Güneş Sistemi’nde birden fazla asteroit kuşağı bulunmasına karşın, asteroitlerin ana mekanı olan ve sisteme ilk baktığımızda Mars ve Jüpiter’in arasındaki gözümüzden kaçmayan boşluğu mekan edinen Asteroit Kuşağı hiç kuşkusuz bunlar arasında en büyükleri en göze batanı.

Güneş Sistemi’nin sayıca oldukça fazla olan irili ufaklı asteroitleri için, “yıldız olamamış, gezegen olamamış, hiçbir şey olmayı becerememiş; bundan ötürü de ‘kaya parçaları olarak kalmış yığınlar’, ‘sistemin; çöpleri, molozları, enkazları” isimlerini verebiliriz. Bu kadarını hak etmiyorlar, çok üstlerine gittiniz derseniz de ‘minyatür gezegenler’ diyebilirsiniz onlar için. Karar sizin.

Pekii, bu asteroit denilen cisimlerin her gün arka bahçede ve yolda gördüğümüz kayalardan farkı ne derseniz üç çeşit asteroit tipinden bahsedebiliriz. Karbonlu, silikatlı ve metalik.Bir asteroitin şekli ve bileşimi, ne zaman neyden meydana geldiğiyle ve herhangi bir çarpışma geçirip geçirmediğiyle oldukça bağlantılı.

Mars ve Jüpiter’in yörüngeleri arasındaki asteroit kuşağı

 

Başlangıçta, Güneş sistemi daha yolun başındayken çoğu asteroit bugün keşfettiklerimizden daha büyük ve değişkendi. Gezegenler oluşma aşamasındayken, daha fazla maddeyi kendine çektiler ve giderek büyüdüler. Tabii burada en büyük payı Jüpiter’in aldığını söylememize bile gerek yok. Jüpiter çevresinden oldukça malzeme çaldı ama hepsini değil, yörüngesinde çok fazla enkaz bıraktı.

Bazıları oldukça küçükken, bazıları muhtemelen gezegenlerden daha küçük, orta boyutlarda cisimler oluşturmak için bir araya geldi. Metal gibi ağır maddeler orta kısımda toplanırken, daha hafif maddeler mantoyu ve yer kabuğunu oluşturdu. Güneş sisteminin gençliği gerçekten de çok fırtınalıydı, her yer savaş alanı gibiydi, çarpışmalarla çoğu asteroit parçalara ayrıldı. Bugün bu kadar fazla asteroit görmemizin sebebi de bu olabilir. Büyük ihtimalle milyarlarca yıl önce Mars ve Jüpiter arasında çok daha fazlası vardı ama ya Jüpiter tarafından yalanıp yutuldular ya da gezegenlerin muazzam çekimi onları fırlatarak yörüngelerini değiştirdi.

Söylediğimiz gibi çoğu asteroit Mars ile Jüpiter arasındaki kuşakta yaşarken, bir kısmı ise grup olarak gezegenler arasında dolaşmayı tercih eder. Hepsinin aynı yönde gezdikleri gerçeğine rağmen, düşük hızda gerçekleşen çarpışmalar, asteroitlerin sürekli olarak daha küçük parçalara ayrılmasına sebep olur. Kuşağın dışında, Trojan grubu gibi Jüpiter’in yörüngesine kapılan veya Amor ya da Apollo grupları gibi Dünya’nın ve Mars’ın güzergahından geçen veya Aten grubu gibi bizimle neredeyse aynı yörüngede olan bazı gruplar da vardır. Neyse ki aynı yörüngede olmamız her zaman çarpışacağımız anlamına gelmez. Çünkü yörüngeleri saptırılabilir ve Dünya’nın yörüngesiyle çarpışması engellenebilir.

Dünya ile etkileşime geçmeleri halinde ise oldukça tehlikeli ve tatmin edilemez olabilirler. Yani, bir asteroit Güneş’in hatta Dünya’nın yörüngesinde binlerce yıl dönse bile bizimle hiç etkileşime geçmeyebilir de ama yörüngedeyken ufak bir kayma, bizim için pek de hoş olmayan şeylere sebep olabilir.

