Güneş bizim enerji kaynağımızdır, onsuz Dünya üzerindeki bu gelişkin yaşam oluşamazdı. Ancak, şu an birden bire yok olursa, yani bilinmeyen bir güç Güneş’i birden bire alıp götürse, ortadan kaldırsa ne olur?

Not:
Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. İzlemeyi değil, okumayı tercih ediyorsanız sayfayı kaydırıp yazımızı okumaya devam edebilirsiniz…

Öncelikle Güneş aniden yok olunca, Dünya’nın çevresinde dönmesini sağlayan çekim etkisi de yok olacağından, dairesel olan yörüngemiz Güneş kaybolduğu andan itibaren hangi doğrultuda ise o yöne doğru hareketimizi düz biçimde sürdüreceğiz. Yani Dünyamız galaksinin içinde düz doğrultuda binlerce km’lik bir hızla yol almaya başlayacak. Doğrultumuz ve hızımız değişmediği için herhangi bir savrulma veya yıkım da yaşanmayacak.

Endişelenmeyin; yolculuk sırasında herhangi bir gökcismine veya başka bir yıldıza çarpma ihtimalimiz çok çok düşük. Burada şunu belirtmek gerekir ki, kütle çekim etkisinin evrendeki en yüksek hız olan ışık hızıyla yayıldığını düşünüyoruz. Bu da şu anlama geliyor; Güneş aniden ortadan kaybolduğunda üzerimizdeki kütle çekim etkisinin ortadan kalkması 8 dakika kadar bir süre alacak. Sonrasında yukarıda belirttiğimiz senaryo dahilinde düz bir doğrultuda galaksinin derinliklerine yol almaya başlayacağız.

gunesdeniz484
Güneş yok olduğunda eğer deniz kenarında keyfini çıkaranlardan biri iseniz, bu keyfi bir 8 dakika daha sürdürebileceksiniz.

 

Güneş’in yok olduğunu bizim anlamamız, ışığı bize yaklaşık 8 dakika ulaşabildiği için ancak 8 dakika sonra mümkün olacak. Dünya’nın gündüz tarafında olanlar için gökyüzü aniden kararacak. Gece tarafında olanlar ise Ay’ın aniden kaybolduğunu görecekler. Çünkü Ay da bize Güneş ışığını yansıtıyor. Güneş yok olduğunda, bir ışık yansıtamadığı için gözden kaybolacak.

Güneş bir anda gitse ve ortalık kararsa bile şehirlerimizde gökyüzü yıldızlarla dolmayacak. Çünkü elektrik şebekemiz hala çalışıyor ve sokak lambaları şehirlerimizde ışık kirliliğine sebep oluyor.

Bu sırada Jüpiter ve Satürn gibi gezegenler gökyüzünde görünür durumdaysa, onları görmeye devam ediyoruz, çünkü bu gezegenlerden bize ulaşan ışığın yolculuk süresi uzaklıkları nedeniyle oldukça fazla. Ancak, yaklaşık 50 dakika sonra Jüpiter, 80 dakika sonra ise Satürn gökyüzünde görünmez hale gelecek.

Güneş'in yokluğunda büyük şehirlerde gökyüzü yıldızlarla dolmayacak. Hala elektriğimiz ve şehir ışıklarımız gökyüzünü aydınlatmaya ve ışık kirliliği yaratmaya devam ediyor. Ancak bu durum kalıcı değil...
Güneş’in yokluğunda büyük şehirlerde gökyüzü yıldızlarla dolmayacak. Hala elektriğimiz ve şehir ışıklarımız gökyüzünü aydınlatmaya ve ışık kirliliği yaratmaya devam ediyor. Ancak bu durum kalıcı değil…

 

Dünyamız ışık ve ısı kaynağından yoksun hale düştüğü için yavaş yavaş soğumaya başlayacak. Fakat bu öyle çok ani biçimde olmayacak. Sıcaklığın sürekli düştüğünü gün gün yavaşça hissedeceğiz. Bununla beraber, yaşayabilmek için Güneş ışığına bağımlı olan bitkiler fotosentez yapamayacak hale gelecekler.

