Son yıllarda sıklıkla dillendirilen Mars’ta yakın gelecekte bir insan kolonisi kurma hayalinin gerçekciliğini sorguladığımız bu yazı dizimizin ilk bölümünde; devletlerin insanlı Mars yolculuklarına bakışını ve Mars yolculuğunun zorluklarını ele almaya çalışmıştık.
Bu bölümde ise, 15-20 yıl içinde Mars kolonisi kurma hedefiyle yola çıkan; parayı bastırıp National Geographic’e film tadında Mars belgeselleri çektiren SpaceX‘in sahibi Elon Musk’ın koloni planını ve bütün dünyayı dolaşıp “hadin Mars’a gidecek gönüllü arıyoruz, koşun” diye kampanyalar yapıp bağış toplayan MarsOne projesini ele almaya çalışacağız. Ama öncelikle, bir Mars kolonisi için gerekenlerin neler olduğuna ve bunları ne derece karşılayabileceğimize göz atalım:
Şu anki teknolojik düzeyimiz, Mars’a insan gönderebilme imkanını bize sunabiliyorken, geri getirme konusunda almamız gereken çok mesafe olduğu aşikar. Mars yüzeyine keşif için 2 insanı indirdiğimiz bir aracı, yüzeyden tekrar kaldırıp Mars yörüngesinde bekleyen araçla kenetlenmesini sağlayıp yeryüzüne geri getirmek bir sorun olabilir. Bu alanda Ay yolculuklarından gelen bir tecrübemiz olsa da, Mars’ın Ay kadar zayıf yerçekimine ve atmosfersiz bir ortama sahip olmadığı gerçeği önümüzde aşılması gereken bir güçlük olarak duruyor.
Geri dönmek gerekirse eğer?
Mars’ın “kaçış hızı”, yaklaşık 5 km saniyedir. Yani, Mars yüzeyinden havalanıp yerçekiminden kurtularak uzay boşluğunda yol almak isteyen bir araç, saniyede 5 km’lik, yani saatte 18 bin km’lik hıza ulaşabilmeli. Ay için bu değer, yaklaşık saatte 8.300 km idi. Yani, aracımız bunun iki katından daha yüksek bir hıza ulaşabilecek kadar güçlü roketlere sahip olmak zorunda. Bu ise bir sorun, çünkü böylesi bir hızı sağlayabilecek roket yakıtını Mars’a yanımızda götürmemiz gerekiyor. Ancak, uzay yolculuklarında taşınan her fazla yük, çok daha büyük maliyet ve daha fazla zorluk demektir.
Filmlerde ve bilim insanlarının bazılarının açıklamalarında olduğu gibi, böylesi büyük miktarda yakıtı Mars yüzeyinde elde edebilir miyiz peki?
Mars’ta metan ve buz halinde su olduğunu biliyoruz. Araçlarımız için bu metan ve suyun elektrolizi ile elde edilecek hidrojeni yakıt olarak kullanmamız mümkün. Fakat, son derece çetin yüzey şartlarına sahip olan Mars’ta metan ve hidrojen elde etmek için çalışma yapmak çok güç. Aslında bu şu demek: Mars’a gönderdiğimiz kişiler yakıtı orada üretecekler ise, yanlarında ciddi bir madencilik faliyeti gösterebilecekleri ekipmanları da göndermemiz gerekli. Bu ekipmanlar arasında olmazsa olmazlar; seyahat edebilecekleri tekerlekli bir araba, yüzeyi delebilecekleri bir sondaj makinası ve çıkarılan malzemeden hidrojen yahut metan elde edebilecek mini bir fabrika modülü yer alıyor.
Gerçekci düşündüğümüzde, bu ekipmanları göndersek bile Mars yolcularımızın yüzeyde çok fazla çalışması gerektiğini farkediyoruz. Çok çalışmak demek, uzun süre yüzeyde kalmak demektir. Uzun süre yüzeyde kalmak demek, yüzeyde rahat edilebilecek bir yaşam alanına ve bolca yiyeceğe sahip olma zorunluluğu beraberinde getiriyor. Oysa Ay yolculuklarında bu sorun neredeyse hiç yoktu.
