Unutmayın, bir meteor çarpışmasından koşarak kaçamazsınız. Dinozorlar bunu denediler, başaramadılar ve hepimiz işe yaramayacağını gayet iyi biliyoruz.

Meteor çarpışmaları, her gökcisminin olduğu gibi Dünya’nın da kaçınmasının mümkün olmadığı sıradan bir “doğa olayı”. Gezegenimiz gerçekte sürekli bir meteor bombardımanı altında yaşıyor ve biz bunların çoğundan haberdar olmuyoruz. Küçük çaplı meteorlar çoğunlukla gezegenimizin %70’inden fazlasını kaplayan okyanuslara, ya da karaların insan yerleşiminden uzak %80’lik dilimine, ıssız dağ başlarına düşüyor. Çoğunu görmüyoruz bile. Arada şehirlere, köy ve kasabalara yakın düşenler olduğunda ise, bunu görüp nadir rastlanan bir olay sanıyoruz. Oysa belki de şu anda Ural Dağları’na, Atlas Okyanusu’nun ortalarına küçük bir meteor düşmüş olabilir. Bilemeyiz…

Meteorlar birkaç milimetre büyüklükten, birkaç kilometre çapa sahip dev kaya yığınlarına kadar sayısız boyutta ve biçimde olabiliyorlar. Gökcisimleri için genel bir kural vardır; boyutunuz küçük ise sayınız çok, büyük ise azdır. Meteorlar da bu genel kurala uyarlar. Küçük boyutlu meteorların sayısı, daha büyük boyutlu olanlardan çok daha fazladır. Örneğin, mikrometeor diye anılan ve boyları birkaç milimetre ile bir irice bir taş büyüklüğünde olan meteorların miktarı muazzam boyutlardadır. Ve bu mikrometeorlar, durmaksızın gezegenimize çarparlar. Geceleri yıldız kayması olarak gördüğünüz şey, aslında bu minicik meteorların atmosferimize girip yandığında ortaya çıkardıkları ışıltıdır.

Meteor Çarpışmaları
2003-2013 yılları arasında gezegenimizin atmosferine giren (ve bir kısmı yüzeye ulaşabilen) göktaşlarının konumları. Sarılar gündüz, maviler gece düşenler. Alttaki skala ise, ortaya çıkardıkları enerjiyi giga joule cinsinden veriyor.

Boyutlar büyüdükçe sayı azalır. Gezegenimize çarpma ihtimalleri de düşer. Ancak, bu ihtimalin düşüklüğü, düzenli olarak meteor çarpışmaları yaşadığımız gerçeğini değiştirmez. Gökbilimcilerin yaptığı hesaplara göre, her 100 yılda bir yeryüzüne ulaşabilen, ancak pek hasara yol açmayan birkaç metre çapında bir meteor gezegenimize düşer. Her birkaç bin yılda bir ise, irice bir krater açma potansiyeli olan, ama verdiği hasar sadece yakın çevresi ile sınırlı olan büyüklükte meteor yeryüzüne ulaşır.

Zaman aralığı arttıkça, büyük meteorların çarpma ihtimali de artar. Ortalama her on-onbeş bin yılda bir, rahatlıkla büyük bir şehri veya ülkeyi haritadan silebilecek büyüklükte bir göktaşı çarpmasına maruz kalırız. Bu tarz büyük çarpışmalar çok büyük yıkıma sebep olduğu gibi, küresel çapta felaketlere de yol açar. Ve yine her birkaç yüzbin yılda bir de, yeryüzündeki hayatın büyük kısmını yok edebilecek olan, birkaç km çapındaki büyük göktaşları gezegenimize düşer.

Öncelikle şunu söyleyelim: Meteor çarpmalarının ortaya çıkardığı patlama etkisi, ancak atom bombaları ile kıyaslanabilecek büyüklüktedir. Sadece 100 metre çapında bir göktaşı, yeryüzüne düştüğünde japonya’ya atılan atom bombasının yüzlerce katı büyüklüğünde bir etki yaratır. Unutmayın, ABD Arizona’daki 1.2 km çapa sahip krateri oluşturan meteorun boyutu 30 ila 50 metre civarındaydı.

Barringer Krateri
ABD Arizona’daki 1.2 km çapındaki Barringer Krateri, sadece 50 metre çaplı bir meteorun çapmasıyla meydana gelmiştir.

