Uzay Hukuku ve Politikaları alanındaki gelişim, 1957 yılı Ekim ayında ilk insan yapımı uydu olan Sputnik’in fırlatılmasını izleyen dönemde ivme kazanmıştır. Bugün uzay hukuku isminde bir uluslararası hukuk alanı mevcut olması ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaşın bir yansımasıdır.
Belli yaşam alanlarında hukuk, birtakım temel ilkeler tarafından şekillenir. Uzayın kendine özgü şartları uzay hukuku bakımından Dünya’dakinden farklı bir hukuki yaklaşımı gerektirmektedir. Bu bağlamda uzay şartlarının hukuk anlamında getirdirdiği; sınırlar, mülkiyet ve sorumluluk gibi konuları önceki yazılarımızda incelemiştik.
Bu yazımızda “Çift amaçlılık” kavramı çerçevesinde “Barışçıl Amaç” nedir ve ne gibi sonuçlar doğurmaktadır, bunları inceleyeceğiz.
Uzay Güvenliği açısından bazı sorulara cevap aranmaktadır:
- Devletlerin uzaydan faydalanma hakları sınırlandırılabilir mi?
- Görevi ne olursa olsun, her uydunun özgürce çalışma hakkı var mıdır?
- Her türlü uzay silahı yasaklanabilir mi?
- Askeri anlamda tehdit oluşturan her türlü uyduya müdahale edilebilir mi?
BM Genel Kurulunda Uzay Güvenliği hakkında yıllık toplantı sonuç bildirgelerinde birkaç maddelik yer ayrılır. Bu sorular üzerindeki tartışmada da yorumlanmaya çalışılan kavram uzay çalışmalarının Çift Amaçlılığıdır.
Burada kastedilmeye çalışılan şey, bir uzay aracı ya da sisteminin hem sivil hem de askeri amaçlara hizmet ediyor olmasıdır. Buna en güzel örnek Küresel Konumlama Sistemi – GPS (Global Positioning System)’tır. Günlük hayatta sivil kullanımı yaygın olan bu sistem aslında askeri amaçlarla hayata geçirilmiştir.
ABD Uzay Politikası sivil ve askeri ayrımı yapmayan bütüncül bir hareket tarzı izlemektedir. Ama Avrupa Birliği ve Japonya gibi uzay kabiliyeti olan ülkeler sivil-askeri ayrımı yapmaktadır. ABD işgal kuvvetleri tarafından yapılan Japon Anayasası 9. maddesi ile Japonya ülke olarak harp etme hakkından feragat etmiş ve silahlı kuvvetler bulundurmayacağını hüküm altına almıştır (…Japanese people forever renounce war…war potential, will never be maintained). Bunun yansıması olarak da uzay faaliyetleri sadece sivil amaçlı olarak icra edilmektedir. Kuzey Kore’nin faaliyetlerini izlemek için bir uydu fırlatılması hususu Japonya’da bir anayasa ihlali olup olmadığı geçmişte gündem olmuştur.
Dış Uzay Anlaşması (OST) 4. Maddesinde „münhasıran barışçıl amaçlarla”(exclusively for peaceful purposes) uzayın kullanılması amaçlanmıştır. Bu noktada iki tartışma vardır: Birincisi barışçıl sözcüğüne iki farklı anlam verilebilmesi olmuştur. İkinci olarak da münhasıran sözcüğünün durumudur.
Barışçıl kelimesine verilen anlamlardan biri askeri olmayan diğeri de saldırgan olmayandır. Herhangi bir araç ya da sistem askeri olabilirken saldırgan olmayabilir. Haberleşme ve yüksek çözünürlüklü gözlem keşif uyduları barışçıl mı kabul edilmelidir? Şüphesiz bu araçlar askeridirler lakin kendi başlarına saldırgan ve saldırı amacı taşımamaktadırlar. Buna rağmen saldırı amaçlı silahları destekliyor olabilmektedirler.
Geçmişte, Sputnik’in fırlatılmasından önceki dönemde ABD için uzayın münhasıran yani sadece barışçıl amaçlarla askeri olmayan anlamda kullanılması yönünde iken, bu görüşü 1958 yılı itibarı ile terk ederek saldırgan olmayan biçiminde değişirmiştir. Buna karşın Sovyetler Birliği en başından askeri yoğunluklu uzay çalışmaları yürütmesine rağmen barışçıl terimini askeri olmayan biçimde kabul ettiğini öne sürmüştü.
1967 yılında Dış Uzay Anlaşması (OST) imza edilirken bu iki süper güç, barışçıl sözcüğüne saldırgan olmayan terimi kapsamına soktu ve hatta klasik silahların uzaya yerleştirilmesinin önünü açacak şekilde uzay yeteneği olmayan ülkelerin itirazlarına karşın anlaşma metninde kitle imha silahlarını yasaklayacaktı.
Nükleer silahların atmosfer ve şu altının yanında dış uzayda da kullanımı halihazırda 1963 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması kapsamı içinde yasaklanmıştı. OST ise bu yasağın kapsamını biyolojik, kimyasal ve radyolojik kitle imha silahlarını yasaklayacak şekilde genişletti. Ancak uzaya yerleştirilebilecek klasik ve başka özel silahlar hala bu anlaşmaların kapsamı dışındadır.
Zaten uzaya çıkmaktaki asıl güdü daha ilk saniyeden itibaren askeri amaçlarla olmuştur. Bu yeteneğe sahip ülkeler çoğunlukla askeri keşif ve istihbarat uyduları, askeri haberleşme uyduları, askeri seyrüsefer uyduları planlayıp kullanıma soktukça barışçıl sözcüğüne başka türlü bir yorumda bulunmak pratikte bir anlam ifade etmeyecektir. Bugün silah taşımayan bu tipte uyduların barışçıl olma ilkesi ile ters düştüğü iddiasına artık rastlanmamaktadır.
Devletlerin resmi uzay politikalarına göre barışçıl ile kastedilen durum bazı şartlarda askeri olmak zorundadır. Bir açıdan askeri olmanın bir anlamı da barışı korumaktır. Örneğin GPS uydularına verilen görevlerden biri nükleer patlamaların denetlenmesidir. Bu kapsamda GPS IIA, IIR ve IIR-M uydularına NDS(Nuclear Detonation Detection System) sistemleri yerleştirilmışıtır.
Uzay güvenliği teknolojik gelişmelerin ışığında Güvenlik politikalarının ana unsurlarından biri haline gelmiştir. Uzay Hukukun olgunlaşmamış olması ve barındırdığı muğlak noktalar yüzünden uzay faaliyetlerinden nelerin yasal nelerin yasak olduğu tam anlamıyla belirlenebilmiş değildir. Bundan da öte eğer bir devletin mevcut anlaşmaları ihlal etmesi durumunda karşılaşacağı yaptırımlar belirli değildir. Uzak olmayan bir gelecekte mutlaka yuakrida bahsedilen bu hususlar tamamlanacaktır.
Yavuz Tüğen
Kapak fotoğrafı: https://kylekirkner.deviantart.com/art/Alien-Peace-326136322
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
Asgardia Bir Devlet Olarak Kabul Edilebilir Mi?
Eski İskandinav mitolojisinde gökyü...
Uzay Kime Ait? Uzayın Hukuktaki Yeri Nedir?
New York Planetaryumu eski müdürü R...
Uzay Aracınızla Kaza Yaparsanız Ne Olacak?
Daha önce, düşen bir uzay aracı siz...
Kendi Uzay Geminizi Yaparsanız, Nereye Tescil Ettireceksiniz?
Bir ev satın aldığınızda tapuya, bi...