Yukarıda saydığımız ekipmanların hiçbiri şu anda yok. Mars şartlarında çalışacak biçimde tasarlanmış, üretilmiş ve denenmiş cihazlara sahip değiliz. Öncelikle bunları üretmemiz, kullanmamız ve güvenilirliğini ispatlamamız gerekiyor. Yani, iş çok güçlü bir roket yaptık hadi gidiyoruz ile bitmiyor. Ama bizim konumuz Mars’tan geri dönmek değil. Koloni kurmaktan ve orada kalıcı olarak yerleşmekten bahsediyoruz.
Yerleşmek
Gerek SpaceX, gerekse MarsOne projelerindeki temel eksik nokta, yerleşimin nasıl olacağına dair elle tutulur bir bilgi verilmiyor oluşu. Yazı dizimizin başından beri anlattığımız gibi, insanları bir şekilde Mars’a gönderme ve gerekirse geri getirme sorununun çözümü imkanlarımız dahilinde mevcut olabiliyor. Bununla beraber, orada yerleşecek, ömür boyu Mars’ta kalacak ve ihtimalle üreyecek insanların nasıl bir ortamda, neyle hayatta kalacaklarına yönelik açıklamalar çok yetersiz düzeyde.
Mars’a gidildiğinde birinci öncelik, barınma olarak karşımıza çıkıyor. Yüzeyde kolonileşmek için gelen kişilerin iniş kapsülünün içinde ömür geçireceklerini düşünmek ahmaklık olacağından, Mars’ta “evim” diyebilecekleri barınakların inşa edilmesi gerektiğini anlıyoruz. Bununla beraber, inşa edilecek bu evlerin, ilk kolonistler tarafından çetin şartlarda Mars kaynaklarıyla oluşturulamayacağı gerçeği ortada. O halde, ilk kolonistlerin ev diyebilecekleri yapılar onlarla beraber Mars’a gönderilecek. Büyük ihtimalle modüler, kurulması kolay ama çok sağlam olması gereken bu barınaklar neleri sağlamalı?
Bilindiği gibi Mars’ın kayda değer bir manyetik alanı ve söz etmeye değer bir atmosferi yok. Yani, Mars yüzeyi Güneş’ten gelen zararlı ışınımlara ve yüklü parçacık yağmurlarına açık. Dolayısıyla barınaklar uzun dönemde dahi çok iyi koruma sağlayacak biçimde üretilmiş olmalılar. Uzun dönem derken, bir insan ömrünü kastediyoruz: 80 yıl falan. Şu anda uzay araçlarında ve istasyonlarında kullanılan kalkanlar, radyasyonu büyük oranda engelliyor. Uzay istasyonunda 1 yıl kalan astronotların parçacık yağmuru kaynaklı kanser riskleri oldukça düşük. Ancak, uzun dönemli bir koruma için yeterli değiller. Kaldı ki, uzay istasyonumuz Dünya’nın manyetik koruma kalkanı içinde yer alıyor, yani zararlı ışınımlardan zaten gezegenimizin manyetik alanınca korunuyor.
Ay yolculuklarında manyetik alanımızın dışına çıktığımız için astronotların kıyafetleri ve uzay araçları radyasyona karşı olabildiğince yalıtılmıştı. Fakat bu yalıtım, yüklü parçacıkları tümden engelleyecek düzeyde değildi. Bununla beraber, Ay görevleri 10 gün gibi kısa bir dönemle sınırlı olduğundan, astronotlar için sağlık riski görece düşüktü. Mars’a yolculuk sırasında kullanılacak aracın radyasyona karşı sağlayacağı koruma, 6 aylık süre içinde kabul edilebilir düzeyde tutulabilecek kadar kısa sayılır. Ancak, içinde bir ömür geçecek olan evinizin bu korumayı onlarca yıl sağlaması gerekiyor ki, şu anda böylesi güvenli bir barınak prototipi gerek proje, gerekse imalat açısından ortaya konulmuş değil.
