Bilindiği gibi büyük veya küçük her cisim bir kütle çekimine sahiptir ve yine büyüklüğünden bağımsız olarak başka bir cismin kütle çekiminden öyle ya da böyle etkilenir. Bu etkileşim, Lagrange noktaları gibi özel alanların oluşmasını da sağlar.
Çok büyük bir kütle olan Dünya gezegeninin kütle çekiminden etkilenir ve üzerine doğru çekilirsiniz. Ancak, siz de Dünya’yı aynı biçimde kendinize doğru çekersiniz. Tabi, sizin kütle çekiminiz Dünya için zırhlı bir tanka atılan taş kadar önemsizdir ve ölçebileceğiniz hiçbir etkiye yol açmaz.
Boyutlar ve kütleler büyümeye başladıkça iş değişir. Örneğin gezegenimizin kütle çekimi Ay üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Onu kendi yörüngesinde tutar ve Ay hiçbir yere kaçamaz.
Ancak, Ay’ın da güçlü bir kütle çekimi vardır ve gezegenimiz üzerinde hatırı sayılır bir etkiye sahiptir. Oldukça büyük bir kütle olduğu için gezegenimizin dönüş hızına etki eder. Ayrıca, gel-git kuvvetleri ile gezegenimizi çekiştirir, denizleri kabartır, yer kabuğunu eğer, büker.
Şimdi bakış açımızı genişletip şunu düşünelim;
Dünya’nın güçlü bir kütle çekimi var. Ay’ın da var. Eğer Ay’a yakın isek, onun kütle çekimi baskın olur ve bizi çeker. Ama Dünya’ya daha yakın isek, bu kez de Dünya’nın kütle çekimi bizi çeker. Peki, biz öyle bir yerde duralım ki, hem Ay’ın, hem de Dünya’nın kütle çekimi bize eşit derecede etki etsin. Biri diğerinden üstün olmasın. Bu durumda ne olur?
O noktada, ikisinin arasında sabit biçimde ve “güvenle” kalabilirsiniz. İşte en temel anlatımı ile Lagrange noktası budur. İki gökcisminin kütle çekimlerinin birbirini dengelediği, dolayısıyla kütle çekimi hiç yokmuş gibi hissedebileceğiniz bir yerdir. İsmini, bu konuda yaptığı çalışmalarıyla bilinen İtalyan astronom ve matematikçi Louis Lagrange‘dan (1736-1813) almıştır.
Ancak Lagrange noktalarının sayısı, iki gökcismi arasındaki kütle çekiminin “eşitlendiği” tek bir yerle sınırlı değildir. Birbiriyle ilişkili iki gökcisminin yörüngeleri üzerinde 5 adet ana Lagrange noktası bulunur. Bunları sırasıyla inceleyelim:
L1 Noktası:
Bu nokta, yukarıda izah ettiğimiz biçimde, her iki gökcisminin arasında kalan ve iki gökcisminin de kütleçekim güçlerinin eşitlendiği noktadır. (Dünya ve Ay arasındaki L1 noktası, gezegenimizden 321 bin km ötede yer alır.) Meraklısı için L1 noktasının hesaplanması için kullanılan matematiksel formül şudur:
(“r” küçük, “R” büyük gökcismi arasındaki mesafe. “M1” küçük, “M2” büyük cismin kütlesi)
L2 Noktası:
Küçük gökcisminin “arka tarafında” yine her iki gökcisminin kütle çekiminin eşit hale geldiği bir alan bulunur. L2 noktası, tam burasıdır. (Dünya ve Ay örneğinde L2 noktası, gezegenimizden 444 bin km ötede yer alır.) Şu şekilde formülize edilir:
L3 Noktası:
Küçük gökcisminin arka tarafında olduğu gibi, büyük gökcisminin de arkasında bir Lagrange noktası yer alır. Burada da her iki gökcisminin uyguladığı çekim kuvveti birbirine eşittir. (Dünya ve Ay ikilisi için L3 noktası, gezegenimizden 386 bin km ötede yer alır.) Matematiksel ifadesi şudur:
L4 ve L5 Noktası
Lagrange noktaları arasında en ilginç özellik gösteren iki noktadır. Büyük ve Küçük gezegene eşit uzaklıkta doğrularla, 60 derecelik bir dik üçgen çizerseniz, L4 ve L5 noktalarını bulursunuz. Bu noktada büyük gezegenin kütle çekimi etkindir, ancak, küçük gezegenin kütle çekimi de “kilit” etkisi yaratır. Bunu daha sonra açıklayacağız. (Dünya ve Ay ikilisi için L4/5 noktası, gezegenimizden “ortalam” 382 bin km ötede yer alır.)
Lagrange noktaları ne işi yarar?
Gökcisimleri arasındaki bu noktaların gökbilimde birçok kullanımı var. Örneğin, L1 noktasına yerleştirdiğiniz bir uzay aracı, Dünya ve Ay arasında stabil bir yörüngeye oturmuş olur. Bu yörüngedeki cisim, Ay ile beraber sabit bir noktada kalmak üzere gezegenimiz çevresinde dolanır. Böylelikle hem Dünya’yı, hem de Ay’ı aynı anda kesintisiz gözlemleyebileceğiniz bir yer elde etmiş olursunuz.
