Ridley Scott’un yönettiği 2015 yapımı The Martian – Marslı filmde, Mars’taki bir görev sırasında çıkan bir fırtınayla ekipten ayrı kalan ve o noktadan sonra da geride kalanlar tarafından bulunamayınca ölmüş olarak kabul edilen bir astronot Watney’i anlatıyor.

Söz konusu karakter oldukça şahsına münhasır, kendisiyle dalga geçebilme yeteneğine sahip esprili bir kişilik sergiliyor. Marslı filminin vizyona girmesi ile uzaya meraklı arkadaşlar sıklıkla Uzay Hukukunu da ilgilendiren bir replikten söz etmeye başladılar. Kahramanımız Watney, SOL 381 başlıklı kayıtta şu fikirleri ifade ediyor:

“Uzun bir süredir Mars hakkındaki kanunları düşünüyorum. Biliyorum bu tip şeyleri düşünmek biraz şapşalca ama evet düşünmek için oldukça çok boş vaktim var. Hiçbir ülkenin Dünya dışındaki hiçbir şey üzerinde hak iddia edemeyeceğine ilişkin bir uluslararası antlaşma var. Ve yine başka bir antlaşmada, eğer hiçbir ülkenin sınırları içinde değilseniz deniz hukuku kuralları uygulanır. Yani bu durumda Mars, uluslararası sular hükümlerine tabidir. NASA, askeri amaç taşımayan sivil bir Amerikan kurumudur ve Sığınak NASA’YA aittir. Bu durumda ben sığınaktayken Amerikan hukukuna, sığınak dışına adım attığımda ise uluslararası deniz hukukuna ve yüzey aracına bindiğimde tekrar Amerikan hukukuna tabi olacağım. İşin havalı kısmı şu ki, Schiaparelli’ye gidip Ares 4’e kumanda edeceğim. Hiç kimse bana bunu yapmam için izin vermedi ve Ares 4’e ulaşıp kumanda edene kadar da veremez. NASA ile konuşana kadar, uluslararası sularda izinsiz bir şekilde bir aracı kontrol ediyor olacağım. Bu beni bir korsan yapıyor, bir uzay korsanı!”

Marslı

Şimdi bu repliği parça parça inceleyelim ve Uzay Hukuku bakımında doğru veya yanlış kısımları tespit edelim hep beraber.

1) “Hiçbir ülkenin Dünya dışındaki hiçbir şey üzerinde hak iddia edemeyeceğine ilişkin bir uluslararası antlaşma var.”

DOĞRU

Dış Uzay Anlaşması Madde 2 der ki, Ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzay, egemenlik ilanı, kullanma veya işgal suretiyle veya diğer her hangi bir suretle millî iktisaba konu olamaz.

Kahramanımız Watney bu hususta haklıdır. Uzayda ulusal egemenlik kurulamaz. Geçtiğimiz yıllarda ABD, Apollo astronotlarının Ay’da bıraktıkları izlere ait yerleri “Ulusal Park” ilan etmek istediğinde bu duruma Dış Uzay Anlaşmasının 2. Maddesi bağlamında karşı çıkılmıştı ve park projesi rafa kaldırılmıştı.

2) “Ve yine başka bir antlaşmada, eğer hiçbir ülkenin sınırları içinde değilseniz deniz hukuku kuralları uygulanır. Yani bu durumda Mars, uluslararası sular hükümlerine tabidir.”

YANLIŞ

Öncelikle bir ülkenin sınırları dışındaysanız deniz hukuku uygulanır, prensibi getiren bir “diğer anlaşma” bulunmamaktadır. Watney’in yanlış beyan ettiği ilke, dış uzaya erişirken serbest geçiş ile ilgili oluşturulan teamül kurallarıdır. Bu uluslararası norm, Dış Uzay Anlaşması ya da bir diğer resmi anlaşma ile değil, uluslararası hukuk içinde teamül yoluyla yaratılmıştır.

Curiosity
Curiosity, NASA’nın Mars Bilim Laboratuvarı misyonunun bir parçası olarak Mars’ta Gale kraterinde keşifte bulunan otomobil büyüklüğündeki kaşif robotu. Vikipedi

Kaldı ki Deniz hukuku, Uzay hukuku için boşluk doldurucu kurallar getirmemektdir. Kuşkusuz, deniz hukukunun bazı ilkeleri uzay hukukuna benzer ancak bu benzerliklerden ayrı olarak, kendilerine özgü hak ve yükümlülüklere sahip iki ayrı hukuk alanıdır. Uzay hukuku için boşluk doldurucu sayılabilecek uluslararası hukuk metni, 1959 Antarktika Antlaşması olacaktır. Bununla birlikte, “deniz hukuku” hatası birkaç sahne sonrasında Mars Misyon Direktörü tarafından tekrarlandı.