Yani, “Mars kolonistleri işte şu evlerde güvenle yaşayabilecekler” diye ortaya konulan hiçbir prototip ortada yok. Böyle bir yapı proje safhasını geçip üretildikten sonra yıllarca test edilmek zorunda. Yani, şu anda ortaya konulsa ve “işte bunu yaptık” denilse bile, güvenilirliğini kanıtlaması için; radyasyon düzeyi ve atmosferik Mars şartlarının taklit edildiği bir ortamda yıllarca test edilmesi gerekiyor. Henüz böyle bir çalışma göremedik.
Bakın, buraya kadar okudunuz ve hala “ne yiyecek, ne içecek bu insanlar, nasıl gezip eğlenecek, nasıl sosyalleşecek” kısmına hala gelemediğimizi farkettiniz. Evet, ikinci çözmemiz gereken sorun: Beslenme!
Ne yiyecek bu insanlar?
Üzerinde en az düşünülen konu bu. Bakmayın siz Marslı filminde kendi dışkısı ile patates yetiştiren kahramanımıza. Mars’ta bir koloniyi doyuracak düzeyde tarım yapabilmekle ilgili doğru düzgün bir araştırmamız veya denemelerimiz yok. “Gidin oraya yerleşin” diye tek yön biletle gönderdiğimiz bu insanlara altı ayda bir kargoyla konserve gönderemeyeceğimize göre, besinlerini kendilerinin üretecekleri bir tesisin kurulup anahtar teslim kendilerine verilmesi gerektiği ortada.
Peki diyelim ki 10 tane kolonistin, kişi başı günlük 1 kg’lık yiyecek ihtiyacını karşılayacak bu “tarla” ya da daha doğrusu “sera” nasıl birşey olacak? Havası, suyu, ısıtması nasıl onlarca yıl boyunca karşılanabilecek? Marslı’da olduğu gibi muşamba tente ile bu işlerin olmayacağını sanırım biliyorsunuz. O halde, oldukça büyük miktarda tarım yapılabilecek böylesi bir koloni tesisinin prototipini görmemiz gerekiyor. Tamam, 2018 yılı itibarıyla uzay istasyonunda marul yetiştirip tadına baktık. Ama elimizde olan sadece uzayda yetiştirilmiş bir marul fidesi ve bir zinya çiçeği, o kadar.
Ne büyük şanssızlık ki, bizler tümüyle kendi kendine yeter kapalı bir habitat içinde yapılan tarımın yıllarca test edildiğini tecrübe kazanıldığını zannediyorken, ne SpaceX, ne de MarsOne tarafından bize böylesi bir sistemle ilgili elle tutulur hiçbir şey sunulmuyor. Bırakın bir prototip yapıyı ve tarım sistemini, henüz projeleri bile elle tutulur düzeyde değil. Bize söylemiyorlar ama, sanırız tek yön biletle gönderdikleri kolonistlere kızılhaç ve kızılay tarafından yılda bir iki kere yiyecek yardımı yapılacağını umuyorlar şimdilik.
Peki sonuç ne?
SpaceX, bize Mars’a ulaşmak ve yüzeye inmek konusunda gerçekci projeler sunar ve bununla ilgili ciddi çalışmalar yaparken, “Mars’a gidecek gönüllü aramak ve bağış toplamak”tan başka birşey yaptığını görmediğimiz MarsOne elle tutulur hiçbir şey ortaya koymuyor.
Güzel efektlerle bezenmiş gaza getirici videolar, ikide bir yapılan ve bol bol konuşulan kongreler, reklam ve promosyon kampanyaları ile bezeli, ancak detaylarını irdelediğimizde kağıt üstünde boş lafların, bize sunulan koloni projesinin %99’unu oluşturduğunu gördüğümüz MarsOne projesi; iyice şişirilmiş bir helyum balonu kadar boş. Yıllardır toplanan bağışların nereye gittiği ve bunlarla Mars yolculuğu adına ne yapıldığı belli değil. Yasal çerçeveye ustaca uydurulmuş, ancak önünde sonunda patlayacak bir dolandırıcılık girişimi olmaktan öte izlenim vermiyor. Dolayısıyla, MarsOne projesini şimdilik “geçiniz” diyerek üzerini çiziyoruz.
