II. Dünya Savaşı başladığında Mount Wilson Gözlemevi (Rasathanesi) çalışanları da askere çağrıldı, bir kişi hariç: Alman bilim adamı Walter Baade (1893 – 1960).
Wilhelm Heinrich Walter Baade, 24 Mart 1893 tarihinde Almanya’da doğdu. Göttingen Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Baade 1919’da Hamburg Gözlemevinde çalışmaya başladı. 1931 Hamburg’dan ayrılıp Los Angeles’a geldi ve Mount Wilson’a gelip zamanın en büyük teleskobu Hooker’un başına geçti. Lakin büyük abisi Hubble’den ona sıra gelmiyordu.
1939 yılında II. Dünya savaşı başladı. 1941’de Japonlar Hawaii’de bulunan Pearl Harbor’ı bombaladı ve bunun üzerine Amerika resmen II. Dünya Savaşına dahil oldu. Bugün artık yayınlanan belgelere göre anlıyoruz ki İngiliz gizli servisi Pearl Habor’a yapılacak saldırıyı 3 gün önce Amerikalılara bildirmesine rağmen, Amerikalılar bilinçli olarak tedbir almamış.
19 Şubat 1942’de Başkan Roosevelt 9066 numaralı başkanlık emriyle Kaliforniya’da yaşayan 120 bin Japon kökenli Amerikan vatandaşını mülklerini yok fiyatına sattırıp iç bölgelerde kurdukları kamplara taşıdılar ve başlarına onları gözetleyecek bir askeri birlik koydular. Aynı işlem Alman vatandaşları içinde geçerliydi. Bu gelişme üzerine Mount Wilson Gözlemevi çalışanları askere çağrıldı. Walter Baade ise Almanlar’la Amerikalılar savaşta olduğu için potansiyel düşman ilan edildi ve yargılandı.
Bilim adamlarının araya girmesiyle kampa gitmek yerine ev hapsinde kalacaktı. Mount Wilson’da bulunan lojmanından dışarı çıkmayacaktı. Sonra cezayı biraz hafifletip gözlemevinde de çalışmasına izin verdiler. Böylelikle Walter Badee gözlem evine hapsedilmiş oldu. Ayrıca savaş şartları geçerli olduğu için Los Angeles’ta geceleri hiçkimse ışık yakmıyordu. Çünkü Japon savaş uçakları gelirse ışık olan yerleri bombayalacak korkusu hakimdi.
Bir astronomun başına gelebilecek en güzel şey: Kapkaranlık bir gece ve dünyanın en büyük telekobu. Üstelik etrafta kimsecikler yok. Bütün bilim adamları savaşa çağrılmış. Ceza mı bu şimdi ödül mü? Bana göre ödül.
Walter Baade bu sayede tek başına zamanın en büyük teleskobuyla müthiş keşiflere imza attı. Hubble’ın yaptığı hesapları yeniden gözden geçirdi ve evrenin yaşının 13 milyar yıl olduğunu hesapladı. Hidalgo ve Icarus isimleri verilen 2 tane asteroid keşfetti. Süpernova patlamalarının kozmik ışık yaydığını ve nötron yıldızları oluşturduğunu gözlemledi. Yıldızları özelliklerine sıcak ve genç, yaşlı ve soğuk diye iki grupta inceledi.
Savaşın şekli belli olunca Pasadena şehri sınırları içerisinde kalmak şartıyla evinden dışarı çıkmasına izin verildi. Savaştan yıllar sonra, 1954 yılında keşiflerini yayınladı ve bilim dünyasını alt üst etti. Bu keşifleri sayesinde kendisine onlarca bilimsel ödül verildi. 1958 yılında Mount Wilson’dan ayrılıp Almanya’ya döndü. 25 Haziran 1960’da doğduğu şehirde öldü.
Hayat sürprizlerle dolu. Bizim hayır gördüklermizde şer, şer gördüklerimizde hayır olabilir. Sözümüzü Şemsi Tebrizinin bir sözüyle noktalayalım:
“Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.”
Zafer Acar