Bir meteor çarpmasından korunmanın yolu biraz şanslı olmaktan ve çarpışmayı makul bir süre önce öğrenmekten geçer. Bu konuda fazla iyimser konuşmak gereksiz olduğu için baştan söyleyelim; bulunduğunuz bölgenin birkaç km yakınına düşecek 100 metre çapında bir meteordan kurtulma ihtimaliniz, sayısal lotoyu üst üste iki kere kazanma ihtimalinizden daha düşüktür.

Ne yapabilirsiniz peki? Böyle bir meteorun yakınınıza düşeceği haberini aldığınızda ilk yapmayı düşünmeniz gereken şey, bir an önce o bölgeden olabildiğince uzağa gitmek olmalı. Bunu nasıl yapabilirsiniz bilmiyorum ama, 100 metre çapında bir meteor, çarptığı bölgede birkaç km çapında dev bir krater açar. Bu kraterin içinde yer alan bölgede ne yaparsanız yapın, hayatta kalma şansınız yoktur. Büyük ihtimalle hiçbir şey hissetmeden milisaniyeler içinde buharlaşırsınız.

Eğer bu kraterin birkaç km yakınında yer alıyorsanız, oluşacak şok dalgası ile paramparça olursunuz. Eğer yine oluşacak kraterden birkaç km uzakta bir yeraltı sığınağına girdi iseniz, oluşacak devasa sarsıntı büyük ihtimalle sığınağınızı veya sığınağınızın çıkışını yerlebir edecektir. Ama sığınağınızın ayakta kalacağını farzedelim biz.

krater
Yeryüzünde çok sayıda meteor krateri bulunuyor. Bunların büyük kısmı bu fotoğraftaki krater gibi suyla dolup göle dönüştüğü veya deniz altında bulunduğu için göze çarpmıyor.

Çarpışma sırasında çok büyük bir ısı enerjisi açığa çıkacaktır. Bu enerji, çarpışma bölgesindeki tüm havanın hızla yükselmesine neden olur ve o bölgede dev bir hava boşluğu meydana gelir. Ancak, bu hava boşluğunun dolması gerektiğinden, çarpışma bölgesinin çevresindeki daha soğuk hava muazzam bir hızla yükselen havanın yerini almaya çalışır. Bu, çok büyük bir vakum etkisi yaratır ve sığınağınızın içindeki tüm hava aniden boşalır. Yani hasar görmeseniz bile, havasızlıktan boğulursunuz. Dolayısıyla sığınağınızın bir havalandırma girişi olmaması, sıkıca kapalı, kendi kendine yeter bir oksijen sistemine sahip olması gerekir.

Göktaşı biraz daha büyük ise, örneğin 200 metre çapa sahipse, yukarıda anlattığımız senaryo çok daha büyük boyutlarda gerçekleşir. Krater daha fazla büyür ve kraterin çevresindeki yaşamın tümüyle silineceği alanın çapı da onlarca km’ye çıkar. Dolayısıyla, 200 metre çapında bir göktaşının örneğin İstanbul‘a düşeceği haberini aldıysanız, yapacağınız en akıllıca iş saklanmayı gizlenmeyi bırakıp en yakın güvenli şehirler olan Bursa, Zonguldak veya Edirne gibi yerlere gitmek olmalı. Bu şehirlerde hayatta kalma ihtimaliniz epey yüksek olur. Bu arada gideceğiniz şehrin denize yakın bir kısmında bulunmayın. İstanbul’a bu boyutta bir meteor düştüğünde, büyük tsunamilere sebep olacaktır. Meteordan kaçarken tsunamiye yakalanırsınız mazallah.

300-400 metre çapa sahip bir göktaşını haber aldıysanız, size tavsiyemiz en az 500 km uzakta bir şehre kaçmanız. Burada hayatta kalma ihtimaliniz artar. Ancak, böylesi büyük bir çarpışma gökyüzünü zehirli gazlarla, duman ve isle dolduracaktır. Ülkenin üstünden bu zehirli ve karanlık dumanın kalkması haftalar sürecektir. Bu süre içerisinde binlerce insan zehirlenerek hayatını kaybedecek. Dolayısıyla buna bir çözüm bulmanız gerekir. Sürekli gaz maskesi ile dolaşın. Güneş ışınları kesilip hava aniden soğuyacağından sıkı giyinin, ısınma yöntemleri geliştirin.

