İnsanlığın başlangıcından bu yana sormaktan vazgeçemediği “evrende yalnız mıyız” sorusunun cevabını bulmadaki en güçlü aday ve günümüzde sıklıkla duyduğumuz ötegezegen kavramı, aslında astronomi biliminde son derece yeni bir araştırma alanı. Öyle ki, muhtemelen bu yazıyı okuyanların ciddi bir kısmının yaşı, ilk ötegezegenin keşfine kıyasla daha fazla…

Bir pulsarın etrafında döndüğü gözlenen ilk ötegezegen, bundan yaklaşık 30 yıl önce keşfedilmiş, kesin olarak onaylanma süreci ise 2012 yılına dek devam etmişti. Güneş benzeri bir anakol yıldızının etrafında dönen ilk ötegezegen olan 51 Pegasi-b ise 1995 yılında keşfedilmişti. O zamandan bugüne dek, Kepler/TESS ötegezegen keşif projelerinin ve zenginleşen ötegezegen tespit yöntemlerinin de yardımıyla yaklaşık 4.000 ötegezegen keşfi daha yapıldı ve bu sayı günbegün artıyor. Çok değil, bundan yalnızca 150 – 200 yıl önce bile ötegezegenlere kıyasla burnumuzun dibinde sayılabilecek Güneş Sistemi içerisinde yeni bir gezegen keşfedildiğinde başta astronomlar olmak üzere tüm Dünya keşfi coşku ve heyecanla karşılardı. Günümüzdeyse, yaşadığımız her bir sene içerisinde binlerce ışık yılı uzaklıkta, yüzlerce yeni gezegen keşfi yapılıyor ancak keşfedilen bu gezegenler dünya benzeri, elmaslarla, altınla kaplı değilse veya kulağa yeterince fantastik ve ilgi çekici gelmiyorsa çoğumuzun haberi dâhi olmuyor.

NASA Ames/JPL-Caltech/Public domain

 

Bilimde soruların cevaba kavuşmasının yeni sorular oluşturmasına benzer biçimde, astronomide yapılan her bir keşif sayesinde de daha güncel keşiflerin kapıda olduğu bilinir. Nitekim ötegezegen keşiflerinin başından beri astronomlar için bir anlamı daha vardı. Çok uzaklarda, başka Güneşlerin etrafında dönen gezegenlerin varlığının kanıtlanması, bu gezegenlerin bazılarının etrafında dönen öteuyduların da var olması gerektiğini gösteriyordu.

İlk öteuydu keşfi, ancak 2018’in ortalarında gerçekleştirilebildi. Kepler 1625b ötegezegeninin etrafında döndüğü keşfedilen uydunun boyutu Güneş Sistemimizdeki Neptün kadardı. Ancak bu öteuydunun gerçekten var olup olmadığı hakkında halen tartışma ve araştırmalar devam ediyor.

Ötegezegen keşiflerinde olduğu gibi, bu öteuydunun keşfi de geçiş (transit) yöntemiyle yapılmıştı. Basitçe anlatmak gerekirse, astronomlar bir ötegezegeni keşfetmek için yıldızların parlaklıklarını sürekli incelerler. Eğer yıldızın parlaklığında bir azalma meydana gelirse, bu azalma yıldızın önünden bir ötegezegenin geçiş yaptığı anlamına gelebilir. Ancak astronomlar için tek seferlik bir parlaklık değişimi yeterli değildir. Yıldızın parlaklığındaki çok küçük bir azalmanın sebebinin bir gezegen olduğundan emin olmak için astronomlar aylar, hatta bazen on yıllar boyunca parlaklıktaki azalma düzenini sabırla kontrol etmek zorundadırlar. Çünkü bir gezegen, yörüngesine bağlı olarak yıldızın önünden mutlaka pek çok kez daha geçiş yapacaktır.

Parlaklık azalmasının ne kadar küçük olduğunu anlayabilmek için şöyle bir örnek düşünebiliriz: Şu an bakmakta olduğunuz bilgisayar veya telefon ekranında bir pikselin bir anlığına çalışmadığını düşünün. Bu ölü piksel, aslında ekran parlaklığınızın düşmesine sebep olmuştur ancak parlaklıktaki bu minik azalmayı fark etmeniz imkansızdır. Görsel: NASA

 

İşte öteuydu keşfinin gerçek olup olmadığı hakkındaki anlaşmazlık da aslında buradan kaynaklanıyor. Ötegezegen avcısı Kepler ve Hubble teleskopları tarafından ayrı ayrı ikişer parlaklık azalışı not edilmiş olsa da astronomlar parlaklıktaki bu azalmanın bir uydu nedeniyle değil, bambaşka bir ötegezegen tarafından da kaynaklanabileceği ihtimali üzerinde duruyorlar. Öteuydunun boyutunun Neptün kadar olduğu da hesaba katıldığında, bu kadar büyük bir gökcisminin uydu olamayacağı da ihtimaller dizisine dahil edilmiş oluyor.

