Başarılı astrofotoğrafçılarımızı, kendi ağızlarından size tanıttığımız, bu hobiye başlangıçlarını ve deneyimlerini aktardıkları yazı dizimize, Metin Altundemir ile devam ediyoruz.
Fotoğrafa ilgim; lise çağlarında fotoğrafçı bir arkadaşımın Rus pazarından aldığı antikalarla yaptığı siyah beyaz çekimleri beğenerek başladı. Karanlık oda, agrandizörler, kartlarda fotoğrafın belirmesi, kesilen çerçevelerle aydınlık yerleri pozlamaya devam ederek parlayan camın dışarısının kartta oluşan görüntüsü. Temel fotoğraf eğitimini arkadaşımdan o dönemde almış oldum.
Sonra üniversite sınavı araya girdi ve gitara yönelmemle fotoğraf ilgim rafa kalktı. Arada bir tatillerde basit manzara fotoğrafları çekmenin ötesine geçmedi. Çok yıllar sonra iş hayatının sıkıcılığından bir hobi edinme gereksinimiyle yarı profesyonel bir kamera alarak tekrar çekmeye başladım. Bu dönemlerde internette gezinirken, Royal Museums Greenwich’in her yıl düzenlediği astrofotoğraf yarışmasına denk geldim. 2012 yılında 13 yaşında bir çocuğun California çöllerinde çektiği, en çok konuşulan genç astrofotoğrafçılardan seçilmesine neden olan fotoğrafı gördüm. Astrofotoğraf konusunda merakım bu şekilde ateşlendi.
Daha önce kendi gözlerimle Samanyolu’nu sadece bir kere çok düzgün bir şekilde görmüştüm. Bolu’da merkezden uzak bir tepedeki bir köyde. Her yıl en fazla 15 gün zaman geçirebildiğim yazlığımızda yarı profesyonel makinamla denemelere başladım. Tatillerimin en az bir haftasını Perseid Meteor Yağmuru’na denk getiririm. Bu denemeler hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Hem Perseid açısından hem de makinemin gücü açısından istediklerimi yapamamıştım. Elimde sadece bir kaç takımyıldız ve ufak tefek yıldız izi fotoğrafı vardı. Yine de eğlence için çektiğim hayalet fotoğrafları ile uzun pozlama tecrübemi geliştirmeye başladım.
Astrofotoğrafçılık çok masraflı bir hobi. O dönem örneklerini internette gördüğüm fotoğrafları çekmek için, en temel ekipman için bile Türkiye’de küçük bir işletme yatırımı olabilecek miktarda paralar harcamak gerekiyordu. Bunu yapamadığımdan, kış aylarında yazın çektiğim fotoğrafları istifleme yöntemiyle işlemeye başladım. Bir kaç kısa yıldız izi time lapse’i yapmayı başarmıştım. Tabii ki çok yetersizdi.
İlk fırsatta yine yarı profesyonel ama 1200mm eşdeğerli (50X) zoom gücünde bir makine aldım. Ay fotoğrafları çekmek için bire birdi. Bu kamerayı 4 yıl geçmesine ragmen hala kullanıyorum. Astrofotoğraf adına ilk çekimlerim Ay fotoğrafları olmuştu. Her ne kadar manuel bir zoom halkası olmasa da bazen otomatik odaklaması sayesinde Ay yüzeyinin ayrıntılarını çekebilmeyi başarıyordum. Hatta Jüpiter ve Galilei uydularını nokta şeklinde olsa da ve Satürn’ü halkası belirli olacak şekilde fena bir renk kayması ile çekmeyi başarmıştım.