Yucatan Meteor - Asteroit
Yucatan’daki devasa Chicxulub Krateri. Bu krater sadece 10 km çapında bir göktaşının gezegenimize çarpması sonucu oluşmuştur ve çapı yaklaşık 180 km’dir. Çarpmanın yıkıcı etkisi öylesine büyük olmuştur ki, yeryüzündeki canlı türlerinin %90’ından fazlasının nesli tükenmiştir.

Meteorun boyu biraz daha büyüdüğünde, örneğin 1 km’ye çıktığında Türkiye’nin neresinde olursanız olun, haberi duyduğunuz anda ülkeyi terketmenin hesaplarını yapmaya başlayın. Uzağa gidin, epeyce uzağa. Örneğin Finlandiya, Portekiz, Nijerya (Boko Haram’dan uzak bir yerine), Hindistan, Çin, Japonya ve hatta mümkünse Avustralya veya Amerika’ya gidin. Çarpmanın yarattığı yıkımlardan burada kurtulabilirsiniz. Ama unutmayın, yıkımdan kurtulsanız bile sizi çok zor bir hayat bekliyor olacak.

Güneş uzun süre, aylar boyunca gökyüzünde görünmeyecek. Bitkilerin, çam, kavak, çınar gibi dayanıklı ağaçlar haricinde çoğu ölecek, ortalık çok soğuk olacağından hayvanlar telef olacaklar. Bol ağaçlık bir yerde olmaya özen gösterin bu yüzden. Isınmak için bol bol keseceğiniz ağaç olur. Yiyecek sorununu da hallederseniz, 1-2 yıl kadar dayanmaya çalışın. Bu arada, Türkiye’ye dönemeyeceksiniz, çünkü malesef ülkemizin ortasında en az 50 km çapa sahip bir krater olacak ve bu kraterin yüzlerce kilometre çevresindeki alan tümüyle çölleşecek. Çölde yaşarım diyorsanız, siz bilirsiniz tabi. Nasılsa hayatta kaldınız, keyif sizin.

Eğer gezegenimize yaklaşan 5 ila 10 km çapında bir göktaşını haber aldıysanız, üzgünüm ama Dünya üzerinde hayatta kalabilmeniz pek mümkün değil. Çarpma etkisinden kurtulsanız bile, atmosfere yayılan sıcak yakıcı havanın etkisiyle canlı canlı pişip öleceksiniz. Çarpma bölgesinden çok uzakta, 10 bin km kadar ötede iseniniz, yer altında bir sığınakta saklanmayı deneyebilirsiniz. Ancak, bulunduğunuz sığınağın da darmadağın olacak yerkabuğuyla birlikte yok olma tehlikesi var. Ama bir şekilde hayatta kalabilirseniz, böcek ve solucan yiyerek, şanslıysanız bir iki fare yakalayarak, yosunları kemirerek hayatınızı sürdürebilirsiniz.

Ama unutmayın; Dünya bitti. Sizin ömür süreciniz içinde bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Güneş ışığı onlarca yıl boyunca gökyüzü kaplayan toz yüzünden görünmeyecek. Dünya buz tutmuş bir gezegen haline gelecek.

Meteor - Asteroit
50 km’den büyük bir meteorun gezegenimize çarpması durumunda malesef kurtuluş şansınız hemen hemen hiçtir. Çarpmanın yarattığı güç o kadar fazla olacaktır ki, yerkabuğunun büyük bir kısmı eriyecek, geri kalan kısmı da kelimenin tam anlamıyla alt-üst olacaktır.

Haaa şansınız varsa, o günlerde Mars ve Ay turizmi başlamışsa hemen oraya kaçın. Böbreğinizi satıp Mars bileti alın. Yapamıyorsanız, yukarıda söylediğimiz şekilde hayatta kalmaya çalışın.

Çarpacak göktaşı eğer 20-100 km arasında ise, boşuna kurtulma yolları aramayın. Kalan günlerinizin tadını çıkarın. Ya da az önceki tavsiyemize uyup, böbreğinizi satın ve Mars’a kaçın. Çünkü Dünya tümüyle yerle bir olacak. Mikroorganizmalardan başka hayatta kalabilecek neredeyse hiçbir canlı kalmayacak.

Umarız bir meteor çarpışmasıyla karşı karşıya kalırsanız, bu söylediklerimiz işinize yarar. Ya da en iyisi şansınıza güvenin ve ömür süreciniz boyunca böyle birşey ile karşılaşmamayı umun. Bol şanslar…

Hazırlayan: Zafer Emecan


Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı‘nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz
GÖKBİLİM DÜKKANI’NA GİT