin içinde olduğunun ilk belirtisi, muhtemelen gidip pencereden atlamak istemen değildir” diyor Hill. “Biraz daha bilgi edin, telaşı daha sonra yaparız.”
Discovery’nin soğutma devreleriyle ilgili kriz esnasındaki tehlike geçtiği zaman, Hill tam da bunu yapmıştı. “Eğitim gördüğünüz ve ortama alıştığınız zaman, görev kontroldeki o pis acil durumlarla baş etmek o kadar zor değil” diyor.
“Ancak mesaimi bitirdikten sonra çıkıp gittiğim zaman, gökyüzüne baktığımı ve şöyle dediğimi hatırlıyorum: Aman tanrım, tam olarak bunu mu yaptık?”
Çeviri: Ozan Zaloğlu
Kaynak: Business Insider
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
Hayallerinizin Mektubu NASA'ya Ulaşıyor
Bir gün orada olacağına inanan çocu...
NASA Mars İle İlgili "Yine" Ne Açıkladı?
Vaktinizi almamak için baştan söyle...
Uzaylılar Geliyor! (2 Aralık 2016 UUİ Yakın Geçişi)
2 Aralık 2016'da uzaylılar ...
Isı Kalkanı: Dünya'ya Dönmek Mi, Yoksa Düşmek Mi?
Uzay araçları, yeryüzüne dönerken g...