2013 yazında işten ayrılmamla beraber aldığım tazminatın bir kısmını ilk profesyonel kamerama harcadım. Giriş seviyesinin üstü, kit lensli bir kameraydı. Çektiğim fotoğraflarda Samanyolu’nun ilk ayrıntıları belirmeye başlamıştı. Bu seviyeden sonra ışık kirliliği, Ay’ın etkisi, nem oranı, Dünya’nın dönüşü gibi etkiler karşınıza çıkmaya başlıyor. Yine de “Bunu sen mi çektin gerçekten?” sorusuna sık sık maruz kalmak doğru yolda gittiğimin göstergesiydi. Bir sonraki yaz da aynı kamerayla geçti. Çektiğim fotoğrafları gören bir arkadaşımın referansıyla emlak ve panorama fotoğrafçısı olarak profesyonel fotoğrafçılık hayatım başladı.
Başka türde fotoğraf konularıyla ilgilenmek beni fotoğraf işleme konusunda geliştirdi. Sonunda ucuzlayan fiyatlarla tam kare ilk kameraya da sahip olmuştum. Astrofotoğraf çekim tekniklerini araştırarak ışık kirliliğine karşı çekim yapmanın inceliklerini öğrendim. Tabii ki büyük şehirlerde ışık kirliliğini yenmek mümkün değil. Ama daha az ışık kirliliği olan yerlerde yıldızlardan gelen ışığı yakalamanın yolları var. Üç yıllık kendini geliştirme sürecinin sonucunda tatmin edici fotoğraflar çekebilmeye başladım.
Her geçen sene kamera sensörlerini teknolojisi gelişiyor ve astrofotoğraf çekebileceğimiz ekipmanlar ucuzluyor. Bundan 7-8 sene önce yetersiz kalan ilk kamerama harcadığım mikrarlarla çok güzel astrofotoğraflar çekebileceğimiz ekipman piyasada bulunuyor ve giderek ucuzlayacaklar. Astrofotoğrafa yeni merak saranlar bu konuda çok şanslılar. Bazı cep telefonlarıyla bile uygun şartlarda çekim yapabilmek mümkün. Yalnız ekipman fiyatı anlamında oluşan bu kolaylıktan bahsederken astrofotoğrafçılığın hiç de kolay bir uğraş olmadığını belirtmek istiyorum. Bu işe gönül verenlerin arka planda çok fazla zaman ve emek verdiğini bilmeniz gerekiyor.
Sadece tripod, kamera ve uygun lensleri kullanarak astrofotoğraf çekiyorum. İstanbul’da yaşayan biri olduğum için tatil zamanlarımda yılda belki bir iki hafta kullanma şansım olacak yıldız takip ekipmanı ya da teleskop için harcama yapmadım. Hayat şartları bu tür ekipmanı sürekli kullanabileceğim bir noktaya gelmeden de böyle bir yatırım yapmayı düşünmüyorum. Hep aynı noktada kalmamak için astrofotoğrafı, ışık boyama tekniğiyle birleştirmek üzerine çalışmaya başladım. Buradakilerin dışındaki örnekleri Instagram hesabımdan (@metinaltundemir) görebilirsiniz.
Eğer derin uzay cisimlerini fotoğraflamak istiyorsanız teleskop ve yıldız takip sistemleri kullanarak çekim yapan kişileri araştırmalısınız. Sitemizde diğer astrofotoğrafçıların yazılarını da okumanızı tavsiye ederim. Belki sizin için uygun olan ekipman bir DSLR ya da aynasız kamera değil, bir teleskop ve CCD kamera olabilir.
Temiz ve karanlık bir gökyüzü dileklerimle…
Metin Altundemir
Fotoğrafçı / Astrofotoğrafçı
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
#NeBilim Yarışması Katılım Kuralları
Sadece 2.5 dakikalık eğlenceli, key...
Astrofotoğrafçılarımız: Levent AYDIN
Başarılı astrofotoğrafçılarımızı ta...
Astronomi Fotoğraflarındaki Işıltılı Yıldızlar
Çoğu gökyüzü fotoğraflarında, yıldı...
Astrofotoğraf: Triangulum Galaksisi (M33)
M33 (NGC 598) Yerel Gökada grubunun...