Elon Musk’ın SpaceX’i ise bize daha gerçekci çözümler sunuyor. En azından, Mars’a gidecek ven insanları yüzeye indirecek araçlarla ilgili projeler, henüz tam olarak çalışamıyor olsalar da prototipler ve projelerini gerçekleştirebilecekleri kurulmuş, işleyen tesislere sahipler.
Fakat SpaceX’in de eksiği çok ama çok fazla. 20 yıla kalmaz Mars’a koloni göndermeyi vaadediyor olsalar da, bu süre içinde uzay aracını projelendirmeleri, inşa etmeleri, yörüngeye fırlatmaları, Mars yolunda insansız ve insanlı denemelerini gerçekleştirmeleri görmemiz gerekiyor. Tabii, tüm bunların yanında yüzeyde insanların yaşamasını sağlayabilecek güvenli barınak ve tarım tesisinin de çalışır prototiplerinin ortaya konulması ve uzun süreli testlerden geçip işler hale getirilmesi lazım.
Peki, bir ömür boyunca kullanacakları oksijen, su, elektrik? “Mars’ta su var, onunla hallederler” demekte olmuyor bu işler. Bozulan Güneş panelinin yedeğini kullanıp, o bozulduktan sonra diğer yedeğini de kullanıp bozulduğunu görmek öğle vakti -20 derecelik ılık havaya sahip bir gezegende şık olmazdı. Çeşitli ve bol alternatifli çözümler üretmeden Mars’ta koloni kurmak, elinde bir matara su ile, binlerce kilometrelik Sahra Çölü’nü yaya olarak geçmeye çalışmaktan farksızdır.
O halde?
20 yıl tüm bunları yapmaya, ömürlerini Mars’ta geçirecek insanları orada yaşatacak imkanları sağlamaya yeter mi? Çok büyük ihtimalle yeterli değil. Mars yüzeyine 20 yıl içinde insanlı bir yolculuk yapmamız ve insanları geri getirebilmemiz, Mars keşfi için ilk adım ve ilk tecrübe açısından en gerçekci seçenek olarak karşımızda duruyor.
Kolonileşme seçeneği de, Mars’a insanlı yolculuklarda yeterli tecrübeyi kazandıktan sonra atılacak ikinci adım, oyundaki ikinci aşama olarak nitelenebilir. Bu gerçek ortadayken, sürekli dillendirilip kamuoyu önüne sürekli çıkarılan; yakın gelecekteki Mars kolonisi projeleri ve açıklamaları, birçok açıdan insanlık adına faydalı bir hareket. Bu sayede kamuoyu, Rusya, ABD, Japonya, Fransa, Çin, İngiltere ve Almanya gibi teknoloji ve maddi imkan sahibi devletler üzerinde etkili olup Mars keşfi, ya da daha doğrusu uzayın keşfi için baskı kurabiliyor.
Mars’a gitmeye çalışan insanlığı, henüz yürümeyi öğrenmemiş bir bebek olarak düşünün. Bir bebeğin ilk adımlarını atar atmaz çayırlarda koşmaya başlaması sizce ne kadar gerçekci ise, 20 yıl içinde Mars kolonisi kurma hayali de ancak o kadar gerçekci. Önce bir gidelim Mars’a, koloni işine sonra bakarız…
Zafer Emecan
Bunları da okumalısınız, okumak güzeldir:
Starlink Projesi: Faydası, Zararları ve Tehlikeleri
Elon Musk'ın SpaceX şirketinin Star...
Nihayet Mars'ta Uzaylı Buldular!
NASA’nın kızıl gezegen Mars’a gönde...
Video: Mars'ta Keşfedilen Sıvı Su İçilebilir Mi?
Kozmik Anafor ve Hypatia Bilim işbi...
Diğer Gezegenlerde Bir Yıl ve Bir Gün Ne Kadar Sürer?
Güneş sistemimizde bulunan gezegenl...