Buna benzer bir durum, L2 ve L3 noktaları için de geçerlidir. Buralarda bulunan uzay araçları çok uzun bir süre boyunca yörünge düzeltmesine gerek kalmadan stabil bir yörüngede dolanırlar.
İlginç özelliğe sahip olduğunu söylediğimiz L4 ve L5 noktaları ise “kararlılık”ları ile uzay çalışmaları için eşsiz bir fırsat sunar. L1, L2 ve L3 noktalarında bulunan cisimler her ne kadar çok uzun süre kararlı kalabilseler de, önünde sonunda büyük veya küçük gökcisimlerinden biri tarafından kendilerine çekilerek bu kararlılıklarını yitirirler. Oysa Lagrange 4 ve 5 noktaları çok daha kararlıdırlar. Burada neredeyse sonsuza kadar sabit kalabilirsiniz.
Aslında 4 ve 5’inci noktalar için bir “tuzak” sıfatını da kullanabiliriz. Çünkü, birçok gezegenin bu yörüngesi, buraya hapsolmuş gökcisimleri ile doludur. Örneğin, Jüpiter’in Güneş etrafındaki yörüngesinde bulunan L4 ve L5 noktalarına yüzbinlerce asteroid hapsolmuş durumdadır. Bu asteroidler Trojans (Troyalılar) olarak bilinir. Eğer bir gök cismi, bu noktaya gezegenin yörünge hızı ve doğrultusuna eşit veya yakın bir biçimde girerse, kaçınılmaz olarak burada hapsolur ve yörüngesine artık gezegenin L4/5 Lagrange noktasında kalacak biçimde devam eder.
Bu noktalar o kadar kararlıdır ki, L4 ve 5 noktalarına hapsolmuş asteroidler ve toz bulutları, gökcisimlerinin ömür süreci boyunca burada kalabilirler. Sadece Jüpiter’de değil, Güneş Sistemi’ndeki hemen her gezegenin, Mars’ın, Dünya’nın, Satürn’ün, Uranüs’ün 4. ve 5. Lagrange noktaları böylesi Troyalı göktaşları (ve de toz) barındırır. Ancak, asteroid kuşağına yakın olan Jüpiter’in ve Kuiper Kuşağı’na yakın olan Neptün’ün Troyalıları sayıca çok daha kalabalıktır.
Nasıl kullanıyoruz?
Lagrange noktalarının gökbilim açısından önemli olduğunu, buralara yerleştirilen uzay araçlarının kararlı yörüngeleri nedeniyle avantajlı çalışma koşullarına sahip olduğuna değinmiştik. Gezegenimiz Dünya/Ay ve Dünya/Güneş arasındaki noktalarda da bunun gereği çok sayıda uzay aracı bulunuyor:
SOHO Güneş Gözlem Uydusu, Dünya ve Güneş arasındaki L1 noktasında bulunuyor. Bu nokta, gezegenimizden 1.5 milyon km uzakta yer alıyor ve Güneş ile Dünya’nın çekim güçleri burada dengelendiği için SOHO uydusu kalıcı olarak buraya yerleşebildi ve Güneş gözlemini sürdürüyor.
Dünya-Güneş arasındaki, ikinci nokta olan ve Güneş yönünde Dünya’nın tam arkasında kalan L2 noktasında ise, Wilkinson Mikrodalga Düzensizlik Sondası (WMAP) yer alıyor. Burada Dünya Güneş’i tam olarak gölgelediği için, WMAP aracı yıldızımızın ışınımından etkilenmeden Kozmik Fon Işınımı’nın ölçümünü yapabiliyor. Gelecekte Hubble Uzay Teleskobu‘nun yerine kullanılması planlanan James Webb Uzay Teleskobu da yine L2 bölgesindeki bu yörüngeye yerleştirilecektir.
Bunların yanında, Lagrange noktaları gelecekte kurulabilecek yörüngesel uzay kolonileri için de iyi birer konaklama yeri olarak görülüyor. Örneğin Dünya yörüngesinde L4 ve 5 noktalarına kurulacak bir koloni (veya uzay istasyonu) hem gezegenimize, hem de Ay’a eşit uzaklıkta (yaklaşık 380 bin km) olacağı için her ikisine de ulaşma açısından avantajlı ve güvenli bir konumda yer alacak. Dünya ve Ay arasındaki L1 noktası da yine ulaşım için bir “ara istasyon” olması bakımından önemli. Gelecekte burada Dünya-Ay arası yolculuklar için bir “dinlenme tesisi” kurulabilir.
Kısacası Lagrange noktaları, hem bugünkü uzay gözlemlerimiz, hem de gelecekteki uzay yerleşimlerimiz için kilit öneme sahip kütle çekimsel konaklama alanları olarak nitelenebilirler.
Hazırlayan: Zafer Emecan
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
Güneş'e Bir Metre Bile Daha Yakın Olsak Ölürdük Safsatası
Bazıları bu iddiayı; "Dünya Güneş'e...
Asteroit Kuşağından Geçmek Ne Derece Tehlikeli Olabilir?
Bilim Kurgu filmlerinde genellikle ...
40 Yıl İçinde Alpha Centauri'ye Ulaşmamız Mümkün Mü?
2016 yılında, ortalık insanlık adın...
NASA Videolarında Görülen "UFO"lar
Son yılların modası, uzay görevleri...