Astroloji zırvalığı, gök cisimlerinin konumlarındaki değişikliklerin insan beyninin, vücudunun, karakterinin veya geleceğinin üzerinde etkileri olduğunu iddia eder.
Bu iddiayı dile getirenlerin herhangi bir bilimsel veya istatistiksel araştırması yahut kanıtı bulunmamasına rağmen, yoğun biçimde doğum tarihlerinde gezegenlerin dizilişinin insan karakterlerini ve yaşam çizgilerini belirlediğine inanılır. Biz bilim insanları ise, bu düşüncenin herhangi bir gerçekliği bulunmadığını ısrarla dile getiririz.
Örneğin Ay’ı ele alalım:
Ay’ın çekim etkisinin insan üzerindeki etkisi bir elmadan farksızdır. Üzerinizden geçen bir uçak yahut bir kuş, sizin üzerinizde Ay’ın uyguladığına eşit, bazen de daha fazla çekim etkisi uygular. Gezegenlerin uyguladığı kütleçekim etkisi ise, bundan çok çok daha azdır ve bizler tarafından hesaplanabilir. Nasıl hesaplandığını görmek için aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririz.
Burç yorumlayıp para kazananlar ise size derler ki; “yok biz kütle çekimini kastetmiyoruz”. Sürekli bir “enerji” kelimesi dolanmıştır dillerine. Bu sürekli bahsettikleri sözde enerjinin ne olduğunu söylemedikleri gibi, ne olduğunu bulmaya dair herhangi bir çalışmaları da bulunmaz.
Gezegenler dikkate alınabilecek enerji kaynağı da değillerdir. Jüpiter ve Uranüs haricinde hiçbir gezegenin denklemlere katılmayı hak edecek derecede bir iç enerji kaynağı yoktur. Bunlar, doğrudan Güneş’ten aldıkları ışığı yansıtırlar. Ama burç yorumlayıp para kazananlar size “kastettiğimiz enerji bu değil, kozmik bir enerji var, bilim henüz keşfedemedi” cümlesini söylemekten geri durmazlar. Onlara göre ne kadar çok bilinmez mistik alan olursa, inandırıcılıkları da o kadar yüksektir.
İnsan üzerinde açık, net ve belirgin etkisi olan tek gök cismi ise Güneş’tir. Sürekli Güneş’in elektromanyetik radyasyonunun etkisi altında yaşarız. Elektromanyetik radyasyon deyince elbette daha havalı oluyor ama bunun ismi ışıktır arkadaşlar. Işık, dalga boyuna bağlı olarak çeşit çeşittir. Sonuçta bir foton’dur.
Ayrıca yeri gelmişken söyleyeyim, “foton kuşağı” diye bir şey yoktur. Foton şartları yapay olarak (laboratuvar ortamında) aşırı zorlamadığınız sürece hareketsiz kalamaz. Hareketsiz kaldığında ise hızla ilk yola çıktığı andaki enerjiyi etkileşim yoluyla kaybeder. Kara delik gibi yoğun çekimli ortamların olay ufku haricinde öyle bir yerde durup, dolanıp kuşak falan da oluşturamazlar. Hoş, foton kuşağı savunucularının bahsettikleri kuşağın ne olduğundan da haberleri yoktur ama, bol keseden sallamak bedava olduğu için bol bol konuşurlar.
Güneşten fotonlar haricinde yayılan nötrinoların milyarlarcası her saniye vücudumuzun içinden geçer. Bu durum, geceleri de hiçbir fark olmadan aynıdır. Nötrinolar madde ile hemen hemen hiç ilişki içine girmedikleri için geceleri Dünya’nın diğer tarafından, yerküreye girer, 13 bin kilometrelik kaya ve demir katmanını “sanki yokmuş gibi” geçerek vücudumuza girer ve yine hiç yokmuşuz gibi çıkıp gider. Yani vücudumuzdan geçen Güneş kaynaklı nötrino sayısı gece ve gündüz boyunca aynıdır.
Enerji ve enerji formu tanımlamaları her ne kadar mistik ve havalı dursa da, enerji dediğiniz şeyin e=mc2 ile açıklanabilen, maddenin bir hali olduğu gerçeğini unutmamalısınız. Enerji, olağanüstü garip, mistik bir şey değildir. Maddenin etkisini anlayabilmemize yarayan bir tanımlamadır. Enerji bir araya geldikçe bildiğimiz maddeyi oluşturur ve aynen tahmin edeceğiniz gibi, bildiğimiz fizik kurallarına tabidir.
Bir gezegenden üzerinize gelen ve sizi etkileyeceğiniz düşündüğünüz partiküllerden çok daha fazlasını çevrenizdeki cisimlerden alırsınız. Örneğin 10 metre ilerideki bir elektrik ampulünden gelen ışık ve enerji, Satürn veya Jüpiter’den gelenden binlerce kat daha fazladır. Bilgisayarınızın veya televizyonunun hoparlörlerinin manyetik alanı, size Dünya’nın manyetik alanından kat kat daha fazla etki eder.
Yine, “x burcu kişisi bilimde ileridir, sanatta süperdi, ondan duygusal yoktur” gibi klişeler de burç safsatası savunucuları tarafından sıklıkla dile getirilir. Hatta “y” burcunun ünlüleri şunlardır gibi listeler hazırlanır. Okuyanlar da kolaylıkla (ve de gururla) burçlarından çıkmış bu ünlüleri sahiplenir, kendileriyle bağdaştırır.
Oysa, “büyük sanatçıların çıktığı” iddia edilen burçlar haricinde, herhangi bir diğer burçtan çıkan büyük sanatçıları veya bilim insanlarını ayrı ayrı listelediğinizde o iddia edilen burç mensupları ile eşit sayıda olduklarını görürsünüz. Çok ünlü ve başarılı insanlar da aynı biçimde her burçtan eşit sayıda çıkar; çok kötü, nefret edilesi insanlar da… İstatistik bilimi tüm bunları net biçimde ortaya koymasına karşın, astroloji safsatasını savunan insanlar ısrarla burçlara ve kaderlerini gezegenlerin, yıldızların konumlarının belirlediğine inanmayı sürdürürler.
Bir gezegenden veya yıldızdan gelebilecek “herhangi” bir fiziksel etkinin çok çok daha fazlasını çevrenizde bulunan cisimler size uygular demiştik. Ve bildiğiniz gibi çevrenizdeki bu cisimler sürekli bir değişim halindedir. O halde kaderinizi veya ruhsal durumunuzu gökcisimlerinde değil, bu cisimlerde aramanız daha mantıklı olacak. Tabii bunda bir mantık görebiliyorsanız.
Ünlü bir gökbilim profesörü olan Ethem Derman’ın söylediği gibi: “Doğum anında ebenizin etkisi Satürn’ün etkisinden daha fazladır”.
Zafer Emecan
Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı‘nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz
GÖKBİLİM DÜKKANI’NA GİT