Bulut tohumlama ve yapay biçimde yağmur oluşturmak ne derece mümkün? Bir bilim kurgu düşüncesi gibi lanse edilen bu olayın ne derece mümkün olduğunu birlikte inceleyelim. Tarih derslerinde, Türklerin Orta Asya’dan göçlerinin sebebini kuraklık olarak öğrendik.

Nitekim doğru bir bilgidir, yağmur yağmıyordu ve tatlı su havzaları kuruyordu… Muhtemelen o zamanlarda da yağmur duaları vs. uygulamalarla yağmur yağdırma yöntemleri denenmiştir ki, 2000’li yılların başlarını hatırlayanlar, haberlerde sürekli yağmur dualarına çıkan (kuraklıktan ötürü) köylülerin ve kentlilerin serzenişlerini izlemiştir. Bu yollara başvurmaktansa, bilimsel çalışmalar ile özellikle 90’ların ortalarına doğru, bulut tohumlayarak yağmur yağdırma fikri ortaya atıldı ve uygulamaya geçildi. Başarılı olup olmadığını yazmadan önce, bu bilimsel çalışma nedir ve nasıl işler ona bakacağız…

Bulut tohumlama nedir ve nasıl işler?

Bulut tohumlama, Bergeron – Findeisen teorisi diye adlandırılan bir teori ile, bulutta yağmur damlası oluşturma fikri üzerine ortaya çıkmıştır. Bu mümkün mü peki? Evet, ama koşullara bağlı olarak. Hadi açıklayalım:

Bulut tohumlama

Teorimiz şunu söyler; havada buz kristalleri olmadan yağış gerçekleşmez (bunun aksini kanıtlayan çalışmalar da yapılmıştır)… Bergeron ve Findesien buz kristallerinin yağışın oluşmasına nasıl tesir ettiklerini şöyle açıklamaktadırlar;

“İçinde buz bulunan, bir de su bulunan ayrı iki ortam düşünelim. Her iki ortamda da sıcaklık aynı olsun. Buzun buhar basıncı, suyun buhar basıncından daha azdır. Aynı ortamda su ve buz bulunması durumunda buza göre havanın nemi yüzde 100 doymuş halde iken, suya göre doymamıştır. Bunun bir neticesi olarak, su için yoğunlaşma henüz başlamamasına rağmen, buz kristalleri üzerinde yoğunlaşma devam eder. Buz kristalleri büyümeye devam ettikçe, bulut damlacıkları da buharlaşmaya başlar. Böylece büyüyen kristaller aşağıya düşmeye başlar. Düşerken diğerleriyle birleşerek daha iri bir hal alırlar. Eğer düşme esnasında bulutun altındaki hava bu buzu eritecek kadar ılıksa, yere yağmur olarak, eğer o kadar ılık değilse dolu veya kar olarak düşer.”

Evet, teorimiz bu, peki tohumlama işleyişi bu teoride nasıl uygulanır? Elimizde aşırı soğuk bir sıvı olsun, bu sıvının içine minnacık bir katı partikül atarsanız elinizdeki sıvı katı hale geçecek yani donacak! Teorimizde belirtildiği gibi önce kristaller büyümeye başlar, siz de bu kristellerin büyümesini partiküllerle hızlandırırsanız, yoğunlaşmış buluttan yağmuru seri bir şekilde üretirsiniz. Kurumlar bu işi amonyum nitrat, kadmiyum iyodür, bakır sülfür, kurşun iyodür, CO2 buzu ve gümüş iyodür kullanarak yapıyor. Özetle anlattığımız bu yöntem, ülkemiz dahil birçok ülkede uygulanmıştır.

Bulut tohumlama - Yapay Yağmur - Yağmur Bombası

Yağmur bombası olarak da isimlendirilen tohumlama; kimi zaman yerden gaz halde gönderilen, kimi zaman da uçaklarla bulutların üzerine atılan partiküller yoluyla gerçekleştirliyor. Türkiye’de 1990 yılında İstanbul‘da, sonrasında Ankara ve İzmir‘de bulut tohumlama uygulamaları gerçekleştirildi.

Şimdi gelelim asıl meseleye, gerçeketen tohumlama mantıklı bir çözüm mü? Türkiye’de gerçekleştirilmesi mantıklı mı, etkileri neler olabilir? Bu konuda farklı görüşler var. En önemli görüş ise tohumlamanın Türkiye koşullarında gerçekleştirilmesini hata olarak gören savdır.

Bulut tohumlama - Yapay Yağmur
İnsanların şehirlerde yapay yağmurlar altında yürümekten pek keyif alacağını söyleyemeyiz. (Fotoğraf Kaynağı: 123rf.com)

Bu savı destekleyen bilim insanları, Türkiye üzerine hiçbir zaman çok soğuk bulut kütlesinin gelmeyeceğini, bu yüzden de yapılan işlemin yararsız olduğunu savunuyor. Ayrıca birçok ülke de, bulutları veya sisi dağıtmak için bu yöntemi kullandığını söylüyor. Evet, aslında bulut tohumlama pek verimli değil. Bu yöntemin 15 dakika ila 1 saat yağış getirdiği, fakat bütün bulutluluğu yok ettiği de kanıtlanmıştır.

Birçok farklı görüş olsa da, bu işlemin gerçekliğini yok saymak olmaz. Makalemizde işin etik boyutunu tartışmıyor, sadece bu işlemin var olduğunu ve nasıl yapıldığını anlatıyoruz. Bilimsel olarak faydası (doğal afetleri önlemek için kullanan ülkeler var) olmasına karşın zararlı tarafları olduğunu da kabul etmek gerek. Hala konu üzerinde tartışmalar ve çalışmalar devam etmekte. Bıçak sırtı olan bu konu üzerine, faydası ve zararları göz önüne alınarak çalışmalar yürütülmeli ve ona göre faaliyete geçilmeli…

Hazırlayan: Süleyman Yeşil & Merve Yorgancı

Bu makale mgm.gov.tr ve wunderground.com sitelerinden alınan bilgilerle derlenmiştir.
Bu yazımız, sitemizde ilk olarak 6 Aralık 2015 tarihinde yayınlanmıştır.