Biz şimdi Dünya’ya yakın asteroitlere bir göz atalım:

Ceres: Teknik olarak cüce gezegen olarak kabul edilen Ceres, adını Romalıların tarım tanrıçasından alır. Açık arayla asteroit kuşağının en ağır olan cismi Ceres diğer komşularıyla kıyasla çok büyük ve kuşağın toplam kütlesinin %32’sini oluşturur.

Apollo: Apollo asteroitleri yörüngeleri Dünya’nın yörüngesiyle çakışan asteroit grubudur. Zamanının çoğunu Dünya’nın yörüngesinin dışında geçiren Apollo asteroitleri Dünya’ya çok yakınlaşmaları sonucu potansiyel tehdit oluşturabilirler.2013’de Rusya’nın Chelyabinsk kentinin üzerinde patlayan, camların kırılması, binaların tahrip olmasına ve 1500 kişinin yaralanmasına sebep olan Chelyabinsk meteoru Apollo sınıfı bir asteroittir.

Amor: Dünya’nın yörüngesine yaklaşan ama onunla çakışmayan asteroit grubudur. Yörüngeleri Dünya’nın yörüngesine göre Güneş’e daha uzaktır. Çoğunlukla Dünya ve Mars arasında konumlanmışlardır ve Amor grubuna ait olan Eros, yörüngesine uzay aracı gönderilen ilk asteroittir.

amor

Aten: Yörüngeleri Dünya ile çakışan asteroitlerdir ama Apollo asteroitlerinin aksine, Aten’ler zamanının çoğunu Dünya’nın yörüngesinin içinde geçirir. Aten asteroitlerinin en ünlüsü olan Cruithne, Dünya ile neredeyse Dünya ile aynı yörüngeyi takip eder.

Eros: Eros, onda bir şansla olsa da gelecek bir milyon yıl içinde Mars’a ya da Dünya’ya çarpması muhtemel bir asteroittir. Ayrıca Dünya’ya yakın asteroitler içinde en büyük ve üzerinde en çok çalışılmış olanlardan biridir. Aslına bakarsınız, Eros bir sonda tarafından ziyaret edildi ve üzerinde yapılan araştırmalar sayesinde bu asteroit hakkında oldukça fazla bilgiye sahibiz.

İkarus: Apollo asteroid sınıfının bir üyesi olan İkarus, günberi döneminde Güneş’e Merkür’den bile daha yakın olması gibi alışılmadık özelliklere sahiptir. Adını Yunan mitolojisindeki Güneş’e uçan İkarus’dan alan asteroid, Dünya’ya yakın seyreden asteroidler arasında en az tehlikeli olanıdır. 9, 19, 28 yıl arayla Dünya’ya yaklaşan İkarus, Dünya’ya en yakın olduğu zaman 6,355,200 km uzaklıkta bulunabiliyor. Yani, İkarus’un Dünya’ya en yakın olduğu zaman Ay’ın bizden 16 kat uzakta olması gibi.

Hidalgo: Hidalgo, asteroid kuşağının dış kısmında yer alan herhangi bir asteroide göre en uzun yörünge süresine sahiptir. Bir tam turunu tamamlaması 13 yıl sürüyor. Eksen eğikliği fazladır. Bu nedenle, Jüpiter ile birlikte yakın bir karşılaşma yaşayayabileceği öngörülüyor.