Öteuydunun gerçek olup olmadığı tartışıladursun, buraya kadar özetle ötegezegen (exoplanet) ve öteuydu (exomoon) kavramlarının astronomi terminolojisine yeni dâhil olmuş kelimeler olduğunu söyleyebiliriz. Haziran 2019 itibariyle şüpheli öteuydu keşfinin de yardımıyla terminolojiye yepyeni bir kavram daha eklendi; gezgin uydu/gezay (ploonet).

Ploonet, İngilizce gezegen anlamına gelen planet ve uydu anlamına gelen moon kelimelerinin bir birleşimi. Çünkü 27 Haziran 2019’da yayınlanan çalışmaya göre, gaz devi gezegenlerin yıldızlarına yaklaşmaları sonucu, uydularının yörüngeleri bozuluyor ve artık bu uydular, gezegenlerinin kütleçekim kuvvetlerinden neredeyse kurtularak bir ‘gezegen’ haline gelebiliyorlar. Bu yüzden gezegenlerinin kütleçekim kuvvetinden kurtulup, artık yıldızlarının etrafında dönmeye başlayan uydulara, gezgin uydu (gezay) deniyor. Başka bir deyişle gezgin uydular, bir zamanlar uydu olan, ancak kalan ömürlerini gezegen olarak geçirecek gökcisimleridir.

Üstelik, Dünyamızın uydusu Ay da potansiyel bir gezgin uydu. Çünkü Dünyanın gelgit kuvveti Ay’ın yılda yaklaşık 3 cm kadar uzaklaşmasına sebep oluyor ve bu 5 milyar yıl kadar sonra Ay’ın, Güneş etrafında dönen bir gökcismi haline gelmesini sağlayabilir. Dünya ve Ay arasındaki gelgit etkisi, Ay’ın potansiyel bir gezgin uydu olmasını sağlasa da Ay için haberler kötü. Çünkü 5 milyar yıl kadar sonra Güneşimiz zaten kırmızı dev evresine girerek Dünya yörüngesini kaplayacak kadar genişleyecek. Ay için, gezegen olmak adına ne kötü bir zamanlama ama…  

Çalışma, aynı zamanda yıldızına yaklaşmakta olan gaz devi bir gezegene sahip güneş sistemindeki uyduların kaderinin ne olacağını simülasyonlar sayesinde hesapladı. Simülasyonlara göre, böyle bir sistemde uyduların %44 kadarı kütleçekim etkisi sebebiyle gezegenleriyle çarpışıp dağılıyor veya gezegenlerinin etrafında halkalar oluşturabiliyor. %6 kadarı eninde sonunda yıldızın kütleçekimine yenik düşüp yok oluyor. %48’i gezgin uydu halini alıyor ve kalan %2’lik kısım ise sisteminden uzağa fırlatılıyor.

Bir gezgin uydu keşfetmek bir yana, henüz bir öteuydu keşfedildiğinden bile emin değiliz. Bu nedenle gezgin uydular hakkında daha fazla şey öğrenebilmek için ötegezegen verilerini inceleyen astronomların, küçücük bir parlaklık azalışını yıllarca beklemelerinde olduğu gibi bizlerin de bilim insanlarından gelecek yeni yayınlar için sabırla beklememiz gerekecek gibi görünüyor.

Kemal Cihat Toprakçı

Ploonet = Gezgin Uydu (Gezay) Çevirisi: Dr. Umut Yıldız – Zafer Emecan – Kemal Cihat Toprakçı

Ana Görsel: Shutterstock

Kaynaklar ve Referanslar:

  1. https://exoplanetarchive.ipac.caltech.edu/docs/counts_detail.html
  2.  http://www.astronomy.com/news/2019/07/ploonets-when-a-planets-moon-goes-rogue
  3. https://www.sciencenews.org/article/skepticism-whether-first-known-exomoon-exists-kepler
  4. https://bigthink.com/surprising-science/ploonet
  5. https://academic.oup.com/mnras/advance-article-abstract/doi/10.1093/mnras/stz2110/5542731?redirectedFrom=fulltext