Bu noktada geçmişte Sovyetler Birliği Sputnik’i fırlatırken ve ekvator ülkeleri de yere eş zamanlı yörüngenin kullanımı açısından kendi kara ve deniz sınırları hizasından olmak üzere bir hava sınırının olmadığı ve uzaya değin egemenlik haklarının devam ettiğini iddia etmişlerdir. Bu fikirlerin uluslararası uzay hukuku bakımından destek bulmadığını da hatırlatalım.

3) “NASA, askeri amaç taşımayan sivil bir Amerikan kurumudur ve Sığınak NASA’YA aittir.”

KISMEN DOĞRU

Watney’in ifadesi, askeri bir organizasyon ile “askeri olmayan” bir organizasyon arasındaki ayrımı vurgulamaya çalışıyor. Fakat Dış Uzay Anlaşmasında yer alan gerçek ayrım kamusal ile kamu dışı organizasyonlar arasındadır. Örneğin, Dış Uzay Antlaşması’nın 6. Maddesinin 1. fıkrasını ele alalım:

Phoenix’in kameralarından Mars yüzeyi, aracın Güneş panelleri ve kazıcı kepçesi.

Antlaşmaya Taraf Devletler, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayda gerek Hükümet teşekkülleri, gerek Hükümetler – dışı teşekküller tarafından yürütülen millî faaliyetlerde ve millî faaliyetlerin işbu Antlaşmada yer alan hükümler uyarınca yürütülmesinde milletlerarası sorumluluk taşırlar. Hükümetler – dışı teşekküllerin ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzaydaki faaliyetleri ilgili Devletin müsaadesine ve devamlı nezaretine tâbi olmalıdır. Ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzaydaki faaliyetlerin bir milletlerarası teşkilât tarafından yürütülmesi halinde, işbu Antlaşma hükümlerine riayetten doğan sorumluluk milletlerarası teşkilât ile söz konusu teşkilata mensup bulunan bu Antlaşmaya Taraf Devletlere ait olacaktır.

Sonuç olarak, daha doğru bir açıklama “NASA bir hükümet ajansıydı …” şeklinde olmalıydı.

Ayrıca, NASA’nın Watney tarafından askeri olmayan bir organizasyon olarak sınıflandırılması, uluslararası uzay hukuku tarafından askeri faaliyetlerin yasaklandığını öne sürüyor. Bu da yanlış. Dış Uzay Antlaşması’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrası bu husus ile ilgilidir:

Antlaşmaya Taraf bütün Devletler ay ve diğer gök cisimlerini münhasıran barışçı amaçlarla, kullanacaklardır. Gök cisimleri üzerinde askerî üs ve tesisler kurulması ve tahkimat yapılması, her tip silâhın denenmesi ve askerî manevralar yapılması yasaktır. Askerî personelin bilimsel araştırma veya diğer bir barışçı amaçla kullanılması yasaklanmamıştır. Ay ve diğer gök cisimlerinin barışçı amaçlarla keşfi için gerekli her türlü teçhizat veya tesisin kullanılması da yasaklanmamıştır.

Dış Uzay Anlaşması, askeri amaçlı misyonların dış uzaya erişimi konusunda, barışçıl olmayan faaliyetlere sahip olanları hariç tutmaktadır.

Peki Sığınak ve Yüzey aracı NASA’YA mı ait?

Dış Uzay Antlaşması 8. maddesinde, Uzaya fırlatılan bir cismin tescil edilmiş bulunduğu Antlaşmaya Taraf bir Devlet, söz konusu cisim ve bu cismin personeli üzerindeki yargı hakkı ve denetlemesini, bu cisim uzayda veya bir gök cisminde bulunduğu sırada da muhafaza edecektir. denilmektedir.

Filmde gördüğümüz kadarı ile bir Alman personel de bulunmaktadır. Buradan hareketle bu misyonun çok uluslu bir görev olduğu düşünülebilir. Uzay faaliyetlerinin Tescili Hakkında Antlaşmanın 2. maddesinde, bir uzay nesnesinin fırlatılması durumunda fırlatan devletin Birleşmiş Milletler nezdinde tutulan bir sicile kayıt yaptırması gerekecektir. Fırlatılan nesne bakımından çok ulusluluk söz konusu ise devletlerin kendi aralarında yapacakları bir anlaşma ile kararlaştırılan bir devlet bu tescil kaydını gerçekleştirebilecektir.