Yaklaşık 1 hafta 10 gün içinde yeryüzündeki tüm yeşil bitkiler ölüp yok olacak. Mantarlar ise fotosenteze ihtiyaç duymadıkları ve yeryüzü henüz donmadığı için bir süre daha hayatlarına devam edecekler.

Ek bilgi açısından, uzayda bir cismin nasıl soğuyacağı ile ilgili şu makalemize göz atabilirsiniz. Birçok şey aslında sandığınız gibi değil…

İzlanda gibi, yeraltı termal su kaynaklarının yoğun biçimde bulunduğu bölgeler, insanlığın ısınma ve enerji ihtiyacını çok uzun süreler karşılayabilir.
İzlanda gibi, yeraltı sıcak su kaynaklarının yoğun biçimde bulunduğu termal bölgeler, insanlığın ısınma ve enerji ihtiyacını çok uzun süreler karşılayabilir.

 

Tabi bizler de acil tedbirler alacağız. Güneş’in yok olduğunu gören yetkililer çok hızlı biçimde sıcak jeotermal suların bolca bulunduğu İzlanda gibi yerlere korunaklı şehirler inşa etmeye başlayacaklar. Kendi elektriğini üretebilen ve ısısını sağlayabilen bu jeotermal kentler geçici ancak uzun yıllar insanların yaşaması için yeterli olacak. Fakat insanlığın büyük kısmı, yer ve kaynak sıkıntısı nedeniyle bu yapılarda yaşama şansı bulamayacak. Çoğumuz, elimizde olanlar tükendikten sonra soğuktan, susuzluktan ve açlıktan birkaç ay içinde öleceğiz.

Bu arada yeryüzü yavaşça soğumasını sürdürüyor olacak. Yaklaşık 1 yıl sonra yüzey sıcaklığı -100 santigrat derece civarına düşmüş olacak. Bu sıcaklıkta atmosferde bulunan tüm karbondioksit donacak ve atmosferimiz saf haliyle bitki yaşamına izin vermez hale gelecek. Yani jeotermal kentlerde yaşayan insanlar, yiyecek bitki yetiştirmek için aynı zamanda karbondioksit de üretmek zorunda kalacaklar.

Güneş ışığına bağımlı olan algler öldüğü için okyanusların besin zinciri kesintiye uğrayacak. Alglerle beslenen canlılar ölecek. Bu canlılarla beslenen diğer küçük canlılar da ölecek. O küçük canlılarla beslenen balıklar da öldüğü için daha büyük balıkların da nesli tükenecek. Özetle okyanusların ilk 1 km’lik derinliğine kadar yaşayan tüm canlılar yok olacak.

Okyanus diplerinde, volkanik etkiler sonucu oluşan termal bacalar, Güneş ışığının yokluğunda çevrelerinin ihtiyaç duyduğu ısı enerjisini sağlayabiliyorlar. Bu şekilde hayat milyarlarca yıl kesintiye uğramadan sürebilir.
Okyanus diplerinde, volkanik etkiler sonucu oluşan termal bacalar, Güneş ışığının yokluğunda çevrelerinin ihtiyaç duyduğu ısı enerjisini sağlayabiliyorlar. Bu şekilde hayat milyarlarca yıl kesintiye uğramadan sürebilir.

 

Geriye, zor koşullarda yaşayabilen birkaç tek hücreli bakteriden başka bir şey kalmayacak. Zaten birinci yılın sonuna kadar, düşen sıcaklık nedeniyle denizler ve okyanuslar buz tutmaya başlayacak. Gün geçtikçe daha da kalınlaşan, yüzlerce metre kalınlığındaki bir buz tabakası tüm okyanusların üzerini kaplayacak.

