Enceladus, Satürn’ün en parlak uydularından biri. 1789 yılında William Herschell tarafından keşfedilen uydu, Satürn gezegenine oldukça yakın bir konumda bulunuyor. Çapı ise yaklaşık 500 km civarında.

Bu çok küçük çapı, Enceladus’un düzgün küresel bir yapı oluşturması için pek yeterli gibi durmuyor. Ancak, Enceladus’un kütlesinin büyük bölümü “yumuşak” yapılı diyebileceğimiz su buzundan oluştuğu için, böylesi düzgün bir küresel yapıya sahip. Aksi halde, yamru yumru, irice bir kaya parçası halinde olması gerekiyordu.

Enceladus’u diğer buzul uydularından ayıran en önemli özelliği yüzeyinin çok parlak, düzgün bir yapıda ve az sayıda krater içeriyor olması. Bu durum şu anlama geliyor; Enceladus’un su buzundan oluşan yüzeyi tıpkı Dünya ve Venüs gibi aktif gezegenlerin yüzeyleri gibi sürekli bir “yenilenme” halinde. 

Enceladus
Enceladus’taki “buz volkanları”, Cassini Uzay Aracı tarafından böyle görüntülenmişti.

 

Uydu, Güneş’ten aldığı ışığın neredeyse % 90’ına yakınını geri yansıtıyor. Bunu gerçekleştirebilmesi için de yüzeyinde yeni oluşmuş, toz ve kayadan arınmış saf buza ihtiyaç duyması gerekir ki, anlaşılan Enceladus bu gereksinimi fazlasıyla karşılıyor. Uzay araçlarıyla ile alınan görüntülerinde, yüzeyinde değişik şekillerde kanallara benzer yapılara rastlanıldı. Bu kanallar bizlere yüzeyde zaman zaman gerçekleşen sıvı akıntıları olduğunu işaret ediyor.

2005 yılında Cassini uzay aracı tarafından gerçekleştirilen bir yakın geçiş sırasında, uydudan uzaya fışkıran buz yanardağları keşfedildi. Bu da, uydunun hala aktif ve hareketli bir durumda olduğuna işaret ediyordu. Dolayısıyla yüzeyinde niçin az sayıda krater olduğu da açıklığa kavuşmuş oldu. Bu buz volkanlarından fışkıran “lavlar”, yani sıvı su; yüzeyi kaplayarak kraterleri örtüyor, yeni ve genç bir yüzey oluşturuyor.

enceladus-ering
Cassini Uzay Aracı’nın çektiği bu fotoğrafta işaretlediğimiz Enceladus, Satürn’ün soluk E halkasının içinde yer alıyor ve püsküttüğü su buzu parçacıkları halkayı sürekli yeniliyor.

 

Ayrıca Satürn’ün soluk E halkasının oluşumunda Enceladus uydusundan fışkıran bu buz parçalarının önemli rolü olduğu düşünülüyor. Bir gaz devi gezegene yakın olmak, güçlü bir gelgit etkisi yaşayacağınız anlamına gelir. Satürn’e sadece 238 bin km uzaklıkta (Ay-Dünya uzaklığı yaklaşık 380 bin km’dir) yer aldığı için, tıpkı Jüpiter’in uydusu Io’nun başına gelenler gibi, Enceladus da bu gelgit etkisi nedeniyle sürekli bir lastik top gibi sıkışıp genişliyor.

Bu sayede, çok küçük bir uydu olmasına rağmen içinde yaşadığı sürtünme ile, sıcak kalmaya devam ediyor. Buzlu yüzeyinin altındaki bu sıcak “sıvı su“, volkanlar oluşturarak yüzeye çıkıp uydunun yüzeyine yayılıyor. Aynı zamanda Enceladus’un düşük kütleçekiminden (Dünya’nın %1’i kadar) kurtulan bu su, buz parçaları şeklinde Satürn’ün E halkasına ekleniyor.

Uyduya ait en üstteki detaylı genel görünüm, 2005 yılında Cassini uzay aracı tarafından 270 km mesafeden çekilmiştir.

Zafer Emecan