Filmde bu kaydın ABD tarafından yaptırıldığını düşünebiliriz. Bu durumda Watney’in sığınak ve yüzey aracı ile ilgili ifadesi doğru olacaktır.

4) “Bu durumda ben sığınaktayken Amerikan hukukuna, sığınak dışına adım attığımda ise uluslararası deniz hukukuna ve yüzey aracına bindiğimde tekrar Amerikan hukukuna tabi olacağım.”

KISMEN DOĞRU

Bu ifadenin, deniz hukukuna ait kısımları 2. başlıktaki açıklamalarımız ışığında yanlıştır. Bu noktada boşluğu Antarktika Anlaşması ile doldurabiliriz. Antarktika Antlaşması 4. Maddesinde, İşbu Antlaşma yürürlükte kaldığı sürece hiçbir eylem ya da etkinlik, Antarktika’da toprak egemenliğine yönelik iddiaların savunulması, desteklenmesi ya da reddedilmesi veya başka tür egemenlik hakkı öne sürülmesi için gerekçe oluşturmayacaktır. İşbu Antlaşma yürürlükte olduğu sürece, Antarktika’da toprak egemenliği amaçlı hiçbir yeni talep öne sürülmeyecek, var olan taleplerin kapsamının genişletilmesine olanak tanınmayacaktır, hükümlerini getirmektedir. Astronotumuzun Mars yüzeyindeki yürüyüşleri bakımından “serbest geçiş” ilkesi geçerli olacaktır. Bu yönüyle uluslararası sular rejimine benzerlik gösterse de bu benzerlik Mars veya diğer gök cisimleri yüzeylerini uluslararası sular hükmüne sokmamaktadır.

Ama yine 3. Başlıktaki açıklamalar bakımından sığınak ve yüzey aracı içinde iken Watney Amerikan Hukukuna tabi olmaya devam edecektir.

5) “İşin havalı kısmı şu ki, Schiaparelli’ye gidip Ares 4’e kumanda edeceğim. Hiç kimse bana bunu yapmam için izin vermedi ve Ares 4’e ulaşıp kumanda edene kadar da veremez. NASA ile konuşana kadar, uluslararası sularda izinsiz bir şekilde bir aracı kontrol ediyor olacağım. Bu beni bir korsan yapıyor, bir uzay korsanı!”

YANLIŞ

İlk olarak, Watney ABD vatandaşıdır. Dış Uzay Antlaşması gereğince ABD hukukuna tabiyeti devam etmektedir. Amerikan yasaları, korsanlık ile ilgili getirdiği hükümlerde, korsanlık faaliyetinin ABD aleyhine cinayet veya hırsızlık suçlarının “açık denizlerde” icra edilmesi gerektiğini söylemektedir (18 U.S.C. § 1652) .

Tüm yazı boyunca uzayın, açık deniz sayılamayacağını sizlere gösterdiğimiz için takdir edeceksiniz ki Watney kardeşimiz hukuk karşısında herhangi bir korsanlık faaliyetinde bulunmuyor.

Zaten ulaşmaya çalıştığı Ares 4 modülü ABD tarafından kayıtlı bir uzay nesnesi olacaktır. Sığınak ve yüzey aracı gibi modülde de Amerikan hukuku uygulanacaktır. Şöyle bir ihtimal de var: Varsayalım Ares 4 modülü ABD’YE ait değil ama başka bir ülkeye ait kayıtlı bir uzay nesnesi olsun. Bu durumda da korsanlık iddiası geçersiz kalmaya devam edecektir. Çünkü Dış Uzay Antlaşması 5. Maddesinde, Antlaşmaya Taraf Devletler uzay adamlarını insanlığın uzaydaki temsilcileri addedecekler ve onlara kaza, zaruret veya diğer bir Taraf Devlet ülkesine veya açık denize mecburî iniş halinde, mümkün olan her yardımı yapacaklardır. Bu kabîl bir iniş yapan uzay adamları salimen ve süratle uzay gemilerinin tescil edilmiş olduğu Devlete iade edilmelidirler, denilmektedir.

Birçok uzay sever Uzay Hukuku ile belki de ilk kez bu filmdeki ilgili replik ile karşı karşıya gelmiştir. Biz de söz konusu ifadelerin hukukiliğini ve yerindeliğini incelemeye çalıştık.

Hazırlayan: Yavuz Tüğen