Uranüs gezegeni, her ne kadar tekdüze ve sıradan görünümü nedeniyle Jüpiter, Satürn ve Neptün’ün gölgesinde kalıp, adından pek sözedilmeyen bir gezegen olsa da; Güneş Sistemi’nin 3. büyük gezegenidir ve Güneş’ten itibaren sıralamada 7. Sırada yer alır.
Uranüs, teleskop ile keşfedilmiş ilk gezegen olma özelliğine sahiptir. İsmini Yunan Mitolojisindeki gökyüzü tanrısı Uranos tan alır… Gezegeni 1781 yılında William Herscell keşfetmiştir. Yaklaşık 14.6 Dünya kütlesine sahip olan Uranüs, 50.700 km‘lik çapıyla da gezegenimizin 4 katından biraz daha büyük boyutlardadır. Bu haliyle, içine 67 Dünya sığdırabiliriz.
Gezegenin Güneş’e ortalama uzaklığı yaklaşık 19 Astronomik Birim kadardır (1 Astronomik Brim 150 Milyon km dir). Yani diğer bir deyişle bu uzaklık Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığının 19 katı kadardır.
Uranüs’ü diğer gezegenlere göre gizemli kılan en önemli özelliği yörünge düzlemine paralel şekilde yatık durmasıdır. Yani gezegen neredeyse 98 dereceye yakın bir eğiklikte Güneş çevresinde adeta bir tekerlek gibi dönmektedir.
Ayrıca aynı sebepten gezegenin kutupları yaklaşık 42 yıl boyunca aralıksız aydınlık kalmakta ya da 42 yıl boyunca aralıksız karanlığa gömülmektedir. Buna yol açan unsurun çok da emin olunmamakla birlikte, gezegenin oluşumu sırasında meydan gelmiş ciddi bir çarpışma olabileceği düşünülmektedir.
Bu gezegene ilk ve tek ziyaretimiz Voyager uzay aracı tarafından gerçekleştirildi ve elimizdeki detaylı fotoğrafların tamamı bu ziyarete aittir. Voyager’ın gönderdiği fotoğraflardan gezegen hakkında öğrendiğimiz en ilginç şey belki de, (elbette Satürn kadar görkemli olmasa da) ince bir halka yapısına sahip olmasıydı.
Gezegenin bir günü yaklaşık 18 saattir ve bir yılı yani Güneş çevresinde bir tam tur dönüşü tam 84 dünya yılı sürer. Yani Uranüs gezegeninde yaşıyor olsaydık, yıl kavramını da Dünya’da yaptığımız gibi Güneş çevresindeki dönüşümüze göre belirleseydik, belki de hepimiz ömrümüz boyunca yalnızca 1 defa doğum günü kutlayabilecektik.
Gezegenin kütlesinin yaklaşık % 70 i buzdan ibarettir ve bu sebeple “Buz Devleri” statüsünde değerlendirilir. Fakat bu durum gezegenin katı bir yüzeye sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Yapısı ağırlıklı olarak büyük oranda Hidrojen ve Helyum ile; daha az oranda su, metan ve amonyak içermektedir.
Gezegenin bilinen 27 adet uydusu vardır ve bu uyduların isimleri Shakespeare ve Alexander Pope’un eserlerindeki kadın ve peri isimlerinden seçilmiştir. Bilinen en büyük beş uydusu Miranda, Umbriel, Oberon, Ariel ve Titania dır. Gezegen uydu sayısı bakımından Jüpiter ve Satürn’den sonra 3. Sırada gelir. Ayrıca gezegen Satürn kadar belirgin olmasa da, ince koyu renkli halkalara sahiptir.
Uranüs gezegenin yörüngesindeki tedirgin dönüşü ve ancak başka bir cismin kütleçekiminden etkilenmesi ile oluşabilecek zaman sapmaları sebebi ile bilim insanları tarafından Neptün Gezegeni henüz fiziksel olarak keşfedilmeden önce varsayımsal olarak hesaplanıp keşfedilmiştir. Keza çok sonraları 1846 yılında da Neptün Gezegeni fiziksel olarak resmen keşfedilmiştir. Neptün’ün keşif süreci için şu makalemizi okuyabilirsiniz.
En baştaki görselde, bir sanatçı Uranüs’ü uydusu Ariel in yüzeyinden görünüşü ile hayal edip resmetmiştir.
Zafer Emecan
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
Uzaylıların Robot Uzay Araçları Nerede?
Bir an için Fermi Paradoksu'nu unut...
Basit Matematik İşlemiyle Evrenin Yasalarını Bulmak -2
Bir önceki yazımızda bir sarkacın p...
En Parlak Yıldızlar 1: Arcturus
Geceleri gökyüzüne baktığımızda, eğ...
Dünya Dışı Yaşam mı, Utangaç UFO'lar mı?
Evrende yaşamın sadece dünya ile sı...