Adonis: Adonis, Apollo asteroidleri sınıfında 1936’da keşfedilen ikinci asteroiddir. Adını Yunan mitolojisindeki bir karakterden alan Adonis’in, içinde bulunduğumuz yüzyılda Dünya’ya 6 kere yakın geçişte bulunması bekleniyor.

asteroit

Neyse, gözünüz korkmadan söyleyelim ki, uzayda geçen aksiyon filmlerinde kötü adamları alt etmeye çalışan ve asteroit kuşağı boyunca uzay gemileriyle oraya buraya saldırıp kaçan insanlar görürsünüz. Fakat gerçekte asteroit kuşağı çoğunlukla boş uzaydan ibaret. Eğer bir asteroitin üzerinde olsaydınız, başka bir asteroidi çıplak gözle görmeyebilirdiniz bile. Ayrıca oldukça çok olmalarına rağmen, ana kuşaktaki tüm asteroitleri tek bir yere toplasaydınız, Ay’ımızdan bile çok daha küçük olurlardı.

Peki bir tehlike karşısında neler yapılabilir ona bakalım şimdide:

Dünya’ya yaklaşmakta olan bir asteroit nasıl durdurulabilir?

  1. Nükleeer Patlama:Bu yöntem asteroitin bir nükleer bombayla yok edilmesini içeriyor.Fakat patlamanın asteroiti sadece daha küçük parçalara bölmesi bir takım sorunlara neden olabilir.
  2. Çoklu Patlama:Asteroit birden fazla nükleer bombayla patlatılarak etkisiz hale getirilebilir, yönü değiştirilebilir.
  3. Kinetik çarpma aygıtı:Yine ikinci seçenekle benzer olmak üzere, bu yöntemde asteroite katı bir çarpma aygıtı yollanarak ivmesi değiştirilebilir başka bir rotaya yollanabilir.
  4. Güneş yelkeni:Bu metot da asteroite 5.000 km genişliğinde bir Güneş yelkeni eklemlenir. Güneş ışığının sürekli basıncı yavaş yavaş asteroitin rotasını değiştirecektir.
  5. Dev matkap:Dev bir uzay matkabı asteroite yollanabilir, asteroiti uzaya saçmadan önce iç kısımlarına girerek kütlesini azaltabilir ve rotasını değiştirebilir.
  6. Boyama:Asteroitin parçaları boyanarak, asteroitin Güneş’e bakan yüzü tarafından yayılan termal radyasyon miktarı arttırılabilir ve yönü değiştirilebilir.

Listelenebilen bu yöntemlerin arasında, Rus bilim adamları, asteroidlerin dünyaya çarpmasını veya zarar vermesini önlemenin en etkin yolunun, her ne kadar uzayda kullanımı yasak olsa da, nükleer bir patlama olduğunu düşünüyor. Doğal olarak, Dünya’daki hayata büyük bir zarar verecek veya yok edecek bir asteroidin söz konusu olması halinde de bu yasakların göz ardı edilebileceği düşünülüyor.

Böyle bir görüntüyü hiç görmeyeceğiz belki de.

 

Uzmanlara göre ise “Eğer bir asteroidi parçalara ayıracak bir nükleer patlama gerçekleştirilirse, asteroitte madde azalımı olur, böylece asteroidin yörüngesini değiştirecek bir jet tepkisi oluşur. Bu değişiklik en çok asteroit Dünya’ya tekrar yaklaştığında etkili olur – böylece gezegenimizden daha güvenli bir uzaklığa doğru yönü değiştirilebilir.

Birkaç yıl önceye kadar bu mevzuyu, bilim kurgu filmlerinde işlenen bir senaryo olarak düşündüğümüzde bile heyecanlanıyorduk ki, NASA, ESA, JAXA ve RSA gibi dev uzay ajansları Dünya’ya çarpabilecek asteroitleri önceden belirleyebilecek bir ekip kurduklarını duyurdu. Dünya’nın yörüngesinin yakın çevresinde tarama yapacak olan bilim insanları, herhangi bir tehlike halinde, günler içerisinde gerekli mercilere raporlama yapacaklar ve yapıyorlar.

Reyhan Çelik

Kaynak: Yeni Fikirler: UZAY HAKKINDA HER ŞEY

(Bu yazımız, sitemizde ilk olarak 19 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmış, yeniden düzenlenerek tekrar yayına sunulmuştur.)