Okyanus derinlerindeki jeotermal bacaların çevresinde yaşayan canlılar için ise pek birşey farketmeyecek. Zaten hiçbir biçimde Güneş ışığına bağımlı olmadıkları için buralarda güle oynaya yaşamlarına devam edecekler. Dünya’nın çekirdeği milyarlarca yıl daha sıcak kalmaya devam edeceği için jeotermal bacalar hep varolacaklar ve yaşam alanları zarar görmeyecek. Birkaç yıl sonra buz kalınlığı 1 km’nin üzerine çıkacak. Ancak okyanusların derin bölgeleri her zaman sıvı kalmaya devam edecek. Bir süre sonra da okyanus yaşamı sadece jeotermal sıcak su bacalarının çevresiyle sınırlı olacak.

10 yıl içerisinde Dünya’nın sıcaklığı -250 santigrat dereceye kadar düşecek. Bu sıcaklıkta atmosferin neredeyse tamamını oluşturan azot ve oksijen donarak yeryüzüne kar şeklinde yağacak. Yani atmosferimiz yok olacak.

Dünya artık kilometrelerce kalınlıkta; üstte azot, onun altında su buzuyla kaplı bir küreden ibaret.
Dünya artık kilometrelerce kalınlıkta; üstte azot, onun altında su buzuyla kaplı bir küreden ibaret.

 

Bu sırada tüm karalar da buzla kaplanmış, okyanuslar insanın erişemeyeceği kadar donmuş, göl ve nehirler yok olmuş olacağı için, jeotermal kaynaklar çevresindeki korunaklı yapılarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan şanslı insanlar, daha büyük projelere girişmeleri gerektiğini fark edecekler.

Bu farkındalık sonucu, yeryüzünün derinliklerine doğru artan sıcaklıktan faydalanabilmek için yüzlerce, binlerce metre derinliklerde, tünel ağlarından oluşan şehirler inşa edecekler.

Enerjilerini yerkabuğunun derinliklerindeki sıcak magma’dan sağlayarak bu tünel şehirlerde, yaşamlarını binlerce, hatta milyonlarca yıl boyunca sürdürebilecekler. Magmanın ısısı sayesinde elektriklerini üretip, aydınlanabilecek, soluyacak hava üretebilecek, bitki ve hayvan yetiştirebilecekler. Bir süre sonra tünel şehirlerde bu yaşam insanlar için normal hale gelecek. Hatta belki nesiller sonra, Dünya yüzeyinde yaşadığımız bile unutulup gidecek.

İnsanlık, eğer başarabilirse; yeraltı şehirlerinde milyonlarca, belki milyarlarca yıl hayatta kalabilir. Ancak, bunu başarmak kolay değil.
İnsanlık, eğer başarabilirse; yeraltı şehirlerinde milyonlarca, belki milyarlarca yıl hayatta kalabilir. Ancak, bunu başarmak kolay değil.

 

Yer altında geçen binlerce, milyonlarca yıl içinde eğer insanlık uzay teknolojisi alanında ilerleyebilirse, belki bir gün Dünya’nın yakınından geçtiği bir yıldızın çevresindeki uygun şartlara sahip bir gezegene “taşınarak” bugünkü gibi normal hayatlarına dönebilecekler.

Fark ettiğiniz gibi Güneş’in yok olması insanlığın ve hayatın yok olması demek değil. Çok zor zamanlar geçirecek olsak da, şanslı olanlarımızın hayatta kalabilme ihtimalleri var. Tabi okyanuslardaki jeotermal bacalarda yaşayan canlılar hala hiçbir şeyin farkında olmadan yaşamlarına devam edecekler. Hayat onlara güzel…

Hazırlayan: Zafer Emecan

Bu yazımız, sitemizde ilk olarak 11 Ekim 2016 tarihinde